Stalin'in ölümünde onu, adli tıp deyişiyle bir 'kuşkulu ölüm' kılan bir dizi husus bulunmaktadır:
BİRİNCİSİ, Stalin (yaşamını yitirdiği-G.A.) Mart başlarının hemen öncesinde çok sağlıklı gözüküyordu:
''Ya Stalin'in kendisi? O çok iyi durumda. Morali harika. Bunlar, kendisini Şubat ayında gören üç yabancının -Arjantin Elçisi Bravo, Hindistan
1. Ektiğin kadarını biçersin. Emeğin sana mutlaka aynı oranda geri döner.
2. Kendi hikayeni kendin yaz. Kimse senin senaryonu yazmasın.
3. Geçmişte birinin sana yaptığı bir kötülüğün, bugün hiçbir gücü yoktur. Ancak sen o gücü verirsen olur.
4. İnsanlar sana kendilerini nasıl tanıtıyorlarsa, önce öyle kabul et.
5. Endişelenmek vakit kaybıdır. Öyle yapacağına, endişelendiğin şeyle ilgili bir şey yapmaya harca o zamanını.
6. Neye inandığın, hayallerinden, isteklerinden ve beklentilerinden çok daha güçlüdür. Sonunda her zaman, inandığın şey oluyorsun.
7. Sadece tek bir dua edeceksen, o ‘çok şükür’ olsun.
8. Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır.
9. Hata, seni başka yöne yönlendiren bir yol işaretidir.
10. Herkesin dediğinin aksine davranırsan, dünya yıkılmaz.
11. İçgüdülerine güven, onlar yalan söylemez.
12. Önce kendini sev. Sonra da, o sevgini her fırsatta etrafına yaymayı öğren.
13. İşini tutku yönetsin.
14. Sevdiğin şeyi yaparak para kazanmanın bir yolunu bul. O zaman her maaş, sana bonus olur.
15. Aşk acıtmaz. Çok da iyi hissettirir.
16. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsattır.
17. Dünyadaki en zor iş, anneliktir. Ve bütün kadınlar bunu ilan etmelidir.
18. Şüphe, ‘-ma’ ekidir. Kıpırda-ma, cevapla-ma, acele et-me.
19. Ne yapacağını bilemediğinde, sakinleş. Cevap gelir.
20. Hiçbir dert sonsuza kadar sürmez.
Dilerim bu 20 fener, şimdi yanar. Ve bundan böyle yol boyu hep bizimle olur. Olursa iyi olur, eminim.
Hüzünlü tebessüm
1 Eylül 2017 tarihihinde, geçen ay 86 yaşında aramızdan ayrılan, dil uzmanı,edebiyatcı, yazar Emin Özdemir' in,
"o iyi kitaplar olmasaydı" adlı 347 sayfalık kitabını okuyorum, bitirmek üzereyim.
Fikir ve gönül dünyama çok şeyler kazandırdım bu kitapla, niye daha önce okumadım diye, sitem ettim kendime.
Hele 276. Sayfada geçen bir anlatım var ki, beni çok düşündürdü, hüzünlendirdi, tebessüm ettirdi.
Yazar Kemaliye'nin bir köyünde doğmuş, büyümüş. Yaşayanların çoğu gurbetçiymiş, çalışmak için köyden çıkıp, iki yılda bir dönerlermiş köye.
Gurbete çıkanların peşinden, anaların, gelinlerin mektubunu, yazar kaleme alırmış.
Mektubun altına da, o okuma yazma bilmeyen acıyla yoğrulmuş kadınlar nice maniler eklermiş.
İkisini paylaşayım da, belki basit ya da gözümüzde büyüttüğümüz dertleri unuturuz.
Selam ve sevgiyle
Ali Rıza Malkoç
12.10.2017
......................
İplik eğirmişim kime dokutam
Ağam deli isen üsten Okutam
bir okka yağ almadan gittin gurbete
Eller yemek pişirir öldüm kokudan
.................
Ahrette de istanbul yok kaçasın
Yalan, gerçek defterini açasın
Galata köprüsü sanıp sıratı
Başın döne, cehenneme uçasın
Mez.12: 1 Kurtar beni, ya RAB, sadık kulun kalmadı, Güvenilir insanlar yok oldu.
Mez.12: 2 Herkes birbirine yalan söylüyor, Dalkavukluk, ikiyüzlülük ediyor.