Onur Ünlü, Ah Muhsin Ünlü hatta genel anlamda ünlülük ve sistemin ‘ünlü’lere tanıdığı sınırsız özgürlük sahası, kuralsızlık ve bunun hunharca kullanılması üzerine Mesnevi kalınlığında sosyolojik bir tespit yapmayı çok isterim ama ne yeri ne zamanı diye düşünüyorum:)
Hülya Avşar raketle topa vurabiliyor diye ülkede yaşayan tek kadın tenişçi gibi lanse edildi yıllarca bu ülkede... Ancak Çağla Büyükakçay adını 100 kişiye sorsan bilen 5 kişi çıkmaz mesela...
Ülkemizde ünlülerin hobileri, altına üstüne bakılmadan her zaman çok abartılmış, el üstünde tutulmuştur. Onlar da zaten ‘ünlü’ olmanın hazır ekmeğini yerken hobileriyle ekstra popülerleşmeye de ekmeğin üzerine sürülen kaymak gibi bakmışlardır.
Edebiyat da bunun çok iyi bir turnusoludur. Sıla’nın, Mustafa Sandal’ın, Nejat İşler’in falan kitapları çatır çutur satılır bu ülkede. Anne olan ünlüler, lohusalık biter bitmez çocuklar için öykü kitabı çıkartırlar mesela... Ya da pedagog gibi tavsiyeler verirler her ortamda.
Onur Ünlü gibiler de ‘eski solcu’, ‘devrimci’ falan oldukları için kendilerini bu gruba sokmazlar. Ancak aynı meşreptir özünde. Aynı kaynaktan içerler suyu. Çok absürd, çok aykırıdırlar hesapta. Ancak kameralar kapandığında yanlarında kendilerinden 20 yaş küçük sevgilileriyle aynı Land Rover’a binip, aynı mekanlarda sabahlayıp, aynı magazincilerle kavga ederler...
Neyse, daha da uzatmayım, bitmeyecek yoksa:)
Oğuz tespitlerinin tamamına katılıyorum. Hiciv dolu incelemeni keyifle okudum. Şu dizelerle sonlandırmak isterim bu yorumu;
Bir marjinal aborjin gördüm rüyamda
Novaljin arıyordu deliler gibi
Bir migrenlik mesafe vardı aramızda
Ya da Ağrı Dağı kadar uzak...
Ellerine sağlık değerli dostum... Sevgilerimle...