Türk Ermeni ilişkileri oldukça hassas bir konu. 19. yüzyılın sonlarından başlayarak gerilen ilişkiler, günümüzde bile hala sıcaklığını koruyor. Aslında biz bu gerginliğin 1915 Ermeni tehciri ile başladığını zannediyoruz, ama daha önceki tarihlerde, kızıl sultanın padişahlığı zamanında, gerginliğin ilk tohumları atılıyor. 1890'lı yıllarda osmanlı
Şüphesiz ki Antep, yazılı tarihten önceki dönemlerden bu yana birçok medeniyete ve millete ev sahipliği etmiş, Mezopotamya'dan dünyaya yayılan kültürü başka coğrafyalara taşımada transit görevi görmüş bir şehirdir. Genel olarak dünya tarihi içinde de büyük bir öneme sahiptir. Nuh peygamberin soyundan gelen zamanın Babil hükümdarı Pel'e isyan
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
Sıcacık bir kitap “İstanbul Anıları”. İki bölümden oluşuyor. İlk kısım 1897-1906 yılları arası İstanbul’unu Hagop Mıntzari’nin birebir tanıklığından, sanki siyah-beyaz bir filmde izliyormuşçasına canlı ve keyifli bir anlatımla seriyor önümüze. Dönem, II. Abdülhamit dönemi. Motorlu taşıtlar henüz yok. Tramvayları atlar çekiyor, boğazda iki yaka
Güzel insanlar merhaba!
Kaç zamandır okumak istediğim kitabı okudum sonunda.
Yılın son günlerinde kayda değer güzel bir kitap okumuş olduk.
Sarkis Torosyan, Osmanlı Devleti'nin Kayseri vilayetinde 1891 doğmuş bir Ermeni asıllı çocuktur. En büyük hayali Osmanlı ordusunda büyülü askerî üniforma içinde subay olmaktır..
Kader kısmet Ermeni asıllı birisinin orduya subay alınmadığı yerde subay olur.
Müslüman dostu, kardeşi, yoldaşı Muharrem ile Çanakkale Savaşına katılırlar.
Sarkis Torosyan, Osmanlı ordusunda cephede destan yazar İngiliz gemisinin batırılmsina sebep olur.
İTC başkanı Enver Paşa'nın elinden madalya alan bir kaç kişiden olur.
Sarkis Torosyan cephede kahraman olurken cephe gerisinde trajik şeyler yaşanıyordur.
1915 Ermeni tehciri Talat paşa emri ile başlamıştır.
Sarkis Torosyan, için kader ağlarını örer. Yıllarca Osmanlı ordusuna hizmet eden Sarkis bu defa ailenin peşine düşer. Annem, babam kızkardeşim, sevgilim Cemile'ye ne oldu. Bu soruların peşine düşer.
Sarkis Torosyan " kahraman" etiketi yerine "hain" olmaya doğru yol alır.
Sarkis Torosyan anılarını elime alınca, 1915-1920 yılları arasını bir film izler gibi soluksuz okudum.
Sonuçta bunlar anı kitabı öznel ifadelerin olması doğasının gereğidir.
Yakın dönemi okumayı sevenler için değerli bir kaynak olduğunu söylemek istiyorum.
Ancak sürekli "kahraman" ve "hain" hikayeleri, Araplar bizi arkadan vurdu teranesi ile tarih okumayı sevenler için bu kitaptan uzak durmalarını tavsiye ederim.
Kitaba kendimi o kadar kaptırmışım ki, bir ara,''Yeter artık Maya, biraz dur, dinlen, sen her şeyi, bu derece hızlı yaşamaktan yorulmadın ama ben okumaktan yoruldum, sana yetişemiyorum artık, '' diyecektim neredeyse. Bir kitap ancak bu kadar akıcı olabilir. Başka ne denebilirki ?
Zülfü Livaneli'nin, okuduğum bu ikinci kitabı olmasına rağmen
GÜZEL İNSANLAR MERHABA!!
Dostlar bugün farklı bir kitap incelemesi ile karşınızdayım. Bu kitaba ait ilk incelemede bana kısmetmiş! Ülkemizde ve dünyada insanlar genelde niye tarih kitapları okur? Çoğu insan atalarının şanlı! tarihini öğrenmek, yani daha basit ifade edecek olursak kendini daha iyi hissetmek için tarih kitaplarına ilgi duyar
Merhaba sevgili kitap okurlar,
Bu kitaba ilk başta kafam dağılsın diye başladım ama yüreğımı dağladı..
Nerdeyse bütün kitabi paylaşasım geldi..
Bahadir Yenişehirlioğlunun ilk defa bir kitabını okuyorum ve kalemine bayıldım.
(Nedense akran olduğu için konuşma biçimi, düşünme tarzı olsun babama da çok benzettiğım için daha kitabi okumadan kesin severim diye tahmin ettim)
Kesinlikle diğer kitaplarını da okuma isteğı uyandırdı
Kitabın konusu;
1915.. Ermeni Tehciri kararına, "O benim komşum, o benim arkadaşım, o benim halkım!" Deyip itiraz eden cesur Kütahya Mutasarrıfü Faik Ali Bey..
Ne Ermeni ne Türk, sadece ocağına tehcirin ateşi düşen bir kadın, Ani..
Geride ailesini, çocuklarını, en büyük aşkını bırakıp uzaklaşmak zorunda kalan; yüreğine ayrılığın ateşi düşen bir adam, Aram...
Bir trafik kazasında tüm ailesini kaybedip içine itildiği yalnızlıkta; mazi, aşk ve merhamet kuyusuna düşen, tek başına bir delikanlı, Mert..
Ve 1915 Ermeni olayları'nın bir aileye düşürdüğü ateşi ve bu ateşin günümüze kadar ulaşan ızdıraplarını işleyen KANAVIÇE
Kitabi okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum, beni çok etkiledi umarım sizlerde keyifle okursunuz ♡
Sevgiyle kalın
Bugün, Ermenilerin 1915'te yaşanan tehcir ve katliamı adlandırmak için kullandığı 'Medz Yeğern' kavramı genellikle 'Büyük Felaket' diye tercüme edilse de aslında doğal bir felaketten ziyade insan eliyle yaratılan bir belaya, yani bir suça işaret eder. Gerçekten de Ermeni tehciri kararı ve sonrasında yaşananlar, Osmanlı Devleti'nin Ermeni vatandaşlarına karşı işlemiş olduğu büyük bir suçtur. 'Büyük Felaket', esasen ekonomik kökenli etnik gerginliklerin yaşandığı bir ülkede yeni yaşanmış bir savaş travmasını atlatmadan savaşa giren alarmist bir rejimin savaş koşullarında kendi vatandaşlarını iç düşman olarak görmesinin ne denli korkunç sonuçları olabileceğini gösterir. 'Büyük Suç', Anadolu Ermeniliğinin neredeyse yok olmasına neden olmuş, yaşanılan sayısız kişisel acıya ek olarak Anadolu'nun demografik yapısı geri döndürülemez biçimde dönüştürülmüştür.
Nutuk
Tanzimat Halil İnancık
Osmanlı Harpleri Virginia H Aksan
Başımıza Gelenler Mehmet Arif
Selanik İstanbula Karşı Necmettin Alkan
İttihat Terakki Feroz Ahmad
Batı Rumeliyi Nasıl Kaybettik Fevzi Çakmak
Balkan Savaşları Richard C Hall
Grebene Yarbay Bekir Fikri
Balkan Harbini Niçin Kaybettik Tüccarzade Hilmi
Diriliş 1915 Turgut Özakman
Bugün 24 Nisan, sözde Ermeni soykırımını anma günü.
Yıllarca zulüm gören bizken, ASALA ile EOKA ile PKK ile ve nicesiyle uğraşmışken, asıl katledilen biz olmuşken Fransasından Amerikasına, Kanadasına, Uruguayına kadar tam 31 ülkenin soykırım olarak kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı.
Öncelikle 24 Nisan zaten olmayan bir soykırımın
1915 Ermeni techiri, olabilecek, yani ihtimal dahilindeki bir Ermeni isyanına karşı düşünülmüş bir tedbir değildir.
1915 tehciri, fiilen ortaya çıkan isyan ve düşman orduyla işbirliğine karşı alınan ve o günün şartları içinde kaçınılmaz olan tatsız bir karardır.
İlber Ortaylı hocamızın söylediği gibi”1915 Ermeni Tehciri, ihtimal dahilindeki bir isyana karşı düşünülmüş bir tedbir değildir. 1915’teki zorunlu göç kararı,fiilen ortaya çıkan isyana ve düşman ordusuyla işbirliğine karşı alınan ve günün şartları içinde kaçınılmaz olan”karardır.
Ayrıca 24 Nisan 1915 tarihi Ermeni terör örgütlerine ait komite merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve terör örgütü ele başlarının tutuklanması için çıkarılan emrin tarihidir. Bazılarının iddia ettiği gibi "soykırım günü" değildir.
"Tehcir" olarak tabir edilen Sevk ve İskan Kanununun çıkarıldığı gün 27 Mayıs 1915'tir. Bu ayrımı iyi yapmak gerekiyor. 24 Nisan'ın terör operasyonu yapılması dışında başka önemi yoktur.
youtu.be/ceCbYEFjI40
Ahçik, bir Harput türküsü...
Ahçik'in doğup büyüdüğü vatan,vatanı Harput...
Ahçik, adına türkü yazılan güzeller güzeli bir Ermeni kızı...
Harput topraklarında başlayan bir aşk ve Suriye'ye uzanan yolculuk.
Yazar Yücel Çakmak hazin bir hikâyeyle buluşturduğu bir Türk genci ve Ermeni kızının aşkını anlatıyor.
Harput'ta