"Öyle güzel gülmelisin ki,insanlar seni ağlatmaya utanmalı."
09.12.2022-14.12.2022
8/10
Kitap okuyan insanlar genelde iki tiptir: En ufak bir spolierda tadı kaçanlar ve merakına yenik düşüp son sayfayı önce okuyanlar. Ben ilk grupta bir okur olmama rağmen bu kitap "Santiago Nasar,onu öldürecekleri gün,piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30'da kalkmıştı." giriş cümlesiyle sanki o ilk sonunu okuyan okurlara çevirmişti beni.
İşleneceğini herkesin bildiği bir cinayetin öyküsü.
Evet,koca halkın işleneceğini bildiği ama buna rağmen takır takır işleyen bir cinayetin öyküsü. Sonunu bildiğim şeyleri okumaktan,izlemekten hiç hoşlanmam ama bu kitap sonuna kadar heyecanı ve akıcılığı devam eden muazzam bir kitap.
Yazarın okuduğum ilk kitabı ama belli ki son kitabı olmayacak.
Sonrası spolier içerebilir,aman dikkat.
.
.
.
Santiago Nasar,20 yaşında zengin biri. Kaba tabirle karı,kız ile işi olan biri de diyebiliriz. Ve işte tüm halkın katıldığı bir düğünün tam da ertesi sabahı,beyaz kıyafetleriyle evinin önünde,vahşice öldürülüyor. Sebebi ise tam da o düğünün gelininin bekaretini alan kişi olduğunu düşündükleri için. Düşündükleri diyorum,çünkü davayla ilgilenen sorgu yargıcının bile hayrete düştüğü gibi,Santiago Nasar'ın o kişi olduğunun kesin bir kanıtı yok.
Ama beni tüm kitap boyunca hayrete düşüren şey ikiz kardeşlerin tüm herkese Santiago Nasar'ı öldüreceklerini söylemelerine rağmen kimsenin engel olmayışı,daha doğru tabirler olamayışı ve hiçbir pürüz çıkmadan bu olayın gerçekleşmesi.
Kırmızı Pazartesi
