Rusya'nın 1990'dan itibaren uyguladığı politika müslümanlaştırma politikasıdır. Amacı dünyayı daha anti-Amerikancı bir çehreye büründürmek ve Avrupa'nın içlerine kadar köktenci politikayı yaymak. Dünya'nın birçok bölgesinde Rusya tarafından desteklenen, yönetilen ve Rusya'dan gönderilen Müslüman hücre ve hücrecikler var.
Pek çok insan tanınma beklentisiyle hayatını sürdürüyor. Bu tür insanların arasında olmak çok tuhaf bir durum yaratıyor. Bir hiç oldukları halde, sonunda onları tanıyıp kabul etmeye başlıyorsunuz zamanla. Siz de bir hiç olduğunuz halde, onlar da sizi tanıyorlar. Zamanla aranızda, birbirine tapınmaya benzeyen bir yakınlık doğuyor; entelektüel çevrelerde tam da böyle bir hava var. Bu çevrelerde, sanki çok önceden beri tanınıyormuşsunuz ve gizli bir ününüz varmış havası yaratarak kolayca meşhur olabilirsiniz; böylelikle, bir an için de olsa, ölümlülerden meydana gelen çoğunluğun üstünde bir yerlere yükselebilirsiniz. Entelektüeller için, kazanılan bu anlık zafer dışında gerçek bir varoluştan söz edilemez. Bu mecazi varoluş olmasaydı birbirlerini gırtlaklamaktan başka bir şey yapamazlardı.
Sayfa 138 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
İnsanın kendi hayatı karşısında kayıtsız kalmasının özel bir zarafeti var ve bu kayıtsızlığın itiraf edilmesi heyecan verici; yeter ki tatlılıkla söylensin; ifadenin kendisine uygun bir yapmacıklıkla, sizi seviyorum denmesi yerine, kendimde sizi sevebilecek gücü bulamıyorum, denmesi. Kimi kadınlar, kendileriyle ilgili sıkıntıları ölçüsünde başkalarını seviyorlar: Böylelerinin sıkıntısını hiçbir şekilde gidermemek lazım. Yine de gerçek kayıtsızlıkla yapmacık kayıtsızlık arasında büyük bir fark var: Bize dokunan yapmacık olanı. Zaten pek ender rastlanıyor böylesine; aynı güzellik ya da delilik gibi.
Sayfa 194 - AyrıntıKitabı okudu
En güzel fiziksel ve zihinsel alıştırma: Bilinmeyen bir kentte gezip dolaşmak, belli bir ışıkta gizli geliş gidişler, metropolün bozulmuşluğuna rağmen işaretlerin el değmemişliği, mimarinin sürprizleri, yorgunluk, bütün duyular alarm halinde, beden yürümekten hafiflemiş, bütün sezgi düzeneklerinin çok iyi çalıştığı ikinci hal. Kenti sahneye girmeden önce, daha belirmekteyken algılamak, insanları ve yabancı bir ülkede aşina olan dillerini kendi salınımına bırakmak... Sonra işaretler uyanır, duyular ayaklanır şurada burada, parça parça. Ancak bu belirme hali de nefistir. Oysa her şeyin sonu gelmiştir artık. Yorgunluk bu ikinci hali bastırır.
Sayfa 22 - AyrıntıKitabı okudu
her birey kim olduğunun temeli olarak annesinden doğmuş olmayı görebilir ve dolayısıyla embriyoya yaşam verme ya da bu yaşamı alma kudreti annede olabilirdi (Cavarero 1990: 64-5). Üstelik yaşamı alma-verme kudreti ka­ dına özgüdür. O halde doğum merkezli bir kültürde, erkekler kadınların gücünün fa rkında olabilir ve sonuçta kadınlardan korkmaya meyledebilirlerdi. İşte bu yüzden erkekler ölümü in­ san varoluşunun temel özelliği olarak değerlendirmeyi tercih ediyorlar.
AKDİKEN. Roma’nın üzerinde kurulduğu Tiberis Nehri kıyısındaki kutsal ormanda yaşayan Carna adındaki nympha bakire kalmaya ant içmişti. Carna yüksek tepelerde ve ormanın derinlikle rinde avlanırdı. Birisi onu görüp beğenecek olursa eğer Carna bu kişiyi peşinden ormana gelmesi için çağırır, sonrada gözden kaybolurdu. Onunla evlenmek isteyenler
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.