Mısır, Asya'daki eski düşmanları Hititler, Ugarit ve Amurru'yla dostluk ilişkisini sürdürür. Merneptah saltanatının ilk yıllarında kıtlık çeken Hitit devletine tahıl göndererek yardım eder; ancak yavaş yavaş oluşmaya başlayan bir tehlike bir süre sonra Asyalı müttefikleri ortadan kaldıracak, Mısır'ın varlığını tehdit edecektir. Daha sonra Sardinya'ya adını verecek olan Şerden halkı Amarna döneminde Doğu Akdeniz kıyılarına ulaşır ve paralı asker olarak Mısır'ın hizmetine girer. Onları Karadeniz Bölgesinden gelen "deniz halkları" izler, bunlar arasında Şekeleş (daha sonra Sicilya'da görünürler), Luka (Likyalılar) ve Turşa (belki de Etrüskler) halkları da vardır. Kuzeyden gelen bu savaşçı halklar, çoluk çocuk göçen Libya kabileleriyle 1208 ilkbaharında birleşerek Mısır'a ortak bir saldırı düzenlerler. Batı deltada onları karşısına çıkan Merneptah'ın generalleri Buto yakınlarında 8000 kişinin öldüğü söylenen kanlı savaşta düşmanı püskürtürler. Bu zaferin anısına dikilen "İsrail Anıttaşı"nda, Mısır'ın egemen olduğu bölge ve halklar arasında, Kenan, Askalon ve Gezer'in yanı sıra ilk kez "İsrail" diye de bir kabilenin ismi geçer.
Sayfa 158 - Kabalcı Yayınevi - 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
El Cezeri
Bugün insanoğlunun en vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri haline gelen bilgisayarın temelleri, bundan yaklaşık dokuz asır önce Müslüman bir bilim adamı tarafından atıldı. Küreselleşmenin en büyük etkenlerinden olan haberleşme ve insan hayatını kolaylaştıran mekanik ve elektronik aletlerin ilk örneklerini de yine bu Müslüman bilim adamı verdi. Yaptığı buluşlar ve ortaya çıkardığı yeniliklerle, sibernetiğin kurucusu, bilgisayarın babası unvanını kazanan; su saatleri, su robotları, otomatik termos gibi yeryüzündeki ilk robot çalışmalarını geliştiren Anadolu’nun bu dahi mühendisi 1136-1208 yılları arasında yaşayan El Cezeri idi.
Tesbihle ibadet on ikinci yüzyılın ilk yıllarında İtalya’da başlamıştı. Efsaneye göre Bakire Meryem, 1208 yılının bir gecesi Aziz Dominicus’un bir vizyonunda belirir, elinde tesbih vardı. Meryem Aziz’e bu tesbih tanelerini dua sırasında nası kullanacağını gösterdi ve bu tekniği dünyanın her yerindeki Hristiyanlara vaaz etmesini söyledi. Her bir tesbih tanesi, Meryem’in veya İsa’nın yaşamındaki farklı bir gizemi temsil ediyordu.
Sayfa 388 - Alfa yayınları
Eskişehir Battal Gazi Camisi
Seyitgazi'de 150 m. yüksekliğindeki Üç ler tepesinin doğu yamacındadır. 1208 yılında I. Alaaddin Keykubat'ın annesi Ümmühan Hatun tarafından İslam komutanlarından Seyit Battal Gazi için yaptırılmıştır. 1511 yılında Şeyh Seyit Muhittin tarafından yenilenmiştir... Caminin külliyesinde 5 türbe, 1 medrese ve müze bulunmaktadır. Caminin kuzeybatı bitişiğinde 6 köşeli türbe, İslâm komutanlarından Seyit Battal Gazi (Öl. 740) ile İstanbul Kız kulesinden kurtarıp getirdiği Bizans imparatoru II. Justinianus'un kızı olan eşi Eleonara (Kral kızı) ya aittir...
Sayfa 230 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu
Reklam
Hristiyanlık ve Yahudilikteki Sapkınlıklar...
