"Siz petrolü ilk kimin rafine ettiğini biliyor musunuz? Bilmeniz gerekmiyor, ben söyleyeyim, yıl 1852 yılı, Polonya'da votkaya düşkün bir kimyager petrolden votka yapmaya kalkıyor. Patatesten alkol çıkıyor, alkol yanıcı bir madde. Petrol de yanıyor. Çünkü o yıllarda Avrupa şehirleri petrol lambalarıyla aydınlanıyor. O zaman onun içinde de alkol olmalı. Alkol varsa, alkolden votka da olur, diye düşünüyor. Petrolün içinden kerosen dediğimiz gazyağını çıkartıyor. İngiltere'de sanayi devrimini başlatan makineler buharla çalışıyor. Buhar için de çoluk çocuk madenlerden kömür çıkarıyor. Ama kerosen gibi yanıcı bir sıvı bulununca kömüre gerek kalmıyor. İşte o gün, yani 1852 yılında İngilizler haritaları açıp dünyanın neresinde petrol var diye bakıyorlar. Bir de ne görsünler, bütün petrol yatakları üzerinde benim dedelerim oturuyor. İşte o gün Osmanlı İmparatoru'nu petrol yatakları üzerinden nasıl çıkarırız diye hesaplar yapmaya başlıyorlar. 1853 yılında Ruslar Kars'ı işgal ediyor. İngilizlerle Fransızlar, 'Sizi Ruslardan kurtaracağız' bahanesiyle Osmanlı'nın içine giriyorlar. Sonra kendimizi Kırım Savaşı'nda buluyoruz. Sonra reformlar oluyor. 1908 yılında da üç tane paşa, ki bunlardan biri postanede pul satan bir memurken paşa olmuş, imparatorluğu ele geçiriyor, üç dört sene içinde imparatorluğu mahvediyorlar.