KÖRLÜK..
"Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana, söyle, bence biz kör olmadık, biz zaten kördük, gören körler mi, gördüğü halde görmeyen körler."
Sanırım incelemeye bu alıntıyla başlasam kitabı özetlemiş olurum diye düşünüyorum. Korona virüs sürecinden önce okumuş olsaydım kesinlikle şunu söylerdim, Hadi ordan böyle bir şey olabilir mi saçmalıktan başka bir şey değil derdim, ama korona virüs sürecinden sonra okuduğum için o kadar normal, o kadar yaşanabilir geldi ki okurken insanın tüyleri ürperiyor desem yeridir. Konu ve kurgu itibariyle özgün bir çalışma olması itibariyle muhteşem bir eser diyebilirim ancak kurgu içinde kopukluklar olması kafada soru işaretleri bırakıyor bu sorular şöyle;
- Körlük nasıl başladı?
- Neden tek gören doktorun karısı?
- Karantina da neden tek gören olmasına rağmen haksızlığa zulme karşı koymadı?
- Körlük nasıl bir başkasına bulaşıyor?
- Körlük nasıl bitti?
- Olayların bu kadar basit bir şekilde olması ya da oldu bittiye getirilmesi neden?
- Cinsellik neden bu kadar ön plana çıkarılmış?
- Doktorun karısı bütün hakimiyeti eline alma imkanı varken neden sefil gibi bir hayat yaşadı?
Gibi daha birçok soruyla kafalarda soru işareti kalıyor diyebilirim. Kör olmalarına rağmen hâlâ kin, nefret, ihtiras, hırs gibi duygulara sahip olmaları İnsanoğlunun değişmeyen özelikleri.
Sonuç olarak bence okunmayı fazlasıyla hak eden bir eser. Ancak sonlara doğru bir kopukluk oluyor buna dikkat edersiniz..