Almanya 1 Ağustos'ta sef erberliğini tamamladı. Ertesi gün ise Lüksemburg' a girip, Fransa'ya taarruz etmek için tarafsız Belçika'dan geçiş hakkı istedi. Belçikalı­ ların bu talebi reddetmesiyle Almanlar 3 Ağustos'ta bu küçük ülkeyi istilaya başladı.
Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ocak 2011'de Sarıkamış şehitleri için yapılan heykellerin açılışını gerçekleştirdikten sonraki konuşmasında "Dedem Kemal Mutlu burada şehit düştü" dedi! ... Milli Savunma Bakanlığı'nın Şehitlerimiz adlı beş ciltlik yayınında, Sarıkamış Şehitleri'nin yer aldığı 1. Dünya Savaşı kategorisinde 276 Rizeli şehidin ismi var. Sarıkamış Harekatı'nda şehit olan Rizeliler ararsında "Kemal Mutlu" diye bir isim yok.
Pdf, KırmızıkediKitabı okuyor
1. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin topraklarının üçte birine yakını tahrip olmuş ve Anadolu'da ve Trakya'da yaşayan yaklaşık on iki milyonluk nüfusunun önemli bir bölümünü kadın, çocuk, yaşlı ve savaş malulleri oluşuyordu. Kişi başına düşen milli gelir 108 Türk lirası idi. Gayri safi milli hasılanın, %67'sini tarımsal gelirler, %23'ünü hizmet sektörü gelirleri ve %10'unu ise sanayi sektörü gelirleri oluşturuyordu. Toplam nüfusun %82'si köylerde yaşıyor, halkın %90'ı okuma-yazma bilmiyor ve %80'ninden fazlası geçimini tarıma dayalı faaliyetler ile sürdürüyordu. Ülkede, sermaye birikimi, altyapı, yetişmiş işgücü elemanı ve iş deneyimine sahip olan girişimci bir kesim bulunmadığı gibi; yol ve yön gösterecek, düzenli çalışan bir bürokrasi sistemi de mevcut değildi
Sayfa 19 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Mustafa Kemal’ de ilk başlarda ittihatçıydı. Ancak hemen bu gruptan soğumuş ve uzaklaşmıştı. İttihatçıların içerisinde yer alan Enver Paşa ile yıldızları bir türlü barışmamış, birbirlerinden haz edememişlerdi. Bir süre sonra 1911 yılında Trablusgarb savaşı baş gösterdi. Mustafa Kemal “Gazeteci Şerif” unvanı ile bu savaşa gönüllü olarak katılmıştı. Kendisi Trablus’da bulunurken önce Balkan savaşları ardından ise 1. Dünya savaşı başladı. 1. dünya savaşının bizim tarihimiz açısından kaderimizi değiştiren, toprakların hala bizim kalmasını sağlayan en önemli savaşlardan biri olarak görülüyor. Hem deniz’den savaşılmış hem de karadan savaşılmıştı. Kara da komutan Mustafa Kemal’di. Bundan sonra “Anafartalar Kahramanı” olarak anılmaya başlamıştı.
Uzun ama ilginç
Acıbadem kokan benzaldehyde'in adını duymayız ama inanılmaz miktarlarda tüketiriz. İlaçlardan gıdalara kadar ve elbette parfümlerin içinde bolca rastlan bir bileşimdir. Marketten aldığınız hazır paketlenmiş acıbadem kurabiyesi paketine bakarsanız, içerik listesinde "esans" kelimesini görürsünüz. Badem pahalı oldığu için muhtemelen
Sayfa 150
(1914, 1. Dünya Savaşı - Kafkas cephesi)
- Çocuklar! Vatanında güven ve rahat sağlayamamış milletin savaşması cinayet değil, cinnettir. Kader bu milleti bir sürü cahil ve deliye teslim etti. Bakalım ne olacağız? Türkistan'ı ve İran'ı kurtaracağız ama, ilk öde- vimiz bunlardan önce Türkiye'yi kurtarmaktır. Bunun kimse farkında değil.
Hümanizm, Avrupalı için kaybettiği dinlerin, yıktığı inançların yerini alan bir put. Hümanizm bir aydın hastalığı ama kimse bu izmin hudutlarını çizemiyor. Diyorlar ki hūmanizm, insanı mükemmelleştirmek, varabileceği en yüksek irtifaa yükseltmek, yani gerçek insan, kâmil insan yapmak. Yalnız örnek kim olacak? Sokrat mı, Vinci mi, Erasmus mu, Goethe mi? Nietzsche'nin ideali insan-üstü idi; yakın tarihin(2.DÜNYA SAVAŞI)kanlı tacidarları bu rüyanın ne kadar tehlikeli olduğunu ispat ettiler.
Tannenberg Muharebesi Almanya'nın 1. dünya savaşı'ndaki en kesin zafer
"Tannenberg Muharebesi, Ruslar için dillere destan bir fiyaskoydu. Almanlar 15.000 zayiat verirken, Rus İkinci Ordusu 125.000 adamını kaybetmişti. Samsonov yenilgisinin boyutunu idrak edince altıpatlarını şakağına dayayıp tetiği çekerek yaşamına son verdi."
Basiretten okuyunca yine denilebilir ki; Evlad-ı Osmanlı, vatan için can verdi. Ama o vatan bizimki değil Alaman'ınkiydi. Zira onların derdi İngiliz'i Mısır'da bir müddet bize meşgul ettirip Avrupa cephelerinde rahatlayabilmeleriydi. Alaman açısından bu maksat bin kere hâsıl oldu. Üstelik Süveyş Kanalı'nda düşman yüzü göremeden suya gömülen on binlerce askerimizin dörtte biri Filistin'den ve Sina'dan silahaltına alınmış kimselerdi. Elin İngiliz'i bunu dahi kullandı. "Osmanlı, Alamanların keyfi için göz göre göre Arapları ölüme gönderiyor" diyerek bin yıllık kardeşlerin zaten birbirlerine karşı sarsılmış olan itimadını hepten bitirmeye çalıştı. Bunları yazarken bile yüreği yanıyor insanın ama hakikat bu. Sen aklını, iradeni elin oğluna emanet edersen; o da sana silahını satar, cephanesini satar. Yetmez, başına kumandanlarını atar. Karşılığında hem paranı alır, hem de seni hamaliyede kullanır. Sen omuz omuza düşmana karşı savaştığınızı zannedersin, ama o seni sırtından vurur, sonra sana sargı bezi satar, ilaç satar. Yeniden paranı da alır, duanı da...
Bizde, yüzelli yıldır, "batılılaşma" denen bir akım, devlet ve toplumu kendi bin yıllık temelinden sarsarken, bunun bir gün dışa vurmaması mümkün müydü? Marksizmin şimdi Türkiye'ye sızması, dünya şartlarıyla birlikte bu "batı taklitçiliği"nin sonucudur. Türkiye'de modalaşan marksizm akımı, kapitalizm taklitçiliğinin meyvesidir. Zakkûm ağacından hurma beklenmez.
"1. Dünya Savaşı'nda içinde olduğumuz grubun mağlup olması yüzünden uğramamız gereken cezayı Suriye ve Irak gibi geniş memleketimizin yönetimi ve geleceğinin belirlenmesi hakkını o memleketler halkına bırakmak suretiyle hâkimiyet hakkımızdan vazgeçerek çekmiş bulunuyoruz. Bu araziyi bizden almak için yönetimimize yüklenilenlerin tamamı
Sayfa 343 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Osmanlı'da Rockefeller
Rockefeller, Osmanlı'ya 1905 yılında girdi. Standart Oil şirketinin yan kuruluşlarının Vacuum Oil Company gaz yağı ve madeni yağlar pazarlamak için İstanbul'da büro açtı. Yine Rockefeller'e ait (yeni adı 1963'te Mobil olan) Standart Oil Company of New York (Socony) 1911'de büro açarak 2 yıl sonra ardı ardına Osmanlı'nın dört yanına "arkeolog" gönderdi. 1914'te Filistin bölgesinin 7 ayrı yerinde petrol arama izni aldı. 60 yeni arama sahası için Osmanlı yönetiminde görüşmeler yaparken 1. Dünya Savaşı çıktı.
Sayfa 473Kitabı okudu
"1. Dünya Savaşı'na girmemek elbette son derece iyi olurdu. Fakat buna maddeten imkân yoktu. Çünkü katılmamak, silahlanmış bir tarafsızlığı, yani Boğazların kapalı bulundurulmasını gerektiriyordu. Halbuki vatanımızın coğrafi konumu, İstanbul'un stratejik durumu, Rusların İtilaf hükümetleri yanında yer alması, bizim seyirci kalmamıza
Sayfa 274 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1. Dünya Savaşı adı ilk kez savaştan birkaç yıl sonra alaycı ve uzak görüşlü bir gazeteci tarafından türetilmişti. "1. Dünya Savaşı" terimi, savaşın yarım kalmış bir mesele olduğunu, ardından başka bir savaşın kaçınılmaz olarak geleceğini ima etmesi bakımından yerindeydi. Bu endişe 1919 yılında hayli yaygındı. Daily Herald gazetesi, Versailles Antlaşması'nın imzalanmasının hemen ardından, Wilson, Clemenceau ve Lloyd George'u konferans salonundan çıkarken gösteren bir karikatür yayımlamıştı. Karikatürde birbirlerine şöyle diyorlardı: "Ne garip! Sanki bir çocuk ağlaması duyuyorum." Tabii ki bir sütunun arkasında bir oğlan çocuğu bağıra bağıra ağlıyordu. Çocuğun başı üzerinde ise "1940 tertibi" yazılıydı.
Sayfa 187 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1. Dünya Savaşı 20 milyona yakın insanın canına mal oldu. Almanya 1. Dünya Savaşı'ndan muazzam zayıflamış olarak çıktı. Toplam 65 bin kilometrekare toprak kaybetti. 7 milyon kişilik nüfus kaybına uğradı. Haziran 1919'da imzalanan Versailles Antlaşması'yla ordusunu 100 bin kişiye indirmeye mecbur edildi. Hava kuvvetlerine sahip olması yasaklandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşta verdiği toplam zayiat ise şöyleydi: 804 bin şehit, 250 bin esir, 400 bin yaralı olmak üzere toplam zayiat 1.454.000 oldu. Savaşta toplam zayiat olarak en büyük sayıya ulaşan ülke ise Rusya oldu: 6.761.000 toplam zayiatın içinde en büyük rakam ise verilen esir sayısıydı: 3.500.000. Almanya ise savaşta en çok askerini kaybeden ülke oldu. Hayatını kaybeden asker sayısı 2.037.000 idi. Neticede iki tarafın toplam zayiatı 32.779.826 olmuştu.
Sayfa 186 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu