Muhammet Altaytaş

Hangi Din? yazarı
Yazar
Derleyen
8.5/10
4 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
890
Görüntülenme

Muhammet Altaytaş Gönderileri

Muhammet Altaytaş kitaplarını, Muhammet Altaytaş sözleri ve alıntılarını, Muhammet Altaytaş yazarlarını, Muhammet Altaytaş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erdoğan Aydın'dan kitaplarına reddiye :D
Yaklaşık on yıl önce yazılmış İslamiyet Gerçeği isimli kitabından tanıdığım Aydın'la bugün şahsen tanıştığım Erdoğan Aydın arasındaki şu farklara işaret edebilirim: Kitaplarında bilim ve çağdaş insanlık değerleri söyleminin adeta mutlaklaştığı, dogmatik denebilecek katı pozitivist bir yaklaşım sergileyen Aydın'ın bugün daha açılımlı, daha az
Öyle görünüyor ki, Dursun kişiliği ve eserleriyle bir "bilim adamı" tavrından çok, İslam'a duyduğu kin ve düşmanlık sebebiyle, ne pahasına olursa olsun onunla mücadele eden bir "savaşımcı", "dava insanı" tavrı sergilemektedir. Eğer Dursun'u bu bağlamda değerlendirecek olursak onun, üslubu dışında, inancı uğruna
Sayfa 29
Reklam
Dursun aydınlanıyor
Dursun, müftülüğü döneminde farklı görüşleri ve uygulamalarıyla, "din sayesinde" basında sıkça sözü edilen "aydın müftü" ünvanıyla popüler olmuştur. 1966 yılında maaşının azlığı ve sürgünleri sebebiyle kendisine yapılan öneri üzerine bir mektup aracılığıyla TRT'ye geçtiği yıllarda dine bakışı da değişir, namazı ve orucu da bu yıllarda bırakır. Dursun'a, dini varoluş meselesi olarak algılayan, samimi ve bilgi temelli inanç sahibi bir mü'min gözüyle baktığımızda onun bu değişimini anlamamız güçleşir. Şöyle ki, Türkiye Gençlik Teşkilatı aydın bir dindar olarak gördüğü Dursun'a Papa ile tartışma teklifi götürdüğünde, okuma ihtiyacı hissettiği Tevrat ve İncil'de Kur'an'da anlatılanların benzerini görünce, Hz.Muhammed'in bir "sahtekar" olduğu fikrine vardığını ve Peygamberlik inancını yitirdiğini anlatır. O'nun bu iddiasında samimi olduğunu kabul etmemiz için, Kur'an'ı da hiç okumadığını düşünmemiz gerekir. Çünkü Kur'an'ın birçok ayeti zaten bu benzerlikten bahseder, hatta bazı tahrifleri dışında bu kitapları onayladığını belirtir.
Sayfa 26
O böyle bir tutkuyla başkalarının 15-20 yılda öğrendiklerinden daha fazlasının 3-5 yılda öğrendiğini, karşılaştığı birçok hocanın da onun bu durumunu mucize ve keramet olarak nitelediğini hayatı boyunca övünerek anlatır. O çocukluk yıllarında başta Arapça olmak üzere Temel İslam Bilimleri, felsefe ve mantıkla ilgili birçok eseri ezberlediğini anlatır. Bütün bu öğrendiklerini de onu, "hedefine götürecek bir basamak" olarak görür. Ancak Türkçe okuma-yazmayı bile henüz bilmeyen, yaşadığı dünyadan habersiz olan Dursun'un, hem de daha çocuk yaşta, kelam, felsefe ve mantık ile ilgili eserleri kavraması beklenemez. Bundan dolayı okuyup ezberlediği bu eserler çoğu zaman onun kafasının karıştırır, zaman zaman kendi deyimiyle Tanrı'yla "kavga" eder; kitaplarda "Adem'in topraktan, Havva'nın onun kaburga kemiğinden, Hz.Muhammed'in nurdan, Hz. İsa'nın Cebrail'in üfürüğünden, kendisinin ise meniden yaratıldığını" okur ve bunu haksızlık olarak yorumlar. Özürlü bir kızı, ormanda başı kesilmiş bir insanı, nehri geçerken boğulan arkadaşını, kurbağayı yutan yılanı gördüğünde bütün bunlardan dolayı sorumlu tuttuğu Tanrı'yı rüyasında görür ve O'na yaptığı işleri beğenmediğini söyler. Çocukluğunda koşullandığı "en önde olma", "kendisinden herhangi bir şekilde söz ettirme" tutkuları, din adına yaşadığı bütün negatif tecrübeleri, ileride bilinçaltından çıkacak, büyük ölçüde şahsiyetini ve dine bakışını etkisi altına alacaktır.
Sayfa 25
Turan Dursun klasik İslami litaratüre vakıftır. O bu kaynaklardaki -çoğu zaman farklı dönemlerde ve kültürel şartlardaki- dini anlayış ve uygulamalardan günümüz değerlerince yadırganacak türden malumatı bir araya getirir. Kur'an'dan seçerek aldığı bir kısım ayetleri de amacına hizmet edecek şekilde yorumlayarak modern-karşıtı, anti hümanist bir dini anlayış inşa eder ve gerçek Din Bu'dur, der; aynı zamanda ona çocukluğunu yaşatmayan bu dinle savaşmaktan haz duyar.
dünyada olup bitenlerin yansımalarının ve ortaya çıkan ideolojilerin prototiplerinin ülkemizde de görebiliyoruz. İşte bu ideoloji mensuplarının bir kısmı dünya görüşlerinin gereği olarak İslam'ı, onun değer ve esaslarını eleştirmekte bazen eleştiri boyutunu aşarak, saldırıya geçmektedirler. Eskiden olduğu gibi günümüzde de bu eleştirilere gereken karşılığın verilmesi zarureti vardır. Üzülerek ifade etmeliyiz ki, günümüzde müslüman okur-yazarlar bu konuya gerekli ilgi ve hassasiyeti göstermemekte, İslam'a yöneltilen eleştirileri nefretle karşılamakta, eleştiri yapanların imansızlıklarını dile getirererk lanet okumakla yetinmektedirler. Bu insanların neyi, niçin söyledikleri, ne kadar haklı oldukları, İslam'a bakışta, onu anlama ve yorumlamada hangi noktalarda yanıldıkları üzerinde yeterince durmamaktadırlar.
Sayfa 10
Geri15
58 öğeden 51 ile 58 arasındakiler gösteriliyor.