Eski Ahid’in yahudilerce reddedilen, ancak Katolikler’ce kutsal kabul edilen Siracide bölümünde (45/1-6) Mûsâ’nın özellik ve üstünlükleri sayılarak Tanrı’nın onu krallara karşı yücelttiği, onun eliyle mûcizeler gösterdiği, onunla yüzyüze görüştüğü, onun imanı sebebiyle Tanrı ile İsrâiloğulları arasında aracı olduğu belirtilmekte, Yeni Ahid’de de Îsâ ile mukayese edilmektedir. (İbrânîler’e Mektup, 3/1-6) Ancak hıristiyan inancına göre Hz.Îsâ’nın görev ve konumu ondan daha üstündür; semavî babanın evinde Îsâ ailenin oğlu, Mûsâ ise hizmetçidir. (a.g.e., IV, 1208)
M.Ö. 1208 yılında Mısır'a saldıran kavimler başarılı olamamışlardır. Mısırılılar bu savaş başarısını unutulmaz kılmak için bu gün adına İsrail Anıt Taşı denilen anıtı dikmişler ve bu anıtın üzerine de egemen oldukları bölge ve halkların adlarını yazmışlardır. İsrail adının ilk kez geçtiği belge bu anıt taşıdır.
Sayfa 39 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Kudüs'ü Müslüman Türklerden geri almak için bir "haklı savaş" yürütmek amacıyla 1095 ile 1208 arasında Haçlı orduları seferber edildi; bu savaşa katılanlar günahlarından kurtulacak ve cennete gideceklerdi. Haçlı orduları yolları üzerindeki Yahudi topluluklarını katlettiler ve İznik, Antakya, Kudüs ve Kontantinopolis kentlerini kuşatıp yağmaladılar, bu kentlerin Müslüman ve Yahudi halklarını katlettiler. Rummel insani bedelin 1 milyon olduğunu tahmin ediyor. O zamanlar dünya nüfusu 400 milyondu, yani 20. yüzyılın ortalarındaki sayının altıda biri dolaylarındaydı; dolayısıyla, Haçlı seferlerindeki katliamların insani bedelini günümüz dünyasına oranladığımızda, Nazilerin Yahudi soykırımına eşit bir sayıya, yaklaşık 6 milyon sayısına ulaşabiliyoruz.
Sayfa 165Kitabı okudu
Tevbe* يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًۜ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ “Ey ehl-i iman! Cenâb-ı Allah’a öyle bir tevbe ediniz, günahlarınıza öyle bir peşîmân olunuz ki, kalblerinizde tesiri daima görülsün, size büyük bir
Reklam
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin?” “Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca. “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam. “Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam. “Daha daha sonra ne olacaksın?” “Bir ihtimal sadrazam olabilirim.” “Peki, ondan sonra?” Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.” “Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!” Nasreddin Hoca (d. 1208 - ö. 1284), Orta Çağ döneminde Akşehir de yaşayan ve filozof olan bilgeydi. Kendisi Akşehirlidir.
Berceste Beyitler - 1208 Tutsalar künc-i harâbâtı n’ola mestâneler Gam yemez dünyâ yıkılsa sâkin-i vîrâneler | Riyâzî
Sayfa 1208 - Berceste Beyitler
Batı'da ilk üniversiteler
"...Paris Üniversitesi (1208), üniversitenin 'farklı disiplinlerde araştırmalar yapan öğrenci ve hocalar kurumu' olduğunu ve bu tanımı da ilk olarak ancak kendi kurumlarının karşıladığı kanısındadır. "
Sayfa 145 - Batı Medeniyeti - Bünyamin KasapKitabı okudu
Türk Halkının nüktedan, hazır cevap ve zeki bir fıkra kahramanı olarak tanıdığı Nasreddin Hoca (1208-1284), aslında medresede ders veren büyük bir müderris ve ayrıca da kadıdır. Nasreddin Hoca'nın milletimizin hafızasında yer eden görüntülerinden birisi de merkebine ters binmiş halidir. Bunun hikmeti şudur: Hoca Efendi ders verdiği medreseden merkebine binip evine giderken dahi talebeleri ardı sıra gelir, yolda kendisine sualler sorarlarmış. İnce fikirli Nasreddin Hoca'mız da talebelerine arkası dönük olarak cevap vermenin İslami edebe aykırı olduğunu düşünerek merkebine ters biner,böylece talebeleri ile yüz yüze gelerek onların suallerine cevap verirmiş.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.