"Onun 1895'te yaptığı ve 'Çığlık' adını verdiği bir taş baskıyı gösterir.ani bir heyecanın, tüm duygusal izlenimlerimizi nasıl değiştirebileceğini anlatmayı amaçlıyor."
Nazilerin anladığı şekliyle "uygulamalı
biyoloji" , aslında uygulamalı genetikbilimdi. Bu terimi kullanan Naziler
değildi : Alman hekim ve biyolog
Alfred Ploetz bu terimi 1895'te bulmuştu.
...Ploezt'in görüşüne göre , nasıl ki
kişisel hijyen kişinin fiziksel temizliğiyse,
"ırksal hijyen " de ırkın genetik temizliğiydi.
Ve nasıl ki kişisel hijyen vücudun
döküntü ve pisliğinin atılmasını sağlıyorsa , ırksal hijyen de genetik
döküntüyü atarak daha sağlıklı ve saf bir
ırkın yaratılmasını sağlayacaktı.
Breuer, Freud 'un dostu ve
meslektaşı olur. İkisi birlikte,
zihinsel rahatsızlıkların pek
çoğunun (mantıksız korkular, kaygı,
isteri, hayali felçler ve ağrılar, belli
paranoya türleri) hastanın
geçmişinde meydana gelen ve artık
bilinçten uzaklaştırılmış olan
travmatik deneyimlerin sonucu
olduğu fikrine dayanan yeni bir
psikolojik tedavi yöntemini
geliştirerek tanıtırlar. Freud ve
Breuer'in tekniklerinin ayrıntıları
İsteri Üzerine Çalışmalar' da (1895)
ana hatlarıyla tanıtılır; ikili
bilinçdışında bastırılmış anıları
yüzeye çıkararak hastanın
anılarıyla bilinç düzeyinde
anımsamasını ve yaşadıklarıyla
hem duygu hem düşünce
anlamında yüzleşmesini sağlayan
bir yöntem bulduklarını öne sürer.
H.G. Well’in 1895 yılında yayımlanan ve bilimkurgu edebiyatının öncülerinden sayılan bu romanında Zaman Gezgini, kendi buluşu olan Zaman makinesi’ne biner ve Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılına gider. Dönüşünde, dönemin, Büyük Britanya’nın Victoria Çağının son dönemin entelektüel kesimlerinden (bir hekim, bir yayın yönetmeni, bir gazeteci, bir ruh bilimci, vb.) bir kesit oluşturan dost meclisinde, Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yıkında ve daha da ötesinde görmüş, yaşamış olduklarını ayrıntılarıyla anlatarak Zaman Makinesi adını verdiği icadının gerçekliğini kanıtlamaya çalışacaktır.
Işid zihniyeti devletler için her dönem kullanışlı bir aparat olmuştur
Yerel yöneticilerin bu katliamda payı nedir?
Katliamın büyük kışkırtıcılarından birisi Bağdadizade Abdülkadir, Vali’nin çok yakın arkadaşı. Anti-Ermeni söylemleri en fazla kullananlardan biri. Cemiyet-i Muhammediye’de de önemli bir nüfuzu var. Merkez Polis Komiseri Zor Ali, aslında 1908’de Adana’dan uzaklaştırılmış ama karar uygulanmamış. Ferik Mustafa Remzi Paşa, 1895-1896’da Maraş kumandanlığı yapmış. Dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin sicilleri Ermeni karşıtlığı anlamında pek parlak değil. Kolluk kuvvetlerinin saldırgana dönüşmesinde veya saldırganlara bir şey yapmamasında bunun çok etkisi var. Vali Cevat Bey’in kifayetsizliği de, sadece İstanbul’dan haber gelmediği için pasif kalmasıyla değerlendirilemez. Kendisinin şehrin Müslüman ileri gelenleriyle iyi ilişkileri var. Bu ileri gelenlerin telkiniyle şiddetin tırmanmasını görse de, bir şey yapmadığını söylemek mümkün. Cebel-i Bereket Mutasarrıfı Mehmet Asaf Bey’in de katkısı çok net. Payas Cezaevi’ndeki mahkûmları salıvermesi örneğin saldırıyı arttıran önemli etkenlerden. En son kurulan Divan-ı Harp tarafından da suçlu bulunuyor.