Yazardan okuduğum ilk kitap, tamamiyle kapak tasarımına ve arka kapak vaadlerine göre almıştım ki, bunu çok nadir yaparım. Ama kitap alma krizine girdiğim bir dönemdi ve bu affedilir bir sebep.
Genelde övgü dolu sözlerin olduğu kitaplar bana göre boş çıkar. Sırf reklam amaçlıdır. İşte o yüzden böyle kitapları almam ama bu defa iyi ki kriz anıma denk gelmiş, almışım. Müthiş bir polisiye gerilim.
Konu olarak sıradan olsa da; kurgu ve hikâye içinde hikâye olayı çok bağlayıcı ve çekici. Hemen her karakterin bir sırrı var ve bu da onun suçlu olması için bir sebep. Zaten kitapta vurgulamak istenen 'kimsenin göründüğü gibi olmadığı'.
Bir de olay iki farklı ağızdan anlatılıyor. Anne ve Dedektif Komiser kendi cephesinden yaşadıklarını dile getiriyor.
Konuya kısaca değineyim. 8 yaşındaki Ben annesi ile gittiği ormanda kayboluyor ve uzun süre bulunamayınca kaçırıldığı sonucuna varılıyor. Ve en çevresindeki insanlar başta olmak üzere sıkı bir takip başlıyor. Ve burada elalem devreye giriyor, anneyi ilgisizlikle suçlayıp 'Kötü anne' ilan ediyor.
Bu kitapta herkese bir müddet sonra potansiyel suçlu gözüyle bakıyorsunuz çünkü sayfalar ilerledikçe herkesin bir sırrı ve bambaşka yüzü ortaya çıkıyor.
Meraklısına kaliteli bir polisiye olarak önerebileceğim bir kitap. Sadece sonunun havada kalmış olduğunu düşünüyorum. Şöyle sıkı bir son olsa idi 'doyumsuz' olurdu diyebilirim. Onun haricinde sürükleyici ve beğendiğim bir polisiye okudum.
Dokuz GünGilly Macmillan · Yabancı · 2015405 okunma
Bu kitap hakkında ne yazsam bilemedim. Hikaye o kadar boşluklara ilerliyor ki ne okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile....
Kitabın kayda değer tek yeri finali oldu...
Konusuna gelecek olursak;
Zoe ve Lucas o gece büyük piano resitallerini vereceklerdi. Herşey çok güzel başladı ta ki karşılarına o adam çıkana kadar.
Zoe yıllar önce bir kazaya karıştı ve 3 kişi öldü. Olaydan sonra hayatı tamamen değişti. Evi,okulu,ailesi,yaşadığı yer hayatını düzenlemek için baştan sona değişti. Peki bunlar yeterli miydi ?
İnanılmaz sürükleyici ve güzel bir kitap. Hikayenin iki farklı karakterin ağzından anlatılması kitabın başarısının temel sebebi bence. Yeni boşanmış ve boşanır boşanmaz eski eşinin yeni bir evlilik yaptığını görmüş olan Rachel depresyonda ve çocuğu kayboluyor, daha da doğrusu kaçırılıyor. Bu olayı çözmeye çalışan dedektif Jim ise çok profesyonel olmasına rağmen küçük çocukla bir bağ kuruyor ve uykusuz geceleri başlıyor. Aile sırları, panik ataklar, şüphe ve önyargılar kitabın her sayfasını esir almış. Çocuğu kaybolan annenin yaşadıkları bir yana, bir de medyada annenin çocuğunu öldürdüğünün iddia edilmesi beni en çok etkileyen kısımdı. Günümüz insanların kimseye güvenemeyişi ve bunun gittikçe daha da küstahlaşarak önyargılara dönüşümü gerçekten çok çok üzücü. Bu kitabı herkes okumalı diyorum, asla pişman olmayacaksınız.
Dokuz GünGilly Macmillan · Yabancı · 2015405 okunma