elif

Ki bu ruhlar, yeryüzüne meyletmiş, kendi tabiatlarının gerektirdiği kötülüklerden ayrılmamış ve hatta akılsız olan hayvanlardan daha aşağılık olmuş, bütün himmetini dünyaya hasretmiş, bütünüyle dünyaya yönelmiş, kendi tabiatına muvafık olan yiyecek, içecek ve cinsel arzulardan başka hiçbir lezzet , sevinç ve nimet düşünememiş ve bunların da nasıl ve hangi yollardan gerçekleştiğine/helal mi yoksa haram mı olduğuna hiç önem vermemiştir. Bunlarla merkebler, köpekler ve inekler arasındaki fark; sadece düzgün bir bedene sahip olmak, diliyle konuşmak ve elle yemektir. Yoksa kalp ve tabiatları, bu hayvanların kalplerine ve tabiatlarına benzemekte; hatta bazen bu hayvanların tabiatları daha hayırlı, daha sağlam ve daha çok hayra kabil olabilmektedir. İşte bundan dolayı Allah'ü Teala, bunları hayvanların en kötüsğ kabul ederek şöyle demektedir: "çünkü Allah katında hayvanların en kötüsü, (gerçeği) düşünemeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, onlarda bir hayır olduğunu görseydi elbette onlara duyururdu. Ama onlara (hakkı) duyursaydı bile yine onlar elbette yüz çevirerek dönerlerdi." (Enfal, 22-23)
Reklam
Allah neyi dilerse o olur ve neyin olmamasını dilerse o da olmaz. Dilediği gibi kalpleri evirip çeviren ve kalpler üzerinde tasarruf eden Allah'tır. Mü'minin iman etmesini sağlayan, namaz kılanı namaz kılar duruma getiren, muttaki olanı takva sahibi yapan ve hidayet imamlarını kendi emriyle hidayete çağıran, aynı zamanda dalalet imamlarını da ateşe çağıran kimseler yapan O'dur. Her bir nefse hem kötülüğü hem de takvayı ilham eden O'dur. Dilediği kimseleri lütfu ve rahmetiyle hidayete erdiren ve dilediği kimseleri de adaleti ve hikmetiyle saptıran O'dur. İtaat eden kimseleri itaat etmeye muvaffak kılan ve kendisine itaat etmelerini sağlayan O'dur. Şayet dileseydi, onları kendi başlarına hidayetsiz bırakır, onlarda O'na asi olurlardı. Yine kafirlerle onların kalpleri arasına giren-çünkü kişiyle kalbi arasına giren sadece O'dur; bu şekilde onlar O'nu inkar ettiler. Şayet dileseydi, onları muvaffak eder, onlar da O'na iman edip itaat ederlerdi. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak kimse olmaz; kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek kimse bulunmaz. Eğer O dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi iman ederlerdi ve bu iman onlardan kabul edilerek mükafatlandırılırlar ve onlardan razı olunurdu. Yine O dileseydi, onlar savaşmaz ve birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak Allah her ne dilerse onu yapar.
Ebu Derda şöyle diyor: "imanın zirvesi dört şeydir: ilahi hükme sabır, kadere rıza, ihlasla tevekkül etme ve Rabb'e tam bir şekilde teslim olmaktır."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hz. Ali (r.a.), peygamber (s.a.v.)'in istiftah duasını yaparken şöyle dediğini naklediyor: "Allahım! Beni ahlakın en güzel olanına eriştir. Senden başkası ahlakın en güzel olanına eriştirmez. Ahlakın kötü olanını da benden uzaklaştır. Ahlakın kötü olanını benden uzaklaştırmaya senden başkası kadir değildir."
Zeyd b. Erkam peygamber (s.a.v.)'in şöyle dediğini rivayet ediyor: "Allahım! Nefsime takvayı ver. Onu arındır. Şüphesiz ki sen, onu arındıranların en hayırlısısın; çünkü sen, onun velisi ve mevlasısın."
Reklam
Reklam
Geri18
131 öğeden 121 ile 131 arasındakiler gösteriliyor.