Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeynep

zeynep
@zeyyrrem
Olayları kavramaya çalışıyorum
İnsanın, kendini olumlu eylemle ifade edemediği ve tek yapabileceğinin çektiği acılara doğru bir yolla (onurlu bir yol) katlanmak olabileceği mutlak ıssızlık durumundaki birinin, sevdiğine dair içinde taşıdığı imgeye sığınarak tatmin olabileceğini gördüm.
Reklam
Yaşamak acı çekmektir ve hayatta kalmak acıda bir anlam bulmak demektir. Yaşamın bir anlamın varsa, ıstırap ve ölümün de anlamı vardır ancak kimse bir diğerine bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes buanlamı kendi bulmalıdır ve bu cevabın gerektirdiği sorumluluğukabul etmelidir. Bunu başaran insan, tüm aşağılayıcı durumlara rağmen büyümeye devam edecektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Teorik olarak acılar paylaşıldığı zaman insanlar üzerindeki etkileri azalır. En azından aynı acının ikiye bölünerek azalması gerekir. Ama yaşadığımız korkunç dünyada, o acı iki kişiye bulaştığında etkisi de ikiye katlandı. Kendi karanlığımla başbaşa bırakılmış olmayı o kadar çok diledim ki. Yalnız kaldığınızda kendinizi aynalardan saklayarak kederden korunabilirsiniz. En azından içsel çöküşünüzü bir başkasını düşünmek zorunda kalmadan yaşayabilirsiniz. O karanlığın içinde bir köşeye kıvrılıp kendi inkâr sürecinizi yaşayabilirsiniz. Ama etrafınızda birileri olursa artık böyle bir imkanınız kalmaz, birbirinizin gözlerindeki boşluklarda hep o karanlığın yansımasıyla karşılaşırsınız…
Akılsız salt duygu gerçi pek lezzetsiz şerbete benzer, ama duygunun yumuşatamadığı salt akıl da insanın boğazından geçmeyecek kadar acı, kekre bir ağudur.
Reklam
Genç, gözü açılmadık biri için, dünyayla her türlü bağlarını koparmış olarak yapayalnız kalmak; gideceği yere ulaşıp ulaşamayacağından emin olmadığı gibi, geldiği yere dönmesini engelleyen birçok koşullar bulunduğunu bilmek… Son derece garip bir duygu. Serüven olasılığı bu duyguyu tatlılaştırır, gurur ateşi de ısıtır, ama sonunda korku ürpertisi tedirgin eder.
Uyumak ateşten daha can sıkıcı olan tedirginlikten koruyordu beni.
Berbat dönemlerden geçtim. Anlattığım zaman daha berbat hissedeceğim dönemlerden... Kendimi sorguladığımı söyleyebilirim ama. Gerçi o zamanlar da hayatına devam eden herkes gibiydim. Kaçarken de.
Görünen o ki Tanrı'da benim gibi düşündüğü için hiçbir şeye karışmadan insanlığıın kendi kendini yıkmasını bekliyordu.
Odanın içindeki bu insanlardan başka kimsemin olmaması benim gibi yalnızlık düşkünü bir adam için oldukça trajik bir durumdu. onlara baktıkça kalabalık bir ailenin özlemini duyuyordum çünkü.
Reklam
Kendi boşluğumda yüzerken, buna akıntıya kapılmak demeli, bütün deliliklerimi, iyi yahut kötü anıları arkamda bırakıp büyük bir sükunetle kabul ediyorum ki ben istediklerimi değil, istemediklerimi yaşamak daha doğrusu çekmek için doğdum.
Sürekli gafil avlanmanın çocukluğumdan beri eksikliğini hissettiğim güven duygusu üzerindeki etkileri oldukça yıkıcıydı.
Bana eski halimi hatırlatan, geçmişime ait ne varsa bırakıp kaçtığım eve geri dönmek, oradayken yıllar boyu kurtulmaya çalıştığım bu duyguyu yeniden yaşamak işkenceden farksızdı.
45 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.