Nazan İpşiroğlu

Nazan İpşiroğluSanatta Devrim yazarı
Yazar
8.0/10
29 Kişi
111
Okunma
10
Beğeni
1.798
Görüntülenme

Hakkında

1923 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi'nde felsefe ve sanat tarihi okudu. İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda piyano, Freiburg Yüksek Müzik Okulu'nda çembalo ve oda müziği eğitimi gördü. Çalışmalarını eşi Mazhar Şevket İpşiroğlu ile birlikte sürdürdü. 70'li yıllarda, bizde pek tanınmayan bir çalgı olan çembaloyu ve barok müziği tanıtmak için, kendisinin de kurucuları arasında bulunduğu 'İstanbul Barok Müzik Topluluğu'nda çalışmaya başladı. Yirmi yılı aşkın bir süre, oda müziği konserleri verdi. Son yıllarda çağımızın önemli sorunlarından biri olan sanatların sınırlaraşırılığı ve sanatlararası etkileşim üzerinde çalıştı.
Unvan:
Sanat Tarihçisi-Batı Müziği Sanatçısı
Doğum:
29 Ekim 1923
Ölüm:
25 Ağustos 2015

Okurlar

10 okur beğendi.
111 okur okudu.
6 okur okuyor.
103 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Keşke bilime ağırlık verilmiş olsaydı. İçi boşaltıldı eğitimin.
''Son yıllarda eğitim sistemimizde bilime ağırlık verilerek sanat dersleri geri plana itildi. Ortaokuldan sonra büsbütün kaldırıldı. Sanatın, boş zamanları değerlendirme dışında bir yeri olabileceği göz ardı edildi. Oysa bilim ve teknoloji, düşünme ile ve sanatla bütünleştiği oranda toplumun ilerlemesini sağlayabilir.''
Bilinçaltı mekanizmasının ürünü olan Sürrealist eserler, mantık dışı olmayacak çağrışımlarla dolu oldukları halde, Rönesans sanatçılarını anımsatan şaşmaz bir el ustalığı göstermektedirler. Sürrealist sanatçıların resimlerinde parlak, temiz renkler ve güçlü kontrastlıklar kullandıkları görülmektedir. Akımın önde gelen sanatçılarından Salvador Dali, resimlerinde her biçimin aynı anda birden çok şeyi betimlemesini sağlayarak, dikkati her renk ve biçimin olası birçok anlamı üstüne çekmiştir.
Reklam
''Sanatlar arası etkileşim, doğa yansıtmacılığından uzaklaştığı noktada ivme kazanmıştır, ve müziğin biçim dili diğer sanatları doğrudan etkilemiştir. Resim sanatı ise buna öncelik etmiştir.
Sürrealizmin doğuşu
Rönesans’tan bu yana sanat, doğanın duyular le algılanan dış görünümünü yansıtmıştı. Duyulara güven olmayacağı için, kübistler natüralist sanatı bir aldatmaca olarak görüyorlar. Onlar nesnenin dış görünümünü değil, özünü değişmeyen yapısını vermek istiyorlardı. Nesnelerin değişmeyen yanı duyularla algılanamazdı, ancak akılla kavranabilirdi. Batı düşüncesinden Descartes’ten beri kökleşmiş olan akılcılık, felsefe tarihinde olduğu gibi bu kez sanat tarihinde devrim yapıyordu: Natüralizm doğrultusunda gelişen beş yüzyıllık gelenek, Kübizmle yıkılıyor ve Apollinaire’in “Düşün Ressamlığı” ya da “Kavram Ressamlığı ” dediği yeni bir çağ üslubu doğuyor. (..) 20. yüzyılın başı, geçmişle hesaplaşma dönemidir. Doğanın bulgulamasıyla başlayan, doğa araştırmasıyla sürdürülen, doğada gizli kalan tüm olanakları sonuna değin deneyen bir kültür gelişmesiyle hesaplaşmaydı bu...
İnsan kendini tanıdıkça, varlığındaki olanakları bir bir ortaya çıkarmaya başlıyor.
Hegel, sanatı söyle tanımlar: Sanat, ruhun madde içinde görünüsüdür. Sanatın kullandığı araçlar derece derece ruhu anlatmaya, ifade etmeye elverişlidir. Değişik sanat dallarının doğması da ruhu anlatmaya elverişli araçların çesitliliginden ileri gelir.(
Nazan İpşiroğlu
Nazan İpşiroğlu
, 1995, s. 10)
Rönesansda akılcılığın dolayısıyla nesnelliğin hâkimiyeti, kendini merkeze koyan insan tipi zamanla bu duruma tepki göstermeye başlamış ve Barok döneminde ise artık doğanın karşısında değil içinde olduğunu savunmuştur.vDeğişim gösteren bireycilik anlayışı ve gerçekçilik düşüncesi öznelciliğe yaklaşmıştır. Resim sanatının amacı doğaya daha çok yaklaşmaktan, gerçeği birebir yansıtmaktan vazgeçmiş, gerçeğin sadece görünen olmadığının bilincine varmıştır. Resim artık görünenin arkasındaki gerçeği, “yaşanan gerçeğin, duyumsanarak görüleni” (
Nazan İpşiroğlu
Nazan İpşiroğlu
, 1995, s.12) kendine dert edinmeye başlar. (BETÜL KANDEMİR YÜKSEK LİSANS TEZİ)
Reklam
“Müzikte resim gibi somut gerçeği dile getirebilmeliydi” (
Nazan İpşiroğlu
Nazan İpşiroğlu
, 1995, s.18 ) Bunun için günlük konuşmalar müziğe aktarılmaya çalışılıyordu ki bu durum ileride müziği operanın doğmasına götürecek temellerin atılması anlamına geliyordu. Müzikte gerçeği resme ve şiire dayanarak veriyordu. Buna Vivaldi’nin bestelediği betimleyici eserler örnek olarak gösterilebilir. Vivaldi bazı konçertolarında müzik ile resim çizmiştir. Vivaldi en ünlü 9 eserlerinden biri olan Dört Mevsim’de(1725), mevsimlerin her biri kendi özellikleri ile resimlenir. Ayrıca her mevsime de birer açıklayıcı sone koymuştur. Vivaldi’nin Mevsimler’i Beethoven’in 73 yıl sonra yazacağı Pastoral Senfoni’sinin ilk ışığıdır. Pastoral Senfoni de betimleyici içeriği ile Romantiklere ışık tutan bir baş yapıt niteliğindedir. Her bölüme verdiği başlık müzik ile resim yapma özelliğindedir. (
Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu
, 2003, s.38,70 ). Bu gelişmeler “ses ressamlığı” deyiminin müzik sözlüğüne girmesine yol açmıştır.

