Koşuyor koşuyor koşuyordum. Bir şeylerden kaçıyordum. Neden kaçtığımı bilmeden. Bir taşa takılıp düştüm ansızın. Gözlerim göğe çevrildi. Baktım o uzun uzun gelen aslında saniyeler süren zaman dilimi boyunca. Ne kadar da karanlık ?
Içim gibi.. ya da şey köydeki o dipsiz kuyunun karanlığı. Hangisiyidi karar veremedim. Düşündüm, durdum. Durup, düşünmemiştim ki hiç. Peşimdeki şey neydi bulmuş muydum ? Ya da bulduğumu sanmıştım. Kötü düşünceler insanın gölgesidir derler. Gölgemden kaçmıştım ama saklanamamıştım. Bir anda beliriverdi yine kafamda bir şeyler. Git, git dedim.
Beynim, benim beynim. Beni neden dinlemiyor? Anlam veremedim. Anlamsızlaştım. Gitmedi gölgem. Ne yakalayabildim ne de yok edebildim. Benimleydi hep benimleydi. Yok saydıkça daha çok var oldu. Deli miydim ? Delirdim mi ? Biri bana yardım edebilir mi ? Ben kendime edemiyorum. Benim düşüncem benim