Klasiklerle Felsefe isimli kitabından ve bu kitabı temel alarak gerçekleştireceğim etkinlikten, daha doğrusu uzun soluklu bir okuma planından bahsedeceğim.
Öncelikle, daha önce iki kitabını okumuş olduğum yazarın henüz benim de okumadığım ancak yüzeysel olarak incelediğim ve
Kudüs, Halife Ömer zamanında 638 yılında İslam devleti tarafından alınmıştır. 7. ve 8. yüzyıllarda Indüs'ten Pireneler'e uzanan görkemli bir imparatorluk kuran Araplar, en parlak zamanlarını 809 yılında ölen Halife Harun Reşid zamanında yaşamışlardir. 10. yüzyıllarda uygarlıklar gelişmeye devam etse de siyasal olarak İranlılara ve Türklere karşı
Freud suçluluk duygusunu her ne kadar, ''Suçluluk duygusu aslen anne babanın cezalandıracağı korkusuydu, daha doğrusu onların sevgisini kaybetme korkusu. Anne babanın yerini sonraları belirsiz sayıdaki insanlar alır.'' diyerek ele alsa da, vicdan azabı dediğimiz şey, cezalandırılma kaygısında veya cezalandırma eylemiyle ortaya çıkmamaktadır. Denildiği gibi olsa suçluluk duygusu içindeki insana ''sen suçlu değilsin.'' telkini işe yaramış olurdu. Zaten o bunu çoktan denemiş olacağından, mesele, asıl vicdan azabının suçlular arasında en az rastlanan şey olduğunu fark etmekten geçtiğini fark etmekte... Sonrası ise nedenleri hakkında düşünmek olmalıdır. Bu sizi insanlığın tarihi ve doğası hakkında uzun bir yolculuğa çıkarır.
Bu yolculuk için biçilmiş bir kılavuz var tavsiye edeceğim;
–1844 Doğum.
–1858-64 Protestan yatılı okulu yılları. 'Küçük papaz'
–1861> Schopenhauer felsefesi ile tanışma. 'İstenç ve tasarım olarak dünya'
–1865 Leipzig üniversitesi
–1869 Basel Üniversitesi klasik filoloji kürsüsüne, sınav ve tez koşulu aranmaksızın yalnız yazıları sebep gösterilerek bu alandaki en genç profesör olarak atandı.
–1871
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ne Netflix ne Amazon Prime ne de bir başka dijital medya varken film izlemek için Kanal D'nin film kuşağını, yani salı akşamlarını beklerdik. Bunlardan birinde sabırsızlıkla bekleyişim hüsranla sonuçlanmıştı. Çünkü zannedersem Herkül'le ilgili bir film vardı
1122
Ne gamsız olur bu insanoğlu
Dileğince yaşamaz sağlıklı gününü
1124
Biraz iyi olsa kendini unutur
Mavi göğe bile sözüm geçer sanır
1125
Saygınlık bulsa kibirli olur
Ölüm gelince siner, pişmanlıkla ölür
1126
Yiyip doyunca deve aygırı kesilir
Eğer karnı açsa bile bile zehir yer
Sayfa 103 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“İbnü’l Haşeb, Halep mahallerinin en çok dinlenen adamıdır. Şii kadısı olarak büyük bir dini ve ruhani otoriteye sahiptir ve Halep’teki en büyük cemaat olan Şii cemaatinin üyelerine ve mallarına ilişkin ihtilafları çözümlemekle görevlidir. Ayrıca şehirin reisidir; dolayısıyla hem esnaf kethüdası hem ahalinin çıkarlarının sultan nezdindeki temsilcisi hem de şehir milisinin komutanıdır…
İbnü’l Haşeb’in kararlılığı ve şaşırtıcı azmiyle sadece şehri(Halep)işgalden kurtarmakla kalmayıp, istilacı Frenk ordusuna karşı yürüyecek büyük Cihat komutanlarının yolunu herkesten çok hazırladığı bilinmektedir. Ama o bunları göremeyecekti. 1125 yılının bir yaz günü, öğle namazından sonra Halep Ulu Camii’nden çıkarken, derviş kılığına girmiş bir adam üzerine atılır ve göğsüne bir hançer saplar. Haşşaşinler intikamlarını almıştır. İbnü’l Haşeb en amansız düşmanı olduğu bu tarikatın müritlerinin çok kanını dökmüş ve bu konuda hiç pişmanlık göstermemiş, nedamet getirmemişti. Dolayısıyla bu yaptığını er veya geç hayatıyla ödeyeceğini bilememesine imkan yoktu. Otuz yıldır Haşşaşinlerin hiçbir düşmanı ellerinden kurtulamamıştı.”
Değerli 1000k sakinleri:
Sizin de kitaplarınızı en yakınınıza bile emanete verirken elleriniz titriyor değil mi? Hiçbiriniz kitaplarınızdan kopmak istemiyorsunuz, kitaplığınızın başına geçip ah çekiyorsunuz. Güneşin doğuşunu izler gibi seyrediyorsunuz.
Peki ya bir gün maddi durumunuz kitaplarınızı satmak zorunda kalacak kadar kötüleşirse? Benim
... İslâmiyyeti yok etmek için, misyoner cem'iyyetleri kurdular. Bu işte en ileri giden, ingilizler oldu. Londrada -Müstemlekeler (sömürge) nezareti kuruldu. Akla, hayâle gelmeyen yahûdî hileleri ile ve askerî ve siyasi kuvvetler ile islâmiyyete saldırdılar. Müstemlekeler nezaretinin idare ettiği ve her memlekete gönderilen binlerce câsûsdan biri olan "Hempher" , 1125 [m. 1713] senesinde, Basrada avladığı 14 yaşındaki Necidli Muhammed'i, senelerce aldatarak, (Vehhabi) firkasını kurdular ve Ingilteredeki (Müstemlekeler nezâreti)nin emri ile, 1150 [m. 1737] senesinde ilân ettiler
Karahıtay Devleti, 937-1125 yılları arasında Kuzey Çin’de Liao adıyla hüküm süren Kitan Devletine Tunguz asıllı Cürcetler tarafından son verilmesi üzerine, batıya göç eden Kıtaylar(Kitan) tarafından kurulmuştur.
1125. Dış renkleri güneş ve Süha yıldızının nuruyla görünür. İç renkleri ise yüce nurların aksiyle görünür.
Gözünün nurunun nuru da gönüldür.
Göz nuru gönüllerin nurundan meydana gelir.
Gönül nurunun nuru da, akıl ve duygu nurundan olmayan, onlardan ayrı bulunan Allah nurudur. Geceleyin nur yoktu, renkleri görmedin. Nurun zıddıyla tereddütsüz olarak bilirsin.
Böylece 54 gün süren ve 18 Nisan, 6. 12, ve 29 Mayıs'ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğunun 1125 yıllık başkenti olan Konstantinopolis (Kostantiniyye) 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedildi. Konstantiniyye Düşmüştü!