Mazhar Şevket İpşiroğlu

Mazhar Şevket İpşiroğluSanatta Devrim yazarı
Yazar
Çevirmen
7.8/10
44 Kişi
169
Okunma
7
Beğeni
1.811
Görüntülenme

Hakkında

Mazhar Şevket İpşiroğlu (27 Mayıs 1908, İstanbul - 28 Şubat 1985, İstanbul) Türk sanat tarihçisi. Sanat tarihinin Türkiye'de bilim dalı olarak ele alınmasında önemli katkıları olan kişilerin başında gelir. Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısı olan Yıldız Moran'ın dayısıdır. Ortaöğretimini tamamladıktan sonra 1927 yılında Almanya'ya gitti. Burada bir yıl gibi bir süre Düsseldorf Akademisi Resim Bölümü'nde eğitim gördü. Daha sonra Bonn, Hamburg ve Berlin üniversitelerinde felsefe ve sanat tarihi üzerine eğitim aldı. İlerleyen dönemlerde Hegel üzerine yaptığı tezle felsefe doktoru oldu. 1934'te Türkiye'ye dönerek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi oldu. Bir önceki yıl hazırlanan eğitimi reformunun yaşama geçirilebilmesi için emek harcayan isimlerden biri oldu. 1939 yılına gelindiğinde doçent, 1943'te ise profesör unvanını aldı. O dönemlerde Ernst Diez'in aynı fakültede Sanat Tarihi Bölümü'nü kurmasının ardından kendisi de bu bölüme geçti. Diez'in bu bölümden ayrılması üzerine 1949 yılında bu bölümün başkanı oldu. 1956 yılında Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte İstanbul Üniversitesi Film Merkezini kurdu. Burada felsefeci Macit Gökberk ve yönetmen Aziz Albek'inde katılımıyla Anadolu uygarlıklarını konu edinen birçok belgesel film çalışması gerçekleştirdi. Bu filmlerden ilki olma özelliğini taşıyan Hitit Güneşi, 1956 Berlin Film Şenliği'nde ikincilik ödülü olan Gümüş Ayı'yı kazandı. İpşiroğlu bu noktadan sonra da Surname, Karanlıkta Renkler, Anadolu'da Roma Mozaikleri ve Dünya Tapınağı gibi benzer özellikli birçok film hazırladı. 1948-1949 ve 1958-1959'da İÜ Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık görevi yaptı. 1960'ta ordinaryüs profesör unvanını kazandı. 27 Mayıs Darbesi sonrasında 147'ler listesinde yer aldı. Aynı yıl tekrar Almanya'ya gitti ve Tübingen Üniversitesi'nde konuk profesör olarak dersler verdi. 1965 yılında ise İÜ'deki görevine dönerek sanat tarihi üzerine yaptığı çalışmalarına devam etti. 1977 yılında emekliye ayrılan İpşiroğlu, 1985 yılında İstanbul'da öldü. Yönetmenliğini yaptığı belgesel filmler Kapalı Çarşı - 1974 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Nazan İpşiroğlu Siyah Kalem (İkinci Versiyon) - 1973 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Ünsal Yücel III. Ahmet Surnamesi (Surname) - 1973 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Ünsal Yücel Aktamar - 1963 / Adnan Benk, Mazhar Şevket İpşiroğlu Anadolu Yollarında - 1959 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu Karanlıkta Renkler - 1959 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu Surname - 1959 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu Anadolu'da Roma Mozaikleri - 1958 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu Siyah Kalem (İlk Versiyon) - 1957 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu Hitit Güneşi - 1956 / Mazhar Şevket İpşiroğlu, Sabahattin Eyüboğlu[3] Yayımlanmış kitapları Rönesans Sanatı, 1942 Avrupa Sanatı ve Problemleri, 1946 Avrupa Sanatında Gerçek Duygusu, 1954 İslam’da Resim Yasağı ve Sonuçları, 1973 Oluşum Süreci İçinde Sanatın Tarihi, 1977 Sanatta Devrim, 1979 Topkapı Sarayı’ndaki Başyapıtlar, 1980 Düşünmeye Çağrı Kök Atatürkçülük Bozkır Rüzgarı: Siyah Kalem[3] Ahtamar Kilisesi, Işıkla Canlanan Duvarlar, 2007
Unvan:
Sanat Tarihçisi
Doğum:
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, 27 Mayıs 1908
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 28 Şubat 1985