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
144 syf.
10/10 puan verdi
Bob Ross: Belki şurada bizlere beş yüzyıldır gülümseyen natüralist vardır. Natüralist: Öldüm ben öldüm. Beni sal artık Bob. Beş yüzyıl boyunca resim sanatına egemen olan doğa figürüne karşı yirminci yüzyıl başında başlayan başkaldırıyla sanatta ortaya çıkan kalıcı değişim süreciyle Sürrealist akımın sanatı özgürleştirici etkisini bağdaştıran harika bir kitap. Natüralizmin akıl sınırları içinde sürekli bir kendini tekrar etme durumu beş yüzyıl sürmesi, yine aynı akıl tarafından isyanla karşılaşmıştır. Sanat, akli sınırlar ve bilinç hareketleri kalıplarından çıkarak bilinçaltı ve bilinçdışı alanlara yönelmiştir. Sürrealizmin, kübizmin, ekspresyonizmin ve diğer akımların öncülük ettiği bu süreci bir yandan Freud psikanaliziyle anlatan yazarımız, diğer taraftan sosyokültürel değişimlerle ele almış. Sanattaki bu köklü değişimin özünü resim sanatından aldığını ve oradan diğer sanatlara sıçradığını savunan yazarımız çok da haksız sayılmaz. Ancak bugün, hem ekonomi hem de toplumsal eğlence getirileri fazla olduğu için bu değişim müzik üzerinden yaşanmaktadır. Bu o kadar hızlı gelişmekte ki, kapitalizmin endüstriyel üretim mantığı birbirinin aynısı ürünlere çokça maruz kalmamıza neden olmakta, diğer sanat dalları da bu alana pek fazla girmeden varlıklarını kendi özlerinde korumaya çalışmaktalar. Bu noktada kitaptaki genel geçer tespitler oldukça isabetli. Bu yüzden her okurun elinde bulunması gereken kitaplardan diyebilirim. İlgilisine şimdiden keyifli okumalar.
Sanatta Devrim
Sanatta DevrimNazan İpşiroğlu · HayalPerest Kitap · 201735 okunma
92 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Akıcı ve keyifli kitaptı. Dinlerde biçim yasağı, din ve antik din , felsefe etkileşimleri ile başlayıp, 80 Darbesine kadar uzanan yakın tarihe, üniversite özerkliğine, tekrarcı tarih kültürüne, dogmatik toplum kalıplarımıza kadar aslında hiç gündemimizden düşmeyen pek çok konuya özet ama anlaşılır ve algılanır şekilde dikkat çekiyor kitap.
Düşünmeye Çağrı
Düşünmeye ÇağrıNazan İpşiroğlu · Cem Yayınevi · 19829 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Genel şeyleri özet bir dille aktararak Endüstri Çağı ile birlikte gelişen ve değişen sanatın bireyle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu anlatmış. Başlangıç seviyesinde bir kitaptı. Daha çok soyut olarak adlandırılan sanatın üzerinde durarak sanattaki devrim niteliği taşıyan Endüstri Çağının getirilerinden bahsetmiş.
Sanatta Devrim
Sanatta DevrimNazan İpşiroğlu · HayalPerest Kitap · 201735 okunma