École polytechnique’te felsefe dersleri vermektedir. “Barış ve Şiddetsizlik Kültürü Onyılı İçin Fransız Koalisyonu” destek komitesinin üyesidir. 1980’de yayımlanan ve tartışmalara yol açan L’Amour en plus’de annelik sevgisinin bir içgüdü değil, toplumun yarattığı bir ürün olduğunu savunmuştur. Sonraki çalışmalarında ise cinsiyet farkına yapılan aşırı vurgunun kadınlar için yarattığı tehlikeleri ortaya koymuştur (L’un est l’autre, 1985 ve Qu’est-ce qu’une femme? 1989).
Merhabalar,
@Satansdiary ile Feminizm, Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Kitaplığı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
youtube.com/watch?v=gAYDcOv...
Tekrar tesekkür ederim Ömer teklifin için. Sohbetimizde kadının gizli kalmış tarihinden aile kurumuna, şiddet türlerine, kadınların ve erkeklerin içsel gelişimlerine dair kitap
Kadınlık mı Annelik mi, Fransız yazar Elisabedh Badınter'in tüm dünyada yankı uyandıran ve birçok eleştiriye maruz kalan kitabıdır. Yazara göre annelik kadınlığın bittiği noktadır. Her kültürün ve her dönemin ideal bir annelik dönemi vardır. Kadınlar bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu modelden etkilenirler. Yazar günümüz annelik modelinin önceki dönemlere göre daha zor olduğunu vurguluyor.
" Annelik görevleri artık sadece bedensel ve duygusal bakımla sınırlı değildir, aynı zamanda çocuğun psikolojik, sosyal ve entelektüel gelişimine de dikkat edilmesini gerektirmektedir. Annelik bugün, geçmişin aksine, tam mesaili bir çalışma demektir" ( sayfa 119 )
Annelik içgüdüsünün şüpheli varlığından söz ediyor. Çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlara nedeni sorulurken çocuk sahibi olmak isteyenlere niçin sebep sorulmaz diye serzenişte bulunuyor. Ve çoğu kadının bilinçsizce sadece öyle gerektiğini düşündükleri için çocuk sahibi olduklarını savunur.
Badinter'in argümanları gerçekten kolayca kabul edilir türden değil ve bana göre savunduğu tezi çokta iyi açıklayamamış. Çok fazla alıntı yapmış. Bir öneri sunmamış.
1960'lardan günümüze annelik ve kadınlık konusunun nasıl bir değişikliğe uğradığını merak edenler için tavsiye edebileceğim bir kitap.
İyi okumalar....
Kadınlığın ayrı, anneliğin ayrı bir labirent olduğunu anlatıyor. Kadınlığa övgü yapıyor tabii. Anneliği istemeyen biriyim, inancımı destekledi. Ruh halimden sanırım, zorlanarak okudum. Bazı bölümler okuma zevkimi baltalayacak kadar bilimsel veriyle doluydu.
Anneliğin bu şekilde eleştirilmesi çok hoşuma gitti. Annelik üzerinden kadına yüklenen sorumluluk, beklenti ve dayatmalar kadını modern bir köle mi yapıyor? Annelik tamamıyla bir adanma ve yüzde yüz fedakarlık gerektirir mi? Annelik bir tercih olabilir mi? Annelik tercihine toplum nasıl bakıyor ve neleri eleştiriyor? Ben kendimce bu soruların cevaplarını aldım. Fransa özelinde incelenen ve güzel tespitler içeren bir kitap.