“En yüksek adamlar, iradesi en kuvvetli olanlardır. İradenin de esası dikkattir. Dikkat dalgın olmamak, uyanık bulunmak demektir.”
Sayfa 119
Ziya Gökalp
Allah birbirini seven kalpler arasında açılmış manevi bir penceredir. O, öyle bir semadır ki, ruhlarımız onun içinde yıldızlar gibi parlar ve birbirini uzaktan seyreder. Bilmem sen de beni “Kalp gözü” ile görüyor musun?.. Yuva saadetini, yuvasından uzak düşmüş garip kuşlara sormalı… Dünyada vatan sevgisinden sonra en tatlı duygu yuva sevgiliymiş. Ben Tanrı’dan çok şey istemiyorum: Yurdum mesut olsun, yuvam bahtiyar…
Sayfa 94
Reklam
Ziya Gökalp
“Mefkureli bir adama “Nasıl vakit geçiriyorsun?” diye sormamalı…”
Sayfa 91
“Benim burada nasıl vakit geçirdiğimi soruyorsunuz. Söyleyeyim: Okumakla!.. Yaşamak için insanın önce bir mefkûresi olmalı. Mefkûre tükenmez coşkuların, ümitlerin kaynağıdır. Mefkureler ulusal felaket zamanında doğar. Bugün Türklerin en mefkureli olacakları zamandır.”
Sayfa 91
Ziya Gökalp:
“İnsanı insan yapan ilim ve ahlaktır. Bu ikisini kazanmaya çalışmalı. Felaketler insanı ahlakça yükseltmeye sevk ederse büyük nimet yerine geçer. Büyük adamları yetiştiren de felaketlerdir.“
Sayfa 90
Ziya Gökalp:
“Sizi boş ümitlerle oyalamaya çalışmadım. Milletini sevenlerin geleceği milletin geleceğiyle beraberdir. Daima, vatanın, milletin kurtulmasına dua ediniz. İnşallah milletimiz istiklal ve bütünlüğüne kavuşurken biz de birbirimize kavuşuruz.”
Sayfa 89
Reklam
“Sizi, içinde bir erkeğin duygularıyla bir çocuk kalbinin masum itiraflarının birbirine karıştığı derin bir hayranlıkla taçlandıracağım…”
Sayfa 82
“Şairin sözleriyle “Garbın korkak zalimlerinin birbirlerine bile güvenleri yoktu ve Tanrı Türk’ü seviyor olmalıydı ki Mustafa Kemal Paşa artık Samsun’daydı.”
Sayfa 73
Ziya Gökalp:
“Milletimize iftira etmeyiniz!.. Türkiye’de bir Ermeni katliamı değil, bir Türk-Ermeni vuruşması olmuştur. Bizi arkadan vurdular. Biz de vurduk!..”
Sayfa 70
Ziya Gökalp
Yeis ruhları tahrip eden en tehlikeli bir düşmandır. Bilhassa yeis bir fertte değil de bir millette bulunursa, istikbal büyük bir tehlike içinde kalır. Ferdin ümitsizliği korkunçtur; fakat cemiyetin ümitsizliği belki yüz bin kere ondan daha korkunçtur.
Reklam
Ziya Gökalp’ten Ali Kemal’e cevap:
Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum, Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı! Çünkü benim gayem Türk’ü yaşatmak, Seninki öldürmek her yaşatanı… Türklük hem mefkurem, hem de kanımdır; Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil Türklük hadimine “Türk değil” diyen, Soyca Türk olsa da, piçtir, Türk değil!
Sayfa 54
- Sizce “çare” nedir, üstad? - Çare, Türk’ün kendine gelmesinden ibarettir, der Ziya Gökalp. Karamsar ve umutsuz değildir. “Tarihin de gösterdiği gibi Türklerin her felaket zammında, içlerinden çıkacak bir kahraman tarafından temsil edileceklerini ve arkasından yürüyecekleri bu kahramanın “Ergenekon” efsanesindeki “Bozkurt” gibi onları selamete çıkaracağını…” söyler…
Sayfa 50
“Azınlıklar ise intikam duyguları ile akla hayale sığmayan yalanlar uydurup bir yandan Türklere zulmedilmesini sağlarken bir yandan da işgalcilerin gözüne girip parsa toplamaya çalışıyordu…”
Sayfa 49
“Savaşın son günleri gelmiş “akıbet”imiz belli olmaya başlamıştı. Derse girmeden önce Ali Kemal’in o günkü başmakalesini okumuştuk. Serlevhası “Ziya Gökalp idam edilmelidir!” Biçimindeydi. Ziya Bey Hocamız çok iyi bilinen soğukkanlılığıyla dersini verdi. Belki görmemiştir diye düşünerek, gazeteyi gösterdik ve fikrini sorduk. “İçtimai bir olay” demekle yetindi. O kadar. Kayıtsızlığı, baldıran zehrini titretmeden içen Sokrates’in ölüm karşısındaki umursamazlığından farksızdı…”
Sayfa 47
Nazım Hikmet:
- Kim bu Ali Kemal? - Gazete muharriri, İngiliz’den para alır. Adamıydı Halife’nin, Gözlüklü, şişman. Kan damlardı kaleminden fakat murdar fakat pis bir kan!..
Sayfa 46
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.