Reşidüddin Fazlullah

Reşidüddin FazlullahSelçuklu Devleti yazarı
Yazar
10.0/10
9 Kişi
40
Okunma
8
Beğeni
2.605
Görüntülenme

Hakkında

Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî (1247, Hemedan - 1318, Tebriz), Pers Yahudisi kökenli Müslüman hekim, yazar, tarihçi ve İlhanlılar'ın bir veziridir. Reşidüddin Hamedani, Hamedan'da bir Yahudi aileden 1247 yılında doğmuştur. Reşidüddin Fazlullah'ın büyükbabası bir nedim (saray mensubu) olarak İlhanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Hülagû Han'a hizmet etmiştir. Babası ise saray eczacısıdır. Bir eczacı oğlu olan Reşidüddin Fazlullah, hekimlik öğrenimini yapar ve bir eğitilmiş hekim olarak Hülagû Han'nın oğlu Abaka Han'a hizmet vermeye başlar. Otuz yaşında iken İslam dinine geçmiştir. Reşidüddin Fazlullah'ın siyasi itibarı çabuk yükselir, Kazvin yakınındaki Sultaniye'de İlhanlı Büyük Vezir (Sadr-ı Azam, Sadrazam) sarayında görev verilir. Reşidüddin bir vezir ve hekim olarak İlhanlı hanları Mahmud Gazan ve Muhammed Hüdabende'ye (Olcaytu) hizmet etmiştir. Reşidüddin, Mahmud Gazan'ın kardeşi Olcaytu'nun 1304 yılında İlhanlı tahtına geçmesinden sonra vezir olarak kalır. 1312'de işler kötüye gitmeye başlar. Onun meslektaşı Sa'd al-Dawla yetkisinden düşürülür yerine Ali Şah geçer, ve çok geçmeden Reşideddin Fazlullah aşağıya doğru düşmeye başlar. Olcaytu Sünnilik yerine Şiiliği benimseyince 1316 yılında öldürülür ve yerine oğlu Abu Said Bahadur geçer. Bu dönemde sarayda oluşan Moğol-Şii hüküm savaşı sırasında 1316 yılında Reşidüddin Fazlullah Olcaytu'yu öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanır, iki yıl sonra oğlu ile birlikte asılır. 1407 yılında Timur'un oğlu Miranşah tarafından cesedi mezardan çıkarılmış ve Tebriz'de bir Yahudi mezarlığına tekrar gömülmüştür. Eserleri Cami’üt-Tevarih (Arapça: جامع التواريخ; ǧāmiʿu t-tawārīḫ) Šuʿab-i panǧgāna ismindeki el yazması kitabı İstanbul'da bulunmakta ve şimdiye kadar hiç yayınlanmamıştır. Bu el yazması Arap, Yahudi, Moğol, Frenk ve Çinlilerin soyağaçlarını (şecere) içerir.
Tam adı:
Reşidü'd-Din Fazlullah veya Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî
Unvan:
Müslüman hekim, yazar, tarihçi
Doğum:
Hamedan, 1247
Ölüm:
Tebriz, İran, 18 Temmuz 1318

Okurlar

8 okur beğendi.
40 okur okudu.
1 okur okuyor.
75 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Esir Doğu Roma İmparatoru ve Sultan Alparslan
Onu Sultan'ın yanına/huzuruna getirdiklerinde, zatı temiz ve saygıdeğer bir Sultan olduğundan, Melik-i Rum'u karşılayıp gönlünü aldı. Kendisiyle birlikte tahta oturtup özürler diledi ve onun hatırını teskin için gönül okşayıcı hoş sözler söyledi. Ondan sonra sofra kuruldu meclis-i işret ve bezmi nusret hazırlandı/donatıldı. Altın külahlı gümüş bacaklı sakiler, ferahlatıcı kadehleri dolaştırdılar. (Onlar) tasları bırakınca mutriban, güzel şarkılarını (elhan), çeng'in hoş namelerini ve müziği (saz) başlattılar. Bülbül gibi şakıdılar. Irak ve Isfahan nağmelerini, perde-i neva'da avaz-ı berbet'le çaldılar. Şarab-ı erguvani (içip) erganun dinlediler. Neşe veren şarabın dimağları ısıttığı sırada, korku uyandıran haya örtüsü, çehre-i mükalemetten düştü. Sultan Kayser'e "Eğer zafer bu şekilde benim (değil de) senin olsaydı, bana ne yapardın?' diye sordu. Kötülüklerin anasının (sebep olduğu) hiddet, Melik'e tesir edip, edeb sarığı (ikal), aklının elinden gittiğinden "Seni hemen idam ettirirdim" dedi. Sultan "Şüphesiz kalbinde gizlediğin şey, senin başına geldi. Şimdi sana ne yapacağımı düşünüyorsun?' dedi. (Kayser) "Ya öldürürsün ya da bilad-ı İslam etrafında teşhir edeceksin." diye. cevab verdi. (Bunun üzerine) Sultan "Ama ben, senin karşında bana zafer veren; feth ve nusret ikram eden Hak Te'ala'ya şükür olarak, sana, bana yakışanı yapacağım." dedi.
Bir gün Kayser sarhoş halde iken üzgün ve yorgun bir şekilde Sultan'a "Eğer padişah isen bağışla; kasap isen öldür; tüccar isen sat." dedi. Sultan onun kulağına iki küpe (halka) takıp canını bağışladı ve "Gönül hoşluğuyla kendi memleketine git' diye buyurdu.
Reklam
Devletin sonu
Devlet-i Selçukiyan Tuğrul'la başladı ve Tuğrul'la nihayet buldu. Onlar on dört Sultan idiler. Onların melikliğinin müddeti yüz kırk sene idi. Hayır yıldızı olarak va'dedilmiş ve Allah'tan "Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiş tir. ' (ayetini) istemiş kişilerin övülmüş makamları ve devlet eyyamı, bu tarihle son buldu.
Sultan Sencer
Onun hutbesi Kaşgar beldeleri hududundan Yemen, Mekke, Ta'if, Umman, Mükran (Mekran), Erran, Azerbaycan, Rüm ve Bulgar hudüdlarının sonuna kadar ulaştı. Vefatından bir seneden fazla geçmiş olmasına rağmen etraf-ı cihanda onun adına hutbe okunmaktaydı. Ne mübarek gölgeli, yüksek mertebeli, Allah'tan korkan ve mübarek bir padişah idi. Onun zamanında Horasan, dünyanın her yerinden insanların ulaşmak/gitmek istedikleri bir yer olup, ilmin ocağı, fazilederin menba'ı, sanat ve kültürün ma'deniydi. Ulema ve hükemaya çok ihtiram gösterirdi.
Alp Arslan
Uzun boylu idi, uzun ve ince sakalı vardı. (Öyle ki) ok attığı vakit onu (sakalını) düğümlerdi/bağlardı. Derler ki onun oku asla hedefinden şaşmazdı... Zor ve korkulu zamanlarda (bile) celal sahibiydi... Etrafındaki elçiler ondan çok korkarlar, onun heybeti onları etkilerdi.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Reşidüddîn Fazlullah aslen Yahudi olmakla birlikte 30'lu yaşlarında İslamiyet'i seçmiş ve İlhanlı Hükümdarı Abaka devrinde İlhanlı sarayına intisap etmiştir. Ancak kariyerinin zirvesine Gazan Han döneminde ulaşmış ve vezirlik mansıbını elde etmiştir. Olcaytu döneminde de bu kudretini korumuş; ancak Olcaytu'nun ölümünden sorumlu olanlardan biri
Camiu't-Tevarih
Camiu't-TevarihReşidüddin Fazlullah · Türk Tarih Kurumu · 201316 okunma