1968 yılında Gemlik'te doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmit'te tamamladı. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'ne girdi. Gazeteciliğe 1991 yılında Güneş gazetesinde başladı. Nokta dergisi, Günaydın, Yeni Yüzyıl, Gazete Pazar’da çalıştı. Halen Hürriyet gazetesi dizi-araştırma bölümünde görev yapan yazar, ağırlıklı olarak mafya, istihbarat ve suç konularıyla ilgilenmektedir.
"Beni ısırdı ve tırmaladı. Öldüğünden emin olana kadar boğazını sıktım. Daha sonra onu küçük parçalara böldüm. Etleri alıp odama götürdüm ve pişirip yedim. Vücudu ne kadar lezzetliydi bilemezsiniz. Tamamını yemem dokuz gün sürdü."
Seri katil; Anormal kişilik bozukluklar sonucu, otuz günden daha uzun bir zaman diliminde ve arada bekleme dönemleri de olacak şekilde üç veya daha fazla insan öldüren kişi.
Birden çok insan öldüren her katil “seri katil” olmuyormuş. Ayrıca öldürme güdüsüyle veya terör amaçlı toplu katliam da yapılsa, suç örgütü adına adam da öldürülse seri
Yazarın, Sevinç Yavuz'un okuduğum 3.kitabı. Diğer kitapları ile özdeşleştiremediğim bir kitap oldu benim için.
Ali Kemal, Çumra'da kaybolan üç Alman arkeoloğun ve Çatalhöyük kazılarının ortak noktasını aramak için yeni emniyet amiri olarak atanıyor. Fakat gün geçtikçe ortaya sadece üç Alman'ın değil, toplamda 15 kişinin kaybolduğu çıkıyor.
Orada vakit geçirdikçe ve vakayı çözmeye çalıştıkça, Musa adlı bir marangoz ile yakınlaşıyor Ali Kemal. Musa her zaman yerinde ve düzgün konuşan, anlının üstünde geçirdiği bir kazadan kalmış bir yara izi bulunan bir adam olarak aktarılıyor.
Açıkçası, herkes bu tür kitaplarda gizemi ve katilin son anda ortaya çıkmasını sever, fakat kitap gerçek bir seri katili anlatıyor ve böyle gerçek hikayelerin bu şekilde kurgulaştırılmaması dönüyordu sürekli okurken beynimde.
Kendi açımdan eksik bulduğum şey ise, Musa'nın düşüncelerinin içine ve hayatına girilmemesiydi. Musa teslim olduktan sonra kendini asıyor ve intihar ediyor, Ali Kemal akabinde istifa ediyor. Musa'nın kurbanlarını gömdüğü evine bir kez, Çumra'dan ayrılırken bir kapanış istediği için gidiyor. Bu şekilde evin halinin de çok fazla bir bilgisine ulaşamıyoruz.
Okurken yazarın diğer kitapları ile karşılaştırdığımdan mı, yoksa benim böyle, gerçek katil, seri katil hikayelerinde zevk alabilmem için keskin tatlara ihtiyacım olduğundan mı bilmiyorum. Kitap çok da akıcı bir şekilde ilerlemedi benim için.
Çumra 1965Sevinç Yavuz · Profil Kitap · 202137 okunma
Bizdeki genel inanış "Türk seri katil yoktur." yönündedir ve ben de böyle düşünürdüm, ta ki bu kitaba rastlayana kadar. Satıcıya "Türk seri katil mi varmış?" diye hayretle sormuştum kitabı alırken, meğer neler neler varmış. Okudukça hayrete düştüm. Bir yandan kınarken bu katilleri, bir yandan onların psikolojisini ve onları suça iten sebepleri anlamaya çalıştım. "Katille de empati kurulur mu?" demeyin, bu kitabın sonunda onu da yapıyorsunuz. Ve en önemlisi de hayatta en önemli şeyin aile olduğunu anladım. Doğru ailede doğmak hem kişi için hem etrafındakiler hem de insanlık için ne kadar önemliymiş, bunu anladım. Öldürülenlere üzüldüğüm kadar öldürenlere de üzüldüm. Çoğu kötü ebeveynlerinin suçunun cezasını çekmiş ve başkalarına da çektirmiş. Bu kitap hem hukukçu olduğum için hem de sosyoloji ve psikolojiye meraklı olduğum için benim için güzel bir deneyim oldu, bana çok şey kattı. Bu konulara ilgi duyan herkese tavsiyemdir. Keyifli okumalar.