"Sizden biri namaz kılarken uyuklayacak olursa, uykusu gidinceye kadar hemen yatsın. Zira, uyuklayarak namaz kılanınız, istiğfar ederken kendi nefsine sebbetmeye (beddua etmeye) kalkar da farkında olmaz." [Buhârî, Vudů 53, Müslim, Müsafirîn 222, (786); Muvatta, Salātu'l-Leyl 3, (1, 118); Ebu Davud, Salât 308, (1310); Tirmizi, Salât 263, (355); Nesai, Tahåret 117, (1, 99-100).]
Moğol istilasının etkileri yol açtığı zararın boyutları ve yaygınlığı açısından da abartılmıştır. Moğol istilası klasik İslam uygarlığının çürümesi, hatta sonrasında Ortadoğu’da görülen toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarısızlıkların tümünün nedeni olarak gösterilmişti. Ancak tarih, dikkatlice ve günümüzdeki savaş deneyimleriyle birlikte
Reklam
Seneler önce de aynıymış bu siyasal islam kafası .. =))
"1310 Zelzelesi" olarak da bilinen 1894 İstanbul depremi sonrası halk arasında dolaşan söylenti depremin sebebinin "erbab-ı fesat" denilen ve II. Abdülhamit'in aleyhinde çalışan muhalifler olduğudur. Depremi onlar tertip etmiştir ve amaçları padişahı devirmektir.
Sayfa 7 - Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım 1. Baskı 2022Kitabı okuyacak
Olcayto Han 709/1309 yılında yaşanan bir olayın etkisine kapılarak mezhep değiştirmiş ve Şiiliğe geçtiğini açıklamıştı. Onun bu mezhep değişikliği inşaata da yansımıştı. Olcayto, İmam Ali ve İmam Hüseyin türbelerini Irak'ta ziyaret etmiş ve bu yapıları Sultaniye'ye taşıma fikrine kapılmıştı. Böyle bir hareket hem şehri bir hac merkezi yapacak hem de devletin gelirini yükseltecekti. Biraz da bunun etkisi ile oldukça heybetli bir türbe yaptırmıştı. Türbenin içi de oldukça zengin süslemelere sahipti. Tüm bu heybetin ve ihtişamın temel amacı başta Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin olmak üzere bütün Şii şehitler için uygun bir istirahatgah sağlamaktı. Ancak Sultan Olcaytu'nun bu tutkulu arzusu gerçekleşmemiştir. Türbenin güneyinde bulunan ek bina şehitlerin naaşları için yapıya sonradan eklenmiştir. Fakat var olan süslemenin daha sonradan yapıldığı anlaşılmaktadır. İç kısım muhtemelen 1311'de tekrar düzenlenmiştir ve sultanın ismine ait izler halen belirgindir. Sultanın Şiiliği pek çok uygulamada da kendini göstermişti. Bunun en dikkat çeken özelliği ise sultanın Isfahan' da 711/1310 yılında üzerinde "Ya Ali" yazan sikkeleri darp ettirmesiydi. Fakat Olcaytu Han'ın Şilliği geçici olmuştu. Ömrünün sonuna doğru tekrar Sünni olduğunu açıklamıştı. Öldüğünde Sünni usullerine göre türbesine defnedilmişti.
Olcaytu, Gazan Han'ın ölüm haberini Ho­rasan'da iken aldı ve emirleri ile konuşarak başta Prens Alafrenk'i, daha sonra ise rakip gördüğü Horkodak'ı idam ettirdi. Sonra batıya yönelip Ucan'a gelip tahta çıktı. 1307'de yeni başkent Sultaniye'yi de kurmaya başladı. 1310 yılın­da Şiiliği kabul etti. Aynı yıl Memlukler'e karşı harekete geçildi lakin erzak sıkıntısı ve salgın hastalık sebebiyle geri dönülmek zorunda kalındı. Bu askeri başarısızlık sonrası Küçük Asya' da (Anadolu) tekrar huzursuz­luk baş gösterdi. Anadolu beylikleri, 1314'te Moğol hakimiyetine karşı baş­kaldırdılar. En fazla zorluk çıkartan Karaman Beyliği oldu. Devlet merkezinde ise Reşidüddin ile Taceddin Alişah'ın arası o denli bozulmuştu ki vezirlerini herhangi bir şekilde birbirinden ayırmak gerekiyordu. Fakat Olcaytu'nun za­manında bu iş halledilemedi. Çünkü 14 Aralık 1316'da öldü. Olcaytu'nun on iki yaşındaki oğlu, babasının ölüm haberini Mazenderan bölgesindeyken aldı. Vasisi Sevinç ise hemen Sultaniye'ye doğru harekete geçti, o böylece hakimiyeti elde edeceğini düşünüyordu. 1317'de Ebu Sa'id babasının tahtına geçti. Fakat başkomutan ilan edilen Çoban, esas hakimiyeti ele geçirdi.
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Reklam
Moğol egemenliği sırasında, yaklaşık 1260 yıllarında, Berke Han'ın Altınordu devletinin Müslümanlığını ilan etmesiyle beraber, İran ve Zakafkas Moğollarının kuzeydeki kardeşlerine karşı başlattığı savaşlarda, Kafkasya'nın emik yapısında da büyük değişiklikler ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Hülagü, kendisine itaat etmeyen Çuçi ulusuna mensup birçok üst düzey yöneticiyi öldürtmüştür. Ala Temur komutasındaki bir Moğol birliği ise Hülagü'nün elinden kaçarak kurtulabilmiştir. Kaçan Moğol birliğinin içinde Nogay da vardır. Nogay'ın dikkatimizi çekmesinin nedeni: Belokan yoluyla. Hülagü'dan kaçan Moğol birliği Xunzax'a (Khunzakb) ulaşır; ancak Khunzakb yerlileri bu Moğol birliğinin önünü keserler. Sonunda Moğol birliği üstün gelir. Bu Moğol birliği Karargahı Terek nehrinde bulunan Berke Han'ın yanma, ihtimal Çeçenlerin topraklarına kendi sırtlarından geçerek Xulaxulo vadilerinden -ki başka geçit yoktur ulaşmıştır. Bu göçebelerin savaşları Kafkas ötesi ülkelerine ve özellikle de ortadaki Gürcistan'ın politik, sosyolojik ve ekonomik gelişimine zarar vermiştir. Bu güçlüğü yalnız Gürcü çiftçileriyle kentlileri çekmekle kalmamış, hal ve beraberindekiler de dağ içlerine çekilmek zorunda kalmıştır. Mesela Gazan Han (1295-1304) zamanında Gürcü Kralı David (1292-1310) ilkin Tsiskar, sonra da Daryal Boğazı'nda saklanmak zorunda kalmıştır.
At the peak of its power around 1310 the Khanates territory exceeded 6 million square kilometers including most of Eastern Europe and extending into parts of Siberia. In the south the empire extended to the Black Sea.
1309 Papalığın Avignon'a yerleşmesi. 1310 Rouen Katedrali önünde Çile'nin ilk kez tasvir edilmesi. 1313 VII. Heinrich'in Piza'da ölümü. İmparatorluk düşünün sonu. 1313 civan Dante'nin Divina Com media'yı (İlahi Komedya) tamamlaması. 1315 Morgarten Savaşı: İsviçre piyadesinin Habsburgları yenmesi. 1315-17 Avrupa'da yaygın kıtlık: 14. yüzyıl "krizinin" başlaması. 1321 Kuyuları zehirlemekle suçlanan Yahudilerle cüzamlıların katledilmesi. 1337 İngiltere'yle Fransa arasında Yüz Yıl Savaşları'nın başlaması. 1341 Cola di Rienzo'nun Roma'da yeniden Antikçağ tarzı bir yönetim oluşturma konusunda başarısızlığa uğraması.
Sayfa 238 - literatür yayıncılık, çev: m. timuçin binder, ıı. basım, ekim 2017, istanbul
Esendemir ile Baybars el-Çaşnigir 1310'da Kahire'de idamı..
Esendemir ile sabık Sultan Baybars Sultan yer öpüp kendisini selamlayan Baybars'ı azarlamış, yüksek sesle unutamadığı anları tek tek yüzüne vurur; "Hatırlar mısın! Şundan dolayı bana bağırmıştın, şu kimse için şefaatimi ret etmiştin, hazineden para istedim vermedin, şekerle yapılmış palüze helvası istemiştin engel oldun. Ey Rukneddin! Nefsimin isteğinden beni menettin. Dün kızarmış kaz istediğinde, günde yirmi defa kaz yiyerek ne yapacaksın, diyordun. Bugün ben senin efendinim". Sultan En Nasır Muhammed, Baybars'ın kendisini affetmesi isteğini umursamadan öldürülmesini emreder.
Sayfa 131 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Zaman zaman, "Mevla, afatından saklasın!" duasıyla da anılan yağmur, 1310'larda tam da afet getirmiş, Avrupa'da ciddî kıtlık ve salgınlar ortaya çıkmıştı. Hatta on yıldır isyan hâlinde olan Flamanlara karşı gönderilmiş Fransız ordusu, bataklığa saplanıp kalınca düşmanlarının açık hedefi olmuştu...
Bağy(hurûc ale's-sultan) Suçu
Son devir Osmanlı hukukçularının ileri gelenlerinden ibn Abidin (1836) ta'zir bahsinde diyor ki: "Nesefi'nin (1310) Ahkâmü's-Siyâse risâlesinde zikredilmiştir ki; Şeyhülislâm Hâherzâde'ye (1253), fetret zamanında fesatçıların öldürülmelerinden sorulmuş, o da, "Onlar yeryüzünde bozgunculukla hareket ettikleri için öldürülmeleri mübah olur" diye cevap vermiştir. Kendisine, onlar fetret zamanında fesatçılığı bırakıp gizlenirler, denildiğinde, "Zarureten böyle yapıyorlar. 'Geri gönderilseler bile kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir' meâlindeki âyet-i kerime (En'âm: 28) gereğince biz böyle görmekteyiz" demiştir" (İbn Abidîn, III/186).
Resim