Dünya, bir gece gibidir. Kimi zaman karanlık çöker, yollar kapanır, insan kendini çıkmazda hisseder. Ama biliriz ki hiçbir gece sonsuz değildir; her karanlık, bir sabaha gebedir. İşte, "Gün geceden gelir." sözü bize sadece dünya hayatındaki sıkıntıların ardından gelecek ferahlığı değil, aynı zamanda ahiretin bu fâni dünya gecesinden sonraki asıl aydınlık olduğunu da hatırlatır. İnsan, bu dünyada sabırla, tevekkülle yaşamak zorundadır. Çünkü dünya bir imtihan yeridir. Çoğu zaman iyiler haksızlığa uğrar, mazlumlar zulüm görür, adaletsizlikler olur, tağûtlar zalimdir, zulmeder, dualar ertelenir, hatta bu dünyada karşılıklarını bulmaz gibi görünür. Ama mümin bilir ki, Allah’ın adaleti sadece bu dünyaya sıkışmaz. Eğer burada bir gecenin sabahına erişememişse, asıl sabah ahirette doğacaktır. Kur'ân'da Allah şöyle buyurur: "O gün herkes, yaptığı her iyiliği karşısında bulacak. Yaptığı her kötülüğü de öyle. Ve ister ki, keşke bunlar ile kendisi arasında uzun bir mesafe olsaydı." (Âl-i İmrân, 30)
Bu dünya, gecesi olan bir yolculuktur. Gün dediğimiz şey, bazen bu dünyada, bazen de ahirette doğar. Ama şunu bilmeliyiz ki, her gece mutlaka aydınlanır. Belki de bu dünyada ömrümüz boyunca gecede kaldık, belki gözyaşlarıyla uyuduk, belki dualarımızın cevabını burada göremedik. Ama asıl tevekkül budur: Allah’a güvenmek ve sabretmek. Çünkü her zorluk bir kolaylığa, her gece bir sabaha, her dünya ahirete çıkar.
Ve unutma: Eğer gecen çok uzunsa, Rabb’in sana en güzel sabahı, sonsuz aydınlığı hazırlıyordur.
Selâm ve Duâ ile.🌿
4 Şaban 1146