Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1920 yılının Mart ayında Kara Vasıf, Mustafa Kemal Paşa’ya İngilizlerin bir hükûmet darbesi hazırladıklarını yazmış, aynı zamanda İstanbul’daki Meclis’i dağıtacaklarını, bundan dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında Anadolu’da bir hükûmet hazırlanması lüzumunu bildirmişti. Kendisinden İstanbul meclisinden istediği kimselerin isimlerini
Bir emperyalist yalan "Ermeni kırımı" iftirası 1921-1923'te, 100 yıl önce çöktü. Şöyle ki: 1915'te I.Dünya Savaşı başlarında Rus Çarlığı himayesinde Türkleri arkadan vuran Ermeni çetelerinin saldırıları sonunda Ermeniler tehcir edildi.Tehcir sırasında yaşanan ölümleri "soykırım" diye adlandırmak yüzleşme değil
Reklam
Geleceğimizin güvenceleri, yurdu asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz.
Ankara'dan, 17.08.1919, 880 numaralı şifre telgrafında: "Eğer Mustafa Kemal İstanbul'a genel bir emir vermezse... Belki ters bir durum olur. Buna dikkatinizi çekerim. Bu rolü, siyaseti çok daha iyi yürüten bir... (okunamamış sözcükler) " Erzurum'dan, 19.08.1919, Mustafa Kemal'in yanıtıdır: "Ulusal isteklere bağlı ve uygun olmayan kararlar hiçbir zaman ulusça kabul edilir olmayacağından, ... , ulusal isteğin bir arada tek bir isteğe yönelmesini beklemeden hiçbir konuda yetkili görünmemiz doğru değildir. ... yetkili olabilecek bir hükümet, ancak ulusal egemenlik ilkesini kabul eden ve bir ulusal meclisin varlığını onaylayarak ona dayanma yolunu tutan bir hükümettir. " (Sayfa 70) 22.04.1920, Atatürk'ün bildirimi: Allah'ın yardımıyla Nisan'ın 23. Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak görev yapmaya başlayacağından, anılan günden başlayarak askeri ve sivil bütün makamlarla, tüm ulusun tek başvuracağı yerin belirtilen Meclis olacağı bilginize sunulur. (Sayfa 295) "Hükümet, ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir; Cumhuriyet'tir. " (Sayfa 299)
İstanbul’un durumu çok karanlıktı. Bazıları, eğer İstanbul’dan merkez kalkarsa, Türklerin İstanbul’a önem vermediği hissini uyandıracağından ve İstanbul’u kaybetmek ihtimalinden korkuyorlardı. Sonunda, İstanbul merkez olarak kabul edildi. Millî Hareketi temsil eden mebusların başında Rauf Bey, 1920 yılı Ocak ayında İstanbul’a geldi. O da, Mustafa Kemal Paşa gibi, merkezin Anadolu’da olmasını istiyordu. Fakat, çoğunluğa baş eğmeye mecbur oldular. Burada, benim kendimin de şiddetle merkezin İstanbul’un dışında olmasını istediğimi eklemek isterim. Sebebi, İstanbul’a karşı kayıtsızlığım değil, merkezin Anadolu olmasının oraların medenîleşmesine yol açması ihtimaliydi.
Erzurum ve Sivas Kongrelerine iştirak ettikten sonra, saray tarafından Meclisi Mebusan seçiminin yapılması kabul edilince, Meclis'in toplantı yeri hakkında çıkan tartışmada, Mustafa Kemal'in Ankara teklifi yerine Rauf Bey, İstanbul'u savunmuş ve görüşü kabul edilmişti. 1920 Ocağı'nda, İngilizler, Misakı Milli'yi kabul eden Meclis'i basınca, Rauf tevkif edilmiş ve İngilizler tarafından Malta'ya sürdürülmüştü.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Türkülerin derlenmesi Osmanlı dönemine kadar gider. Dârülelhan belki de en kapsamlı türkü derleme çalışmalarına ev sahipliği yapmıştır. Cumhuriyet ile birlikte derleme çalışmalarına daha da önem ve özen gösterilmiştir. 1920'li, 30'lu yıllarda daha anketlerle, saha gezileriyle, mahalli sanatçıların İstanbul'da kayda alınmasıyla geniş bir repertuvara erişilmiş, halkın türküleri bazen Dârülelhan sanatçılarıyla, bazen mahalli sanatçıların söyleyiş biçimleriyle kayda geçirilmiştir. İşte onlardan biri Can Yakan Süleyman, bir Arapkir türküsü olan Suyu Saldım Kamışa (Gürcü Kızı) türküsüyle, çok eski ve yorgun bir kayıtta bizlerle... Teşekkürler, TRT Türkü, Süleyman Şenel ve Celal Volkan Kaya... Can Yakan Süleyman: youtu.be/TrdII3Cfot4?fea... "Suyu da saldım da kamışa Su da ne yapsın yanmışa Mevla'm sabırlar versin Yarinden de ayrılmışa Gelin gelin de Gürcü müsün Gürcü de değil burcu musun Sen o çocuğun da harcı mısın Elinizden de elinizden Kurtulaydım da dilinizden Susasam da sular içmem Has bahçede gölünüzden"
Reklam
Londra Konferansı 27 Şubat 1921'den 12 Mart 1921'e kadar devam etti. Olumlu hiçbir netice alınamadı. İtilaf Devletleri 10 Eylül 1920'de İstanbul Hükümeti tarafından kabul edilen Sevr Antlaşması'nda yapılan değişikliklerin itiraz edilmeksizin Ankara tarafından kabul ve tatbik edilmesini istiyordu. Ankara bunu reddetti.
Sayfa 303 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
275 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Enver Behnan Şapolyo / Alparslan. (1900- 2 Haziran 1972 ) Şazimet Hanım ile Maarif Nezareti Meclis-i Kebir üyelerinden Fevzi Bey’in oğludur. İstanbul Sultanisi’ni ve İstanbul Muallim Mektebi’ni bitirdi. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Milli Mücadele döneminde Ankara’ya giderek Kuva-yı Milliye
Alparslan
AlparslanEnver Behnan Şapolyo · Ötüken Neşriyat · 201239 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Bir sahne olan Ankara’nın dışında, İstanbul’da kalanların romanı: Sahnenin Dışındakiler Romanda zaman ve mekan 1920-21 yılları İstanbul’udur. İstanbul işgal altında ve Ankara’da Kurtuluş Savaş’ı başlamıştır. Birinci kısımda Cemal isimli başkarakter çocukluğunu hatırlar. Bu bölümde Sabiha’yı nasıl sevdiğini ve nasıl anılar yaşadığını da aktarır.
Sahnenin Dışındakiler
Sahnenin DışındakilerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20192,746 okunma
Mustafa Kemal 2. Ordu Komutanlığı'ndan ayrılırken, geride 1917 yılında onun adına Urfa'da yaptırılan bir anıt-çeşme bırakmıştı. Anıt-çeşme'yi Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey yaptırmıştı. Anıt-çeşme Çanakkale'de onun emrinde savaşırken şehit düşenler ya da gazi olarak evlerine dönenlerin anısına yaptırılmıştı. Vali konağı önünde yükselen anıta Çanakkale Şehitleri Abidesi adı verilmişti. Anıtın dört cephesine de birer ok işareti ile o yönde hangi ülkeye ya da büyük kente gidileceğini gösteren yazılar kazılmıştı. Bu yollar şöyle adlandırılmıştı: Kafkas Yolu - Hindistan Yolu - Bağdat Yolu - Mustafa Kemal Paşa Caddesi. Mondros ateşkesinden sonra, vatansever bir aydın olarak tanınan Nusret Bey'in Ermenilerin göç ettirilmesi olayında suç işlediği öne sürüldü. Yargılandı. 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Ancak İngilizlerin baskısı yüzünden 5 Ağustos 1920'de İstanbul'da Beyazıt Meydanı'nda asılarak şehit edildi.
Sayfa 98 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
16 Mart 1920' de İtilaf Devletleri, İstanbul'u resmen işgal ettiler, devlet dairelerini, Meclisi Mebusan'ı bastılar ve belli başlı mebusları tutukladılar. Daha sonra bu mebusları Malta'ya sürgün gönderdiler.
1920 yılının Mart ayında Kara Vasıf, Mustafa Kemal Paşa’ya İngilizlerin bir hükûmet darbesi hazırladıklarını yazmış, aynı zamanda İstanbul’daki Meclis’i dağıtacaklarını, bundan dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında Anadolu’da bir hükûmet hazırlanması lüzumunu bildirmişti. Kendisinden İstanbul meclisinden istediği kimselerin isimlerini sormuş, onları Anadolu’ya kaçırmayı vaad etmişti.
Can Yayınları E-Kitap 1. Sürüm Ocak, 2014, İstanbul( 2013, 8. Basım dikkate alınarak hazırlanmıştır) pdfKitabı okudu
Mallar kma
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, Mustafa Kemal hakkında ölüm fermanı yani İstanbul Fetvasında şunu dile dile getirmişti, 7.8.1920: “Padişahın izni olmadan yabancı askerlere karşı duranlar, asker ve para toplayanlar tek tek veya topluca öldürmek İslamin gereği ve görevidir. Milliyetçileri öldürenler gazi sayılır bu yolda ölenler şehittir. (Bu fetva Yunan ve İngiliz uçakları ile Anadolu’ya halkın görebil- mesi için atıldı. Ayrıca Takvim-i Vekayi gibi gazetelerde yayımladı.) Ahmet Anzavur, Kuvayı Muhammediye Komutanı, 01.10.1919: “Göğsümde iman, başımda Kuran ve elimde padişah fermanı olarak geliyorum. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayı Millîyeci subayların hepsini keseceğim. Kemal’in kafasını Padişaha götüreceğim”
1.408 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.