Gizemli okur

Gizemli okur
@06Kalem06
Sıkı Okur
youtube.com/@gizemliokur #200691679 ~ 𝐀𝐫𝐤𝐚𝐝𝐚𝐬𝐥𝐚𝐫 𝐆𝐢𝐳𝐞𝐦𝐥𝐢 𝐨𝐤𝐮𝐫 𝐘𝐨𝐮𝐓𝐮𝐛𝐞 𝐓𝐚𝐤𝐢𝐩 𝐄𝐝𝐢𝐧 :)
YALIN Her seven Sevilenin boy aynasıdır. Sevmek Sevilenin o aynaya bakmasıdır
Reklam
POETİKA Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi,  Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi. Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım,  İşledim de işledim bir hüner-işi gibi. Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım,  Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi. Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,  Ne koştum ne de durdum kaçak gidişi gibi. Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,  Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
Yüce olmak için, tam ol.kötü yanlarını saklama Tevazu sahibi ol, olmayan özelliğini abartma Her şeyin net bütün ol. Yaptığın en ufak işe benliğini kat, İşte o zaman her havuzda ayın aksi görünür En yüksekte o parlar çünkü.
Sayfa 139Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamam mutluluğu, çünkü o içimde. Boşuna aramamalı onu. Boşuna kaçmamalı. Kaçmak, sadece kendinden kaçıştır. Sadece..."
Hikâyem bir yangınla başlamıştı. Ama şimdi serin bir su başındayım. Ağaçların gölgelediği, çiçeklerin açtığı, kuşların ötüştüğü bir su başında. Hatta şimdi bana öyle geliyor ki, bütün ömrüm boyunca aradığım su, belki de buydu. Ve Epiktetos dediği gibi: "_Huzurun bir pahası var".
Reklam
Toprağa Yöneliş Toprak Ana, onu ihmal edenleri affetmez. Ama ona yönelir ve onun dizlerine kapanmayı bilirsek, bize sıcak bağrında, bize gene de yer verir. Çünkü hiç bir ana, toprak kadar ebedî ve onun kadar kucaklayıcı değildir... Suyu Arayan Adam “Tanrının bize verdiği en büyük nimet, sahip olduğumuz halde, sahip olduğumuzu bilmediğimiz kuvvetleri, bir gün kendimizde bulmaktır”. Acaba aradığımız Su, kendi içimizde varlığını bilmediğimiz bu kudretlere, bir gün kavuşmak özlemi oiamaz mı? Niçin olmasın?.. Şimdi artık bir emekliyim. Hayatın başka bir safhasını yaşıyorum.
Epiktetos, milâdî birinci yüzyılın başlarında Hiyerapolis’te doğdu, bir köle olarak dünyaya geldi. Neron zamanında Roma’ya götürüldü. Kaba ve ahmak birine satıldı. Milâdın doksanıncı yılında, bütün filozoflar gibi Roma’dan kovuldu. Yunanistan’a göçtü. Orada Niğbolu kasabasında bir mektep açtı. Uzun bir ömür yaşadı ve muhtemelen orada öldü.
Epiktetos’un son sözleri etrafa serin bir rüzgâr gibi yayıldı: — Yalnızlıktan korkma! Asıl korkulacak şey, korkudur. Düşün ki Allah da yalnızdır. Ama kendisinden memnundur. Her şeyi de gene kendisinde bulur... Allahın bize verdiği en büyük nimet, malik olduğumuz halde malik olduğumuzu bilmediğimiz, kuvvetleri, bir gün kendimizde bulmak kudretidir. Kendine dön oğlum, kendine inan ve yalnız kendinde olanı ara...
—    İnsanlar kendilerine ya çok pahalı, ya çok ucuz kıymet biçerler. Sen, sadece bir değerlendirme hatası içindesin. Hayatında daima, başarabileceğini değil, başarmak istediğini düşündün. Olabileceği değil, olmasını istediğini aradın... Onun için, senin yenilgin, hakikatin yenilişi demek değildir. Yenilen, yalnız senin ölçüsüzlüğün ve dalâletindir. Halbuki kaleleri bekleyen nöbetçiler, yanlarına gelen herkese parolayı sorarlar. Sen de muhayyilene gelen şeylere parolayı sorsaydın, baskına uğramazdın! Bu topal neler konuşuyordu? Daha doğrusu, bu fikirler, nasıl bu kadar gerçek nasıl bu kadar aydınlıktı? —    Senin hakkında yanlış bir karar aldıklarını mı düşünüyorsun? Fakat bu kararı alanların, buna mecbur olduklarını düşünmeye çalış! Ne kendini, ne de başkasını itham etme. Hem üzülmek niçin? Bir iş ve bir inşa mı istiyorsun? Aslında içimizde yıkacak ve yeniden inşa edilecek o kadar çok şey var ki? Senin huzursuzluğun başkalarıyle değil, kendi kendinle bağdaşamadığın içindir. Senden alman şeylere karşı, senden alınamayacak olanları koysana! Bu, senin iradendir. İradenin hürriyetine ise, Jüpiter bile müdahale edemez. İşte asıl hürriyet budur.
Karşımda birden Epiktetos belirdi: — Kaybettim deme, geri verdim de! diye söze başladı. Sonra: —    Hayat, bir ziyafetten başka bir şey değildir. Yemek ne kadar sürmüşse, ziyafet orada biter. Kolun bu sofrada nereye kadar uzanmışsa, nasibin o kadardır. Bütün sofraya gelenleri değil, yalnız önüne uzatılan tabaktan kendi hisseni iste! diye devam etti: —    Hem bu hissen için de müsamahalı ol. Senin yağını mı döktüler? Senin şarabını mı çaldılar? Kendi kendine de ki, bunlar huzurun pahasıdır.
Reklam
“Yalnızlıktan korkma. Düşün ki Tanrı da yalnızdır. Ama, kendi kendisinden memnundur..." “Hem, senden alınan şeylere karşı, senden alınamayacak olanları düşünsene. Bu, senin iradendir. İradenin hürriyetine ise, Jüpiter bile müdahale edemez...” Epiktetos
“Bir adam vardı. Suyu arıyordu. Toprağı üç kulaç, beş kulaç kazdı. Suyu bulamadı. On kulaç, on beş kulaç kazdı. Gene suyu bulamadı. Sonra yerin derinliklerinde kara kaya tabakalarına rast­ları. Yeise düştü gücü sona erdi ve suyu bulmaktan ümidini kesti. Fakat bir ses ona: – Daha derinlere in, daha derinlere, dedi. Daha derinlere indi ve suyu buldu.”
İrade­mizin ve ruhumuzun hürriyetini kaybetmeden bunu başara­bilirsek o zaman, bir ermiş, bir târik-i dünya olmadan da Tan­rı bizi kendi katına ulaştırabilir.
...Ona göre ben, er geç bu mahallede n ayrılacaktım. Çok okuyacaktım. Uzak memleketlere gidecektim ve bir gün, büyük adam olacaktım... Böyle olunca da, o zaman çocuk ruhumu, adeta ben hissetmeden saran hayaller, düşünceler beni zaman zaman çocukların kalabalığından ayırırdı. Yalnızlığa, düşünceye, belirsiz arzulara sürüklerdi. Macera, aşk, kahramanlık meyilleri, kendi kendilerine ruhu mun ilk şekilleşmelerine karışır dururdu...
Çok yükseleceksin, yumurcak. Adının Jose olması boşuna değil. Sen bir güneş olacaksın ve yıldızlar çevrende parlayacak.”
1,595 öğeden 1,576 ile 1,590 arasındakiler gösteriliyor.