"Sevgili Fidel! Şu senin küçük burjuva ismine bir türlü ısınamıyorum. Daha iyi bir isim veremezler miydi sanki? Fidel, Roza, nasıl da kaba isimler, neyse bırakalım bunları. Birbirimize yazma işini akıl ettiğimiz için çok memnunum."
13 Kasım 1918'den 6 Ekim 1923'e kadar beş yıl boyunca tek bir kurşun atmadan İstanbul'u işgal eden İngilizlere karşı, 2 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan, 17 Şubat'ta bir bildirge ile Misak-ı Milli kararını açıklamış. Bu karar üzerine, İngilizler 9 Mart'ta milliyetçilerin toplandığı Türk Ocağı’nı basıp, tüm devlet binalarını, karakolları denetim altına alıp direnenleri öldürmeye başlamışlar. Meclis-i Mebusan kapatılırken, direniş için bir grup aydın Anadolu'ya kaçmış, yakalananlarsa İngiliz donanmasının bir gemisiyle Malta'ya sürgüne gönderilmişler. Yazarlardan Ziya Gökalp, Hüseyin Cahit gibi fikir adamları, asker ve devlet büyüklerinden Fahrettin Paşa, Ali Sabis Paşa gibi isimler sürgün edildiler.
Stefan Zweig'ın daha önce ismini hiç duymadığım romanını bir yarışma programında duyup okumaya karar verdim. Bir merakla okumaya başladığım bu kitabı okumakta ne çok geç kalmışım. Kitap, "insanlığın yıldızının parladığı" 14 konu başlığını ele alıyor. Fikir vermesi açısından konu başlıkları şöyle:
1- Büyük Okyanus'un Keşfi
2- İstanbul'un Fethi
3- Alman Klasik Batı Müziği Bestecisi Georg Friedrich Handel'in Dirilişi
4- Fransa Ulusal Marşı Marseillaise
5- Waterloo Savaşı ve Napoleon
6- Marienbad Ağıdı ve Goethe
7- Kaliforniya Eldorado'nun Keşfi
8- Dostoyevski
9- Telgrafı Amerika'ya Ulaştırılması
10- Tolstoy'un Ölümü
11- Güney Kutbu'nun Keşfi
12- SSCB'nin Kuruluşuna Giden Yol ve Lenin
13- Cicero
14- ABD Başkanı Wilson ve İlkeleri
Konular arasından ilgimi en çok çeken elbette İstanbul'un Fethi'ydi (Kitapta Bizans'ın Fethi olarak bahsediliyor). Büyük fethi bir Avrupalının anlatımıyla ve onların gözünden görmek gurur verici olduğu kadar rahatsız ediciydi. Tarih birilerine farklı şekillerde anlatılıyor. Ne diyebilirim, umarım o birileri biz değilizdir :)
En son ne zaman tarih konulu roman okuduğumu hatırlamıyorum ama deneme türündeki bu esere kesinlikle bir şans verilmeli. Kısa kısa işlenen konular tam bir genel kültür denizi :)
13 Kasım 1918 tarihinde itilaf donanmaları, silah kuvvetiyle geçemedikleri Çanakkaleden, Mondros mütarekesinin hükümleriyle İstanbula gelerek, zafer neşesi içinde mestolmuşlardı.
sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka...
Gün olur alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
13 Nisan 1914-14 Kasım 1950
#OrhanVeliKanık