Okurlar

7 okur beğendi.
169 okur okudu.
10 okur okuyor.
124 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Keşke bilime ağırlık verilmiş olsaydı. İçi boşaltıldı eğitimin.
''Son yıllarda eğitim sistemimizde bilime ağırlık verilerek sanat dersleri geri plana itildi. Ortaokuldan sonra büsbütün kaldırıldı. Sanatın, boş zamanları değerlendirme dışında bir yeri olabileceği göz ardı edildi. Oysa bilim ve teknoloji, düşünme ile ve sanatla bütünleştiği oranda toplumun ilerlemesini sağlayabilir.''
Reklam
Bilinçaltı mekanizmasının ürünü olan Sürrealist eserler, mantık dışı olmayacak çağrışımlarla dolu oldukları halde, Rönesans sanatçılarını anımsatan şaşmaz bir el ustalığı göstermektedirler. Sürrealist sanatçıların resimlerinde parlak, temiz renkler ve güçlü kontrastlıklar kullandıkları görülmektedir. Akımın önde gelen sanatçılarından Salvador Dali, resimlerinde her biçimin aynı anda birden çok şeyi betimlemesini sağlayarak, dikkati her renk ve biçimin olası birçok anlamı üstüne çekmiştir.
''Sanatlar arası etkileşim, doğa yansıtmacılığından uzaklaştığı noktada ivme kazanmıştır, ve müziğin biçim dili diğer sanatları doğrudan etkilemiştir. Resim sanatı ise buna öncelik etmiştir.
Sürrealizmin doğuşu
Rönesans’tan bu yana sanat, doğanın duyular le algılanan dış görünümünü yansıtmıştı. Duyulara güven olmayacağı için, kübistler natüralist sanatı bir aldatmaca olarak görüyorlar. Onlar nesnenin dış görünümünü değil, özünü değişmeyen yapısını vermek istiyorlardı. Nesnelerin değişmeyen yanı duyularla algılanamazdı, ancak akılla kavranabilirdi. Batı düşüncesinden Descartes’ten beri kökleşmiş olan akılcılık, felsefe tarihinde olduğu gibi bu kez sanat tarihinde devrim yapıyordu: Natüralizm doğrultusunda gelişen beş yüzyıllık gelenek, Kübizmle yıkılıyor ve Apollinaire’in “Düşün Ressamlığı” ya da “Kavram Ressamlığı ” dediği yeni bir çağ üslubu doğuyor. (..) 20. yüzyılın başı, geçmişle hesaplaşma dönemidir. Doğanın bulgulamasıyla başlayan, doğa araştırmasıyla sürdürülen, doğada gizli kalan tüm olanakları sonuna değin deneyen bir kültür gelişmesiyle hesaplaşmaydı bu...
İnsan kendini tanıdıkça, varlığındaki olanakları bir bir ortaya çıkarmaya başlıyor.
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
144 syf.
10/10 puan verdi
Bob Ross: Belki şurada bizlere beş yüzyıldır gülümseyen natüralist vardır. Natüralist: Öldüm ben öldüm. Beni sal artık Bob. Beş yüzyıl boyunca resim sanatına egemen olan doğa figürüne karşı yirminci yüzyıl başında başlayan başkaldırıyla sanatta ortaya çıkan kalıcı değişim süreciyle Sürrealist akımın sanatı özgürleştirici etkisini bağdaştıran harika bir kitap. Natüralizmin akıl sınırları içinde sürekli bir kendini tekrar etme durumu beş yüzyıl sürmesi, yine aynı akıl tarafından isyanla karşılaşmıştır. Sanat, akli sınırlar ve bilinç hareketleri kalıplarından çıkarak bilinçaltı ve bilinçdışı alanlara yönelmiştir. Sürrealizmin, kübizmin, ekspresyonizmin ve diğer akımların öncülük ettiği bu süreci bir yandan Freud psikanaliziyle anlatan yazarımız, diğer taraftan sosyokültürel değişimlerle ele almış. Sanattaki bu köklü değişimin özünü resim sanatından aldığını ve oradan diğer sanatlara sıçradığını savunan yazarımız çok da haksız sayılmaz. Ancak bugün, hem ekonomi hem de toplumsal eğlence getirileri fazla olduğu için bu değişim müzik üzerinden yaşanmaktadır. Bu o kadar hızlı gelişmekte ki, kapitalizmin endüstriyel üretim mantığı birbirinin aynısı ürünlere çokça maruz kalmamıza neden olmakta, diğer sanat dalları da bu alana pek fazla girmeden varlıklarını kendi özlerinde korumaya çalışmaktalar. Bu noktada kitaptaki genel geçer tespitler oldukça isabetli. Bu yüzden her okurun elinde bulunması gereken kitaplardan diyebilirim. İlgilisine şimdiden keyifli okumalar.
Sanatta Devrim
Sanatta DevrimNazan İpşiroğlu · HayalPerest Kitap · 201735 okunma
188 syf.
8/10 puan verdi
·
155 günde okudu
Resim sanatıyla ilgili olarak derinlemesine bir inceleme yazacak kadar profesyonel olmamam sebebiyle konu bazında kitap hakkında yorum yapmayı çok uygun görmüyorum. Ancak sadece 14. yüzyılı göz önünde bulundurarak aynı dönemde yaşamış özellikle tıbbi tedavi ile ilgili eserler veren büyük minyatür sanatçısı ve hekim Sabuncuoğlu ile sanatçı ve bilim insanı Leonardo da Vinci’nin eserlerine karşılaştırmalı olarak baktığımda büyük farkı görebiliyorum. Merak ettiğim şey ise aynı dönemde yaşamış bu sanatçıların neden bunca fark barındıran eserler vermeleri. Başta aklımdaki bu soru ile diğer tümünü yanıtlayan bir kitap oldu. Kitabın ikinci kısmı (albüm) görsel açıdan çok çok zengin, yazar tarafından her eserin tek tek deşifre edildiğini görüyoruz. Kitaba 8 puan verdim. Bunun nedeni yazarın metin içinde atıf yaptığı görselleri hemen altında görememek oldu. Elbette bu herkesi rahatsız etmeyebilir ancak yazar ilgili resimdeki ufak detayları anlatırken sürekli arka sayfalara dönüp bakmak dikkatimi dağıttı. Keşke John Berger’in Görme Biçimleri’ndeki gibi hemen metnin arkasından görselleri görebilseydik.
İslâmda Resim Yasağı ve Sonuçları
İslâmda Resim Yasağı ve SonuçlarıMazhar Şevket İpşiroğlu · Yapı Kredi Yayınları · 200935 okunma
76 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Orhan Duru kitaplarını araştırırken karşıma çıktı ressam Yüksel Arslan ve kendisine olan merakımı bir kaç kitap ile pekiştirmek istedim. Bu kitap onlardan biri. Ressamın yakın dostu Ferit Edgü ve bir kaç ismin daha kaleme aldığı yazılar eşliğinde Yüksel Arslanın resmi üzerine keyifli bir yolculuktu benim için. Türk resminde dönemi açısından ( şu
Yüksel Arslan: İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü'den Arture'lere
Yüksel Arslan: İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü'den Arture'lereOrhan Duru · Yapı Kredi Yayınları · 201610 okunma