Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yusuf ÇETİNKAYA

Devlet büyüklerinin ilk dikkat edeceği hususiyet, yakınlarının yanlış tasvir edeceği, yanlış anlatacağı dünyaya inanmamaktır.
Prens BismarkKitabı okudu
Reklam
Der ki Cengiz: "- Bir çivi bir nalı, bir nal bir tırnağı, bir tırnak bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir kumandanı, bir kumandan da bir milleti mahveder..." Netice: Bir çivi bir milleti mahveder...
Din adamı işte böyle olur...
Bursa'da Ulu Camiin açılışında, Emir Buhari hazretlerine: "- Nasıl camii efendi hazretleri?" Diye sorar Yıldırım... "- Çok güzel oldu ama bir eksiği var; bitişiğinde bir meyhane eksik!" Der koca din adamı... "-Nasıl olur," der padişah; "Allahın evine bitişik meyhane olur mu?" "- Allahın evi, asıl senin kalbindir. Sen kalbini pisletiyorsun da, camiye bir meyhane eklemişsin, ne çıkar." Ve ağlar Yıldırım, tövbe eder.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir veliye demişler ki, müritleri: "- Siz zamanımızda, Sahabiye eşssiniz!" En büyük velinin, en küçük Sahabiden her kıyas dışı küçük olduğunu bilen veli, şu cevabı vermiş: "-Ben nasıl Sahabiye eş olabilirim ki, siz onları görseydiniz divane derdiniz, onlarda sizi görselerdi, bunlar müslüman değil, derlerdi!"
Çilesi çekilmeyen şeyin aşkı olmaz. Aşk olmayınca, çile olmaz. Çile olmayınca ibdâ, meydana getirme cehdi olmaz, şevk olmaz, hiçbir şey olmaz, (aksiyon) olmaz.
Reklam
İslamiyette kadın, kadın, kadın diye söylenip dururlar. Kadın herşeyden mahrumdur, diye bir sürü lâf... Emir: "- Kadın bahsinde Allahtan korkun, sizin onlar üzerinde hakkınız vardır, onların da sizin üstünüzde hakları." Yani zayıfın hakkı da kuvvetlinin üzerinde ve onunkinden çok daha mühim...
Mübalâğa en korkulu şeydir. Çünkü insanları, nihayet, mübalâğa ede ede, fâniliklerinin dışına kadar çıkarırlar ve işte o zaman fikir yerine şahıslara inanmış olurlar; şahıslar da gümleyip gidince ortada hiçbir destek kalmaz.
Felsefe mekteplerinin, bir tek doğru ve faydalı noktası vardır. O da birbirinin yanlışını bulmak ve çıkarmak... Onlar, birbirinin yanlışını çıkarırken doğru, hakikati bulduklarını iddia ederken de daima yanlıştırlar.
İşte İslâmi şahsiyetçilik!.. Kıymet, imana ve fikredir. Kabileye, kana, şuna buna değil...
Bir gün Allahın Resulü sahabileriyle beraber atları üzerinde dönerlerken Medine'ye, büyük bir zaferden sonra, diyorlar ki, Sahabilerine ; "- Şimdi asgar cihaddan, ekber cihada dönüyoruz!" Şaşırıyor Sahabiler; "- Ya Resulâllah, diyorlar; şimdi büyük bir cihaddan geliyoruz. Hangisidir ekber cihadı." "- Bir kişinin kendi öz nefsi ile cihadı." Buyuruyorlar...
Reklam
Farzedelim: Bir çocuk hasta, ölmek üzere... Hemen ameliyat lâzım. Annesi avaz avaz bağırıyor. Komşular, yakınlar, filân... Onların merhameti mi daha değerlidir? Hiçbir ses çıkarmadan, rap rap, beyaz gömleğiyle yürüyen, hastayı masaya yatıran ve acıtarak vücudunu kesen doktorun merhameti mi?.. İslâmın kılıcı, ucunda merhameti götüren şifalı âlettir. Ve bu merhamet, mevcut bütün merhametlerin üstündedir.
Bu dünyada zekâlarını yırtacak kadar germiş olan cins kafalar, varlıktaki bu yokluğa sarkacak kadar ileriye varmış ve aralarında iman nasibine mâlik olmayanlar yokluk uçurumunda hebâ olup gitmişlerdir.
"Rahman ve Rahim olan Allahın ismiyle" deyip, her kudreti ona bağladıktan sonra işe girişmenin güven duygusunu; ve onun rahmetinden kulunda tecelli eden zafer iradesini düşünün! Bu iradenin, daima İlâhi rahmetle, açmayacağı kapı mı vardır ki?... Ama, kalbimize ve şuurumuza asılı duran bu yaftayı, aslâ ölü klişilerin âkıbetine uğratmamak, hikmeti içinde tutmak şartiyle...
3.426 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.