1973 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1992-1996 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. 1996-2002 yılları arasında Rize ve Erzurum’da öğretmenlik yaptı. 1997-2001 döneminde yüksek lisans ve 2002-2007 yılları arasında doktorasını aynı üniversitede sosyoloji bilimi üzerine gerçekleştirdi. 2002 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde okutman olarak akademik kariyerine başladı. Halen aynı kurumda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Özellikle din, modernlik, kimlikler ve günümüz modern toplumlarının tanımlanmasında öne çıkmaya başlayan risk kuramı üzerine yayımladığı makalelerinin yanı sıra Yapay Kutsallıklar adlı yayıma hazır bir kitabı da bulunmaktadır.
Doğrularımızla belirlediğimiz geleceğe meydan okuyan hayallerimiz, artık sürekli öne çekme endişesi içinde “şimdi”ye hapsoldu. Toplumsal olarak bize hep bir şans sunan ve bir çok şeyi telafi edebileceğimiz “Gelecek” fikrinden neden vazgeçtik ki?
Kuru bir akça ağaç yaprağı kopmuş,yere düşüyor;hareketleri bir kelebeğin uçuşuyla aynı.Tuhaf değil mi?En kederli ve ölgün olan şey en neşeli ve canlı olana benziyor.(Babalar ve oğullar)
Kitapçıdaydım, kitapları içinden bir iki sayfa ve arka kapak kısmını incelerken...
Daha ilk incelememde sayfaları okurken heyecanlanmaya başlamıştım. Neredeyse ev adresimi tarif edecekti. Romanda ilgimi çeken sadece adresti. Açıkça yazabilirim. Bizim mahalleden yazar mı çıktı? Neyin kafası bu?
Nilüfer adlı bir sosyoloji öğrencisinin üniversitenin ilk yıllarında derste öğrendiklerini İstanbul sokaklarında gezerek okura Sosyolojik Düşünmeyi öğretiyor. Türkiye’nin ilk sosyal bilimler romanıdır. Sosyolojinin edebiyata işlenmesi bana Sofie'nin Dünyası adlı kitabı hatırlattı. Diğer bir yandan Göğü Delen Adam adlı kitabı okuyup beğenenlerin sosyolojiye ilgisi olduğunu düşünüyorum. Sosyolojik Kafa ile ülkemizin sosyolojik değerlendirmelerini okumaktan keyif alacaklarını tahmin ediyorum.
Sosyolog ve adayları, ilgi duyanların baş tacı olacağını iddia edebilirim. Her bölümünde her sayfasında coşkun çaylar gibi bilgi akıyor. Altını çize çize bakkal defterine dönecekti kitabım Not almaya başladım, bu sefer parmaklarım ağrımaya başladı. Kısacası ben bu romanda çok şey öğrendim, servetim olan kitaplığımda yer edindi.
Alıntıları paylaşamadım, çünkü anakartım yandı. Gerçi önemi yok, pek de ilgilen yok sanırım
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki dört yıllık lisans sürecimin bir özetini okumuş oldum. Sosyoloji için başlangıç kitabı diyebileceğim bu eserde Nilüfer adlı bir karakterin sosyoloji ile tanışmasını ve bu süreçte öğrendiklerini aktarması ile ilerliyor. . Yazarın bir çok ağır konuyu roman ile birleştirmesi ise okuyucuyu kitaba daha çok çekmekte ve sosyolojiyi ele alışı konuları örneklerle ilişkilendirerek anlatması ise bize sosyolojinin tamamen ne olduğuna dair geniş bir perspektif sunmakta. Sosyolojiye ilgi duyan, sosyoloji okumayı düşünen ve sosyoloji öğrenimini tamamlamış tüm bireylerin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yani sosyoloji için çok önemli bir hazine. Bize böylesi değerli bir kaynak sunan Mevlüt hocama da teşekkür ederim.
Sosyal bilim kısmı ağırlıkta olan bir roman.
Kitap esasında sosyoloji notları içermekte. Bu nedenle sosyoloji birinci sınıf öğrencileri için tavsiye edilebilir.
Kitabın ilk kısımları "Sosyoloji Bilimine Giriş" olarak adlandırılabilir. Ardından sosyolojiye dair temel kavramlar ile devam edilmiş, sosyolojik birçok konuya ve sosyolojinin alt dallarına yer verilmiş. Bu bakımdan içerik olarak zengin diyebilirim. Tüm bunlar da sosyoloji okumaya başlayan Nilüfer'in okul, aile ve sosyal hayatı üzerinden anlatılmış. Kurgu kısmı pek sürükleyici olmamakla birlikte kısa fakat "sosyoloji ders notları" faydalı olabilecek nitelikte.