1970'li yıllar Türkiye'de iktidardaki Demirel hükümetine verilen askerî muhtırayla baslamıstır. 12 Mart 1971'de verilen bu muhtıra üzerine Süleyman Demirel başbakanlıktan istifa etmek zorunda kalmıştır. Askerler doğrudan yönetimi ele almasalar da, güdümlü hükümetler aracılığıyla yönetime müdahalede bulunmaktadırlar. Yine bu hükümetler aracılığıyla, tam da yönetimden uzaklaştırılan Demirelin istediği biçimde, Türkiye'ye bol gelen 1961 Anayasası'nın özgürlükleri sınırlanmıştır. Ama özgürlüklere alışıldıktan sonra onlar dan vazgeçilmesi kolay olmamaktadır. Bu yüzden 1970'li yıllar hak-özgürlük mücadeleleri ve ekonomik sıkıntılarla savaş yıllarıdır. Bir yanda kaos ve kargaşa olsa da, öte yanda umut vardır. İnsanlar bu kargaşayı sona erdirebileceklerine inanmaktadırlar. 1968 ruhuyla dünyayı düzeltebilme inancını ve onu güzelleştirebilecekleri umudunu, yitirmemişlerdir hâla. İşte bu ortamın paradoksal yapısı, 1970'ler sinemasında da kendini gösterecektir.