Herkesin birbirine benzediği yerde hiç kimse yoktur. Michel Foucault Paul-Michel Foucault (15 Ekim 1926 - 25 Haziran 1984) Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve sosyolog.
ÜNLÜ MÜ ÜNLÜ 16 Yazarın “HADİ CANIM!” DİYECEĞİNİZ ÖZELLİKLERİ Ben yazılanların yalancısıyım:)) 1)Doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak bilinen Schiller’in tüm bu eserlerini ,üzerinde sinekler uçuşan çürük bir elmayı koklayarak yazması gerçekten ilginç. Ama daha da ilginci var. Ünlü şair yazmak için elmanın kâfi gelmediği zamanlarda banyoya
Reklam
Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra başlatılan Kemalist reformlar, muhalefetin tamamen sindirildiği 1926'dan sonra hız kazandı. Bu reformlar din, eğitim ve hukuk alanlarında yoğunlaşmış olsalar da merkezinde laiklik vardı. Ulus bilincinin yaratılması ve Türklüğün şahlandırılması da reformlara eşlik etti.
Sayfa 105Kitabı okudu
432 syf.
·
Not rated
Reşat Nuri çok başarılı bir yazar. Kendine has üslubu olan bir isim. 1926'da neşrettiği bu romanı da onun çizgisine uygun. Hareketli bir gençliğin ardından adeta inzivaya çekilen eski bir zabitin hüzünlü gönül hikayesi var eserde. Bir Acımak, ya da Çalıkuşu seviyesinde değil belki ama başarılı bir roman Akşam Güneşi.
Akşam Güneşi
Akşam GüneşiReşat Nuri Güntekin · İnkilâp Kitabevi · 20103,681 okunma
Demokrasinin Reddi Demokrasi, burjuva kapitalist toplum biçimlerinden biridir. Demokrasi, modern toplumun iki düşman sınıfının varlığının devamı üzerinde temellenir. Yani işçi sınıfı ile kapitalist sınıf ve her ikisinin kapitalist özel mülkiyet temelindeki işbirliği. Bu işbirliği, ifadesini parlamento ve ulusal temsilci hükümette bulur. Biçimsel olarak demokrasi, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü ile kanun karşısında herkesin eşitliği ilkesini savunur. Gerçekte ise tüm bu özgürlükler son derece göreceli bir karaktere sahiptir. Bu özgürlüklere ancak, egemen sınıf olan burjuvazinin çıkarlarına dokunmadıkları sürece müsamaha edilir. Demokrasi, kapitalist özel mülkiyetin dokunulmazlığı ilkesini korur. Böylelikle demokrasi burjuvaziye, bir bütün olarak ülke ekonomisini, basını, bilimi, sanatı ve eğitimi kontrol etme hakkını verir ki bu da esasen burjuvaziyi tam olarak ülkenin tartışılmaz efendisi yapar. Ekonomik alanda bir tekele sahip olan burjuvazi, aynı zamanda politik alanda da sınırsız gücünü inşa edebilir. İşleyen bir demokraside parlamento ve temsilci hükümet vardır, ama burjuvazinin icra organları olarak vardırlar. Sonuç olarak demokrasi, burjuva diktatörlüğünün, politik özgürlükler formülü ile aldatıcı demokratik garantiler maskesinin ardına gizlenmiş bir yaklaşımından başka bir şey değildir. Anarşist Komünistlerin Örgütlenme Platformu, 1926
Sayfa 226
Atatürk, 1919'da başlanıp 1926'da tamamlanan Paris Camii'ne yardım yapanlar arasındaydı. Keza, 1930'da Eskişehir'in Mihalıçlık Köyü'ne cami yapımı için 5000 lira gönderdi. Bir yıl sonra, 1931'de Tokyo camii'nin yapımına katkıda bulundu. Hiç bilmiyorlar. 1928'de "din reformu" diye sunulan, "camilere kiliselerde olduğu gibi tahta sıra konsun"; ibadeti ruhani hale getirmek için, camilerde musukişinaslar ve musuki aletleri olsun" gibi saçma önerileri elinin tersiyle itekledi.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.