Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Gülnaz Eliaçık Yıldız isimli okurun asıl gönderisini gör
şaziye.. okurunun profil resmi
Üzerlik otuna yüzerlik ya da aşkâr da derler. Sema Kaygusuz muhtemelen yöresel olarak "Yülerzik" şeklinde almış. Biz İç Anadolu'da daha ziyade yüzerlik deriz; eskiden köylerde her evde, boncuklarla, kumaşlarla süslenen tohumları nazarlık olarak asılırdı evin bir köşesine. Evde bir aksilik, bir hastalık, vs olunca hemen bir kaç tohum nazarlıktan koparılır, tütsü olarak yakılır, dumanı evde gezdirilirdi. Kırlardan topladığımız yüzerlik otunun tohumlarından nazarlık yapmak çok eğlenceli bir oyundu bizim için, annem dallarını ve köklerini yakar, külünü suyla karıştırıp çamur yaparak küçük toplar halinde kuruturdu. Buna aşkâr hamuru ya da yüzerlik hamuru derdik. Bizi ve çamaşırları yıkarken sıcak suyun içine bir top atıp eritirdi. Bu kırmızı renkli su hem çamaşırları hem saçlarımızı yumuşacık yapardı. Temizlik için değil, nazara karşı uğur olsun diye ve yumuşatıcı olarak kullanırdık. Kaygusuz bu hamurdan söz ediyor Aşkâr öyküsünde. Sandık Lekesi'nde Yülerzik ve Aşkâr'ı okurken çocukluğum geri gelir hep. Yülerzik'te sağlam bir hikâye bulamadığınızı yazmışsınız, oysa bana göre bundan daha sağlam nasıl olabilir ki hikâye? Binlerce yıllık kadim bir geleneğin çocukluğuma uzanışı hikâyenin ta kendisi. Biz tam da o öyküdeki gibi toplardık yüzerlik otunu. Şimdi Alzheimer'la zihni silinen annem, doğup büyüdüğüm evin ıssız duvarları, betonla kaplanmış kırlar, giderek anacığımın zihni gibi silinip giden bir gelenek... Şimdiki çocuklar ne yüzerliği biliyor, ne o doğayı... Saçlarımızı ve çamaşırları kimyasallarla yumuşatıyoruz artık...İlle de bir olay örgüsüne gerek var mı?
Gülnaz Eliaçık Yıldız okurunun profil resmi
Şaziye Hanım, çok teşekkür ediyorum. Harika bir bilgi, biz üzerlik olarak biliriz "yüzerlik" kullanımı var mı diye google üzerinden baktım ama bu kullanıma dair bir bilgiye ulaşamayınca acaba yazarın harf oyunuyla uydurduğu bir şey mi diye düşündüm. Ama Aşkar'ın böyle bir anlamı olduğuna bir türlü vakıf olmamıştım şimdi taşlar yerine oturdu ben de. Metin gayet iyiydi ona bir sözüm yok ama bana öyküden ziyade deneme tadı verdi, elbette durum öyküsünün bu kadar baskın olduğu bir dönemde olay aramıyorum kast ettiğim şey hikaye duygusu idi. Sizin anlattığınız üzere yüzerlik çocukluğunuza dair birçok anıyı getirmiş aklınıza bu yüzden sizin için bu iki öykünün ki birbiri ile bağlantılıydı zaten öyküler bana göre anlamı ayrı bir yere oturuyor. Ben o zihinsel bağı kuramadığımdan ya da kitabı okumaya ilk öyküden değil de "yüzerlik"ten başladığımdan öyle oldu. Vermiş olduğunuz kıymetli bilgi için çok teşekkür ederim.
şaziye.. okurunun profil resmi
Rica ederim, ben de sayenizde bir kez daha kitabı elime alıp öyküleri tekrar keyifle okudum. Elbette hepimizin bakışı farklı olacaktır, benim açımdan muhakkak yaşanmışlık etkili olmuştur. Denemeyi andırsa da Yülerzik yine de her durumda doğayla iç içe yaşayan insanlığın kadim hikâyesi olarak okunmalı diye düşünüyorum. Kaç bin yıldır arınma ve uğur için kullanılan, çok da bilinmeyen bir bitkiyi tanımanın ve nasıl kullanıldığının hikâyesi. Ayrıca tüm kitaplarını okuyup sevdiğim, biraz hakkında bilgi sahibi olduğum bir yazar olarak Sema Kaygusuz için belirtmek isterim, basit kelime oyunları yapacak bir yazar değildir, bilakis yazdığı her şeyin bu topraklardan beslenen sağlam bir alt yapısı vardır. O yüzden de zaten tüm eserleri okunasıdır.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.