Mevlana felsefesi ile tek dünya düzeni olalım propagandası.
İngiliz gazeteci ve yazar William Dalrymple bir yazı­sında şöyle diyor: "11 Eylül, bin Ladin, Medeniyetler Çatışması benzeri şeylerin egemen olduğu bir dünyada 1990'lı yıllarda ABD' de eserleri en çok satan şairin bir medresede Şeriat hukuku eğitimi veren klasik İslam eğitimi almış Müslüman bir din ada­mı olduğuna inanmak neredeyse imkansızdır." Sözünü ettiği kişi elbette Celaleddin Rumi' den başkası değildir. En sevilen Sufi şa­irlerden biri olan İran/Türk asıllı Orta Çağ şairi Rumi'nin şiirleri adeta dünya açısından manevi bir merhem niteliğindedir. Aslına bakılırsa İslam'ın insanlık medeniyetine en görkemli katkıların­dan biri maneviyatıdır. Din, kimlik, vatandaşlık, hoşgörü ve ai­diyet konularında bitmek bilmeyen tartışmaların Müslümanlar ile Batılıların sıkıntılı siyasi ve kültürel yaşamlarında bu mane­vi temalara daha fazla yer açılması çok olumlu sonuçlar doğurur açıkçası.
Rusya'da 150 yıllık Çeçen isyanı
Rusya'daki çeşitli etnik gruplar, özellikle de Çeçenler, siyasi bağım­sızlıklarını elde etmek için 150 yıldır devam eden silahlı müca­delelerini sürdürmekte ve davalarında İslam'a başvurmaktadır­lar. Çeçenlerin 1990'larda Rus askerlerinden aldıkları ağır darbe, Rusya' da ayrılıkçı fikirlere sahip tüm halklara bir mesaj niteliğin­de olmuştu: Rus askerleri, Çeçenlerin başkenti Grozni'yle birlik­te bazı kasabalarını yerle bir etmiş, binlerce Çeçeni de öldürmüş­lerdi. Şehir daha sonra yeniden inşa edilmiştir ve Moskova da bu kez, akıllıca hareket ederek, Çeçenistan'a Rusya içinde önemli öl­çüde özerklik vermiştir. Bununla birlikte, dökülen Çeçen kanla­rı, Çeçenlerin yaşadıkları hüsran ve öfke, bazı Çeçen savaşçıları­nın İslam'ın (El Kaide gibi) daha radikal biçimlerini benimseme­lerine yol açmıştır.
Reklam
Ulusculuğa düşman.
İmparatorluğun Doğu Avrupa ve Ortadoğu'da kurduğu ulusal kiliselerdir. Bu kiliseler bugün bile kültürel ve duygusal açıdan belirli dil/ etnik gruplar­la bağlantılıdır. Kiliselerin ulusallaştırılmasının yarattığı sonuç­lara 1990'larda Yugoslavya'nın dağılması üzerine Doğu Ortodoks Sırpları ile Roma Katolik Hırvatların savaşmalarıyla yaşanan kanlı tarihte de rastlayabiliriz.
Basım -Yayım Organlarının Kurulması Bu dönemde fundamentalist düşünceyi yayacak basım yayım ağı oluştu. Bir yandan kitap ve gazeteler çıkarılırken diğer yan­dan basım evleri kuruldu. Bu anlamda Moody'nin Colportage As­sociation adlı kuruluşu büyük hizmetler yaptı. John R. Rice'nin Tanrı'nın Kılıcı (The Sword of The Lord) ve Pazar
Amerika'ya da çok fazla kızamazsınız. 1990 yılında Amerika üç veya dört defa Türkiye'ye, Musul'u alın" dedi. Benim, Musul vasiyetinden haberdar olmam da Graham Fuller ve Henry Baker'in, Türkiye'ye gelip, bunun için kulis yaptığı zamandır. Geldiler, alın dediler. Muhataplarından bir tanesi Bülent Bey'e gitti, Bülent Bey, sigarasını içti, "Amerika'ya güvensem, alırımAmerika'ya güvenemem" dedi. Bu, tarihe nottur.
Sayfa 207 - YalçınKitabı okudu
CIA ajanı Graham Fuller, 1990-1998-2004:
Kemalizm'in sonuna geldiğini ve belki de sonuna gelmesinin iyi olduğunu söyledim. (...) Liderler ölüyor. Önce bedenleri, sonra zaman içinde düşünceleri siliniyor. Oysa Kur'an ve İncil yaşıyor. İşte Mustafa Kemal'in başına gelen de her tarih yazmış liderin başına gelenden farklı değildir. (...) Batı, Fethullah Gülen gibi örnekleri görünce çok umutlanıyor. Çünkü Gülen, modern devlet ve toplumda İslam'ın nasıl bir rol oynaması konusunda geniş bir vizyonu temsil ediyor.
Reklam
. Peki, yerli yazındırıklarımıza, "Türkleri Atatürk'ten tiksindirin!" buyruğunu veren kim?: ABD!. CIA!. CIA istasyon şefi Graham Fuller!.. CIA'nın ülkemizdeki "Sağ elleri" ile CIA'nın ülkemizdeki "Sol elleri", 1990 yılında ABD'nin "Atatürk'ü bırakın!" buyruğundan sonra, kamuyu Atatürk'ten tiksindirici yayınlar bombardımanına başlamışlardır. İşte Dilipak'ın 1990, Aziz Nesin'in 1992'de kamuyu Atatürk'ten tiksindirme amaçlı bu yalanı yaymalarının nedeni, budur. .
1990'ların ortalarında Türkiye, Rusya'dan silah, mühimmat ve helikopter satın alan ilk NATO ülkesi olmuştur, çünkü batılı ülkeler, Kürt isyancılara karşı kullanabileceği gerekçesiyle Türkiye'ye silah satmayı reddetmişlerdir.
Sayfa 242Kitabı okudu
1990'lar Doğuda Köy Boşaltma Dönemi
Türkiye'nin (Kürt) hareketine karşı uyguladığı sert baskı ve ülkenin Kürt bölgesine hâkim olan ve onlarca yıl süren askeri olağanüstü hal uygulaması, devletle bağlantılı yozlaşmayı hızlandırmış ve ülkenin her tarafında Kürtlerin sisteme yabancılaşmasını arttırmıştır. Sonunda devlet, yaygın baskı önlemleri almak ve şiddetin sürdüğü bölgelerde Kürtlere kitleler halinde evlerini boşalttırmak suretiyle, hareketi büyük ölçüde kontrol altına almıştır.
Sayfa 170 - 1. baskı - Mart 2008
116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'de İslamcı Akımlar
İngilizcesi, “The Prospects for Islamic Fundamentalism in Turkey" adlı bu kitap, ABD'de bir düşünce kuruluşu tarafından hazırlanan rapordan oluşmaktadır. Kitabı Türkçe yayına hazırlayan Yılmaz Polat. İlk baskısı 1990 yılında 'Beyan Yayınları' tarafından yapıldıktan sonra bu baskı 2010 yılında Milenyum Yayıncılık tarafından
Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'de İslamcı Akımlar
Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'de İslamcı AkımlarYılmaz Polat · Milenyum Yayınları · 20106 okunma
Reklam
1990 Graham Fuller
"Türkiye yüzünü Batı'ya değil, Doğu' ya çevirmelidir. İslami yaşamı terketmek Türkiye'yi bunalımlara sürüklemiştir." Bu nedenle "Türkiye artık ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta İslam'ın günlük yaşamdaki yerini yeniden düşünebilmelidir."
Sayfa 7