BİR ÇOK YAZIYA KONU OLACAK GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'SİNDEN BİR OLAY
Bir tüketici ... marka çikolataların küflendiğine ilişkin fotoğrafları paylaşarak, “Küflenmiş çikolataya ilk defa şahit oluyorum. Üstelik son tüketim tarihine daha var. Muhtemelen tedarik zinciri sürecinde muhafaza koşullarında bir sorun var” diye yazdı. Paylaşımına ...’in yönetim kurulu başkanı ...’nu da etiketledi. CEO, tüketiciyi sert ifadelerle hedef alırken avukatlarıyla da tehdit etti. CEO, tüketiciye, “Karşında biz ve dev MİGROS var” cevabını verdi. CEO paylaşımını silmeden önce şu ifadeleri kullandı: “Bu ürünler hayatta küflenmez biliyor musun? Hadi doğru diyelim. Sen bence acil şekilde evindeki nem oranına falan baya bir bakmalısın. Bir de Linkedin’de paylaşacak hiç başka içeriğinin olmaması ne acı. Haklısın pirim yapmak için bize baya ihtiyacı var herkesin. Baksana aşağıya ‘çöp’ falan yazanlara. Bizim avukatların marka Karalama, Marka değeri düşürme vs' den neler isteyeceğinden herkes habersiz. Ayrıca! Bize böyle bir durum olsa söyler telafisini istersin! Karşında senin dev MİGROS ve biz varız. Herkes ürünün öyle arkasındaki! Haydi size kolay gelsin. Avukatlarımız iletişime geçecektir sizinle ama ben kendi işimi kendim çözmeyi severim.” GÜCÜN VERDİĞİ ŞIMARIKLIK ve YOZLAŞMA
Nasıl ki günahkâr ve ihmalkâr yaşam tarzının sebep olduğu fiziksel hastalıklar her türden insanı vurursa, tarifsiz acıların, katlanılmaz zulmün, acımasızca görmezden gelinişin sebep olduğu o korkunç ahlaki yozlaşma da, ayrım gözetmeksizin herkesi kırıp geçiriyordu.
Sayfa 455Kitabı okudu
Reklam
Ancak zayıflık ve yozlaşma karşısında kendini tehdit altında hissetmeyen bir Kültür şefkatin ve inceliğin görünür olmasına izin verebilir.
Sayfa 236Kitabı okudu
İnsan eti yeme alışkanlığını ahlaki yozlaşma olarak algılama. İnsan etiyle beslenmek de sığır etiyle beslenmek kadar basit bir olgu. Türün yok olmasına neden olan savaşın bir musibet yaşandıktan sonra, parçalanan bedenlerin girdiği mezar ha toprağın bağrı olmuş ha insanın bağrı, kesinlikle fark etmez.
Sayfa 277 - İthaki Yayınları. 1. Baskı. Temmuz 2023. Çeviren: Birsel Uzma.
284 syf.
8/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
J. K. Rowling’in Harry Potter kitaplarını yazarken boş kaldıkça yazdığı bir hikaye Ickabog. Covid 19’un hayatımıza girmesiyle internette ücretsiz bir şekilde yayınlamaya karar veriyor ve işte bugün bende kitabıyla karşınızdayım. Bir Harry Potter tabiki değil ama yine de okuması çok keyifliydi. Kitapta cinayet, çocuğa şiddet, 15 yaşında askere yazılan çocuk vs gibi şeyler olduğu için bir çocuk kitabı olarak göremiyorum her ne kadar kitabın vermek istediği mesaj gerçek canavarların insanlar olması olsa da. Yozlaşma ile bir ülkenin refahtan sefalete nasıl gidileceğinin altını çiziyor. Kısacası yetişkinler için gayet iyi bir kitap ama pek çocuk dostu olduğunu söyleyemeyeceğim. Yorumun devamını okumak için: kitapmagarasi.blogspot.com/2024/04/ickabog...
Ickabog
IckabogJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 20211,294 okunma
Bir insanın gücü ne kadar büyükse, sınırları da o kadar dar çizilir; başkaları sundukları hürmetle ve bitmek bilmez çetrefilli aktiviteleriyle söz konusu insanı harap etmekten geri durmazlar. Bu iki yozlaşma sebebi dışında, her büyük düşünce belki de kendisinden farklı işleyen zihinlerle işbirliği içindedir ve bu insan yığınıyla ilişki içine girdiğinde değişmekten kurtulamaz.
Reklam
Eğitimdeki yozlaşma toparlanabilir ama bir toplumdaki ahlak genel olarak bozulursa bunun toparlanması çok ama çok zordur.
Sayfa 162 - Tuhaf YayınlarıKitabı okuyor
Büyüklük davası, yani ülkü, savaşla elde edildiği içindir ki, insanlık tarihinde büyük savaşçıların, kumandanların ve kahramanların daima seçkin bir yeri olmuştur. Savaşlar, kahramanlık ruhunu beslemiş, erdemli insanların yetişmesine sebep olmuş, destani edebiyatı yaratmıştır. Yirminci Yüzyıla doğru yaklaştıkça savaşlar daha ıztıraplı bir hal almakla beraber, hiçbir şey onun ahlaki karşılığı olmamıştır ve uzun zamandır savaşmayan milletlerde ahlaki bir bozulmanın başladığı gözden kaçmamaktadır. Mesela İsveç'te kültür ve refah son dereceye vardığı, bu alanda Amerika ve Almanya'dan bile üstün bulunduğu halde, Đsveç halkının ahlakındaki, günden güne çoğalan yozlaşma, düşündürücü bir durum almaktadır. Bazı bayramlarda İsveçli gençlerin topyekün yaptığı rezaletler, memleketteki homoseksüel derneklerinin yasa ile tanınması, çocuk yetiştirebilecek kaabiliyetteki aileler arasında bile sun'i ilkahla çocuk sahibi olmak gibi gariplikler, bu milletin bir iç sıkıntısı, bir manevi bocalama içinde olduğunu gösteriyor. İsveç, iki yüzyıldan beri savaşmamıştır. Bir zamanlar "büyük devlet" olan İsveç'in artık hiçbir büyüklük emelinin kalmayışı, uzun bir süredir devam eden tarafsızlık, atom savaşına tam manasıyla hazırlanacak kadar maddi güç göstermesine rağmen, manevi kuvvetlerden yoksunluğu, bu sonuçları hazırlamıştır. Soysuzlaşma durdurulmazsa, İsveç, günün birinde tıpkı Estonya, Letonya ve Litvanya gibi bolşevikliğin ağına düşüverecektir. Çünkü İsveç milletinin heyecan verici bir ülküsü, bir büyüklük ülküsü yoktur.
Büyüklük ÜlküsüKitabı okudu
Devletlerin çöküş sebepleri her zaman ahlaki çöküşle başlar. Güce, zenginliğe kapılan yöneticiler yozlaştıkça devlet yozlaşır, yozlaşma büyüdükçe de çöküş başlar.
353 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı yapmış olduğum seyahatin 1 aylık euro bölgesine denk gelmesiyle çok daha farklı heyecanlarla okumam ilk başta çok güzel oldu:) .Sıcağı sıcağına mukayese etme şansım oldu.Çok keyifliydi.Yer yer gülümsediğim yer yer aa evet burası dediğim bölümler oldu.Bunlar keyifli kısımlarıydı.Ama teknoloji ve kültür anlamında çokta değişmemiş olmasına rağmen bizimle aramızdaki uçurumun da giderek arttığını görmek üzdü .Kültürel yozlaşma anlamlında geriye gittiğimiz kesin.Teknoloji olarakta yakalayamamışız.Bildiğim ve takip ettiğim kadarıyla diğer ülkeler içinde bizim şu an içinde bulunduğumuz sıkıntıların bir benzerini o dönemde olmuş olmasını öğrenmiş oldum bu da ayrıca üzücü tabii.
Bir Dinozorun Anıları
Bir Dinozorun AnılarıMina Urgan · Yapı Kredi Yayınları · 202211,2bin okunma
Reklam
"Anladınız mı beni? Çarmıhtakine karşı Dionyssos..."
Bugüne değin “doğru” (Wahrheit) dedikleri ne varsa yalanın en kötüsü, en iki yüzlüce, en iğrendirici biçimi olarak açığa çıkarılmıştır: o kutsal “sözde neden”, insanlığı d ü z e l t m e k , gerçekte yaşamın iliğini, kanını emecek bir kandırmaca olarak töre bir kan emicilik olarak ortaya çıkarılmıştır: Törenin ne olduğunu bulan, onunla birlikte
Ecrasez l'infame! : Ezin alçağı! (Voltaire'in kiliseyi kastederek söylediği söz.)Kitabı okudu
Ancak bütün dünya benden başka türlü düşünüyor. Bir fizyolog böyle bir değer karşıtlığından kuşku duymaz. Nitekim organizma içinde en önemsiz bir bölüm kendini korumayı, güç pekiştirmesini, bütünlemesini, kendi “bencilliğini” kesinlikle sürdürmede biraz şaştı mı organizmanın bütünü yozlaşır. Fizyolog yozlaşan bölümün k e s i l i p atılmasını ister; yozlaşma ile dayanışma diye bir olay tanımaz; ona acımayı da düşünmez bile. Oysa papazın i s t e d i ğ i, bütünün, insanlığın yozlaşmasıdır: bu yüzden yozlaşmışı s a k l a r , - bunun karşılığında egemenliği altına alır onu… O “ruh” (Seele), “tin” (Geist), “özgür isteme”(freier Wille), “Tanrı” gibi törede geçerli yalancı kavramların, kullanılan kavramların anlamı insanlığı fizyolojik nitelikte yıkmak değil midir? Kendini koruma, gövdenin, b a ş k a s ö y l e y i ş i y l e y a ş a m ı n gücünü arttırma çabası engellenirse kansızlık bir ideal, gövdeyi küçümseme “ruhun kutsanması” (das Heil des Seele) sayılırsa bunlar y o z l a ş m a y a ( décadence) yol açmak değil de nedir? –Dengeyi yitirme, doğal güdüleme karşı direnme, bir sözcükle – “bensizlik” – şimdiye değin t ö r e buydu…Tan Kızıllığı ile ilk kez o bencil olmayan töreye karşı savaşa girdim.-
Kadın ın kadına düşmanlığı noktasına bir takım paradokslar.
Kadının karşısında her zaman diğer bi kadının olması, ekseriyetle süren rekabet,kıskançlık ve yozlaşma. Farkettiyseniz "O karı bununla yatmış bak ahlaksıza" diyen de kadın. "Kocasını elinde tutamamış,söz geçirmemiş" diyen de kadın. "Giydiği kıyafete bak, sergiliyor" diyen de kadın. "Bak bunlar mesajlaşıyor kesin aşıklar" diyen de kadın. Kadınların kadınlara saygısı yokken, topluma karşı öz saygıyı nasıl kazanabiliriz?
Sorumluluk terimiyle yaşanmadığı sürece, özgürlük yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İşte bu nedenle Doğu Yakası’ndaki Özgürlük Anıtı’na, Batı Yakası’ndaki Sorumluluk Anıtı’nın eklenmesini öneriyorum.
Sayfa 147
Nasıl ki günahkar ve ihmalkar yaşam tarzının sebep olduğu fiziksel hastalıklar her türden insanı vurursa, tarifsiz acıların, katlanılmaz zulmün, acımasızca görmezden gelişin sebep olduğu o korkunç ahlaki yozlaşma da, ayrım gözetmeksizin herkesi kırıp geçiriyordu.
Sayfa 455Kitabı okudu
Resim