Zeynep Sey Eylül 1997 doğumlu Zeynep Sey, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimi almaktadır. Ağustos 2013’te yazmaya başladığı Solucan adlı hikayesini sosyal medyada paylaşmış ve büyük kitlelere ulaşmıştır. Solucan serisinin Umut, Acı, Veda ve İz adlı kitaplarıyla okurların beğenisini kazanan yazar, Karaktersiz serisinin ilk kitabı olan Siyahın Buruk Tebessümü ile de başarısını perçinlemiştir. Karaktersiz serisinin ikinci ve son kitabı olan Mavinin Küçük Vedası ise yazarın basılı altıncı eseridir.
Selamlarrr!
Bugün sizlere Zeynep Sey'in Kimse Gerçek Değil adlı kitabı hakkındaki incelememden bahsedeceğim.
Bu kitap, yazardan okuduğum ikinci kitaptı. İlki Kazanırsak Kaybederiz kitabı idi. Doğruyu söylemek gerekirse o kitabını beğenememiştim. Pek bana hitap etmiyordu. Hatta serinin ikinci kitabını almadım bile.
Bu kitaba gelecek olursak... Bu kitabın da ikincisi olsa, okumam. Öyle aman aman bi kitap değildi benim için. Başlarda beğendiğimi söylemeliyim ancak Işıl'ın doğum gününden sonrası beni çok sıktı. Yani kitap ilerlemiyordu. Zorla okuyormuşum gibi hissettiğim çok oldu. İtiraf ediyorum... Hissetmekle kalmadım bizzat zorla okudum kitabı.
Yani Oflaz karakteri hakkında söyleyecek çok şeyim var ama bi o kadar da yok. Hareketlerinden dolayı yargılamak istiyorum ama hasta olması beni durduruyor. Işıl karakteri hakkında da bazı şeyleri dile getirmek istiyorum ama onun da "içindeki boşluk" sebebiyle yargılayamıyorum. Anlıyacağınız yorumsuzluğun yorumunu yapıyorum şu an...
Diyeceksiniz ki başka karakter mi yok kitapta. Var ama onlar daha beter. Onlar olduğu gibi kötülük silsilesi. O yüzden onlara hiç değinmiyorum bile.
Kısa ve net olarak şunu demeliyim ki ben bu kitabı sürekli okumak için erteliyordum. Ertelelemeye devam edebilirmişim. Yani öyle kesinlikle okumalısınız dediğim bi kitap değil. Okumayı gerektirecek bi kitap değil bence. Bana pek bişey katmadı açıkçası.
Evettt. Kitap hakkında yorumum(!) bu kadardı. Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerimm.
Bu kitabı basan, basmayı akıl eden her kimse bence dünyaya bir iyilik yapmak adına intihar etsin. Ben artık bu kitapları yazan ergenlere kızamıyorum çünkü sonuçta herkes yazmak isteyebilir ancak yazılan her şey basılmaz. Misal bu kadar kitap okumama rağmen neden ben kitap yazmıyorum çünkü yazar değilim. Yazar olabilecek donanımım yok. Eleştirebilirim ama yazmak ayrı bir meziyet. Fakat şu kesin ki yazsam bu kadar kötü yazamam. İstesem de bu kadar kötü yazamam. Saçma sapan alt metinsiz, mantık hataları ve zırvalıklarla dolu berbat bir şey bu. Yani yarım bırakmak zorunda kaldım çünkü bende kusma isteği uyandırdı. Bu kadar iğrenç bir kağıt israfını kitap haline getirmeye utanmayan yayıncılar bence gerçekten intihar etsinler. Yahu basacak şey mi kalmadı bu nedir? Bu ne saçmalıktır.
Yok efendim ailesi hanım kızımızı darlıyormuş da o da gidip ilk karşılaştığı çocuğa aşık olmak istemiş de bilmemneymiş... Düşünsene binbir zorlukla bir çocuk dünyaya getiriyorsun. Mamasıdır, bezidir vs. masraf ediyorsun. Okullara gönderiyorsun, yemeğidir giyimidir kuşamıdır çocuğa dünya kadar yatırım yapıyorsun açık zihinli bir birey olsun diye. Ondan sonra velet geliyor bu kitabı okuyor ve çok beğendiğini söylüyor. Bence bir anne, bir baba için en büyük utanç ve hüzün kaynağıdır böyle bir şey. "Çocuğum kitap okuyor" diye sevinemezsin bile. Çünkü çocuğunun okuduğu şeye kitap demeye bin şahit.
Rezalet. Olmaz olası...
"Bana baktığında ne kadar acı çektiğimi göremeyen birinin hayatımda yeri olmamalı."
Adını çok duyduğum ve okumayı hep ertelediğim bir kitaptı. Okumaya başladığımda ertelememin bir hata olduğunu fark ettim ve burdan okumayı düşünüp okumayanlara sesleniyorum. Ertelenmeyi hak etmeyecek bir kitap. Oflaz ertelenmeyi hal etmiyormuş.
Işıl hayatındaki gerçeklerden kaçmaya çalışırken kendini anonim olarak dertlerini anlatabileceği bir uygulamayı yüklerken bulur. Kullanıcı adının dikkatini çektiği birine mesaj atar ve hikayesi başlar. Önce Oflaz'la tanışır, sonra doğru sandığı yalan dünyasıyla.
İhanetler ve sahte arkadaşlıklarla kaplanmış dünyası arasında boğulan Işıl'ın ellerinden tutan Oflaz kendisine bir söz verir. Işıl'ı bu yalan dünyadan kurtaracaktır. Ve bunun adımlarını atmaya başlar.
Kitap bana göre aşırı gerekesiz heyecan barındırıyordu. Oflaz hakkında hep bilinmeyen bir gerçek vardı ve çok merak ettiğimi söylemek istiyorum. Zaten eleştirdiğim nokta burası değil. Eleştirdiğim yer, her bölümün sonunda sanki diğer sayfada gerçeği öğrenecekmişiz gibi davranılmasıydı.
Ama gerçeği öğrendiğimde bütün yaşanılanlar o kadar anlamlı geldi ki gözüme beklediğime değdiğini hissettim.
Geç olmadan okumanızı öneriyorum o yüzden.
hm hm.