Bu noktayı inceleyen bir Amerikalı yazar, "20 yıl gibi bir süre içinde Türkiye'nin 200 milyon altın siterline varan bir dış borç altına girmesi ve bunu eldeki önemli kaynaklarda borçla mütenasip bir geliştirme yapmadan bu kadara çıkarması aklın alacağı bir şey değildir" diyor ve daha sonra da, Türkiye'nin, o zamandan beri şu kadar devrim, şu kadar kıtlık, şu kadar harp geçirdiği halde bu borcu ödemiş olmasına büsbütün şaşıyor.