Yüzünde yama gibi duran gülümseme, ortadan kaybolmak için küçük bir fırsat bekliyor gibiydi..........
.... Dünyada bana hiç bir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir...
Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur..
Her şeye korku nefret karıştığı için artık hiçbir duygu katıksız değildi.sevişmeleri bir savaş, doyumun doruğuna varışları bir zafer olmuştu sanki.Partiye indirilmiş bir darbeden farksızdı.Siyasal bir eylemdi.
Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiç bir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
'Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum...Bunu şimdi anlıyorum.. Demek ki insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar...Ama şimdi inanıyorum...Sen beni inandırdın.Seni seviyorum...Deli gibi değil gayet aklı başında olarak...
' Aşk hiç de sizin söylediğiniz basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir.O büsbütün başka, bizim tahlil edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilemediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz..'
hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses.Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içerde ya da dışarda, banyo da ya da yatakta...Kaçış yoktu.Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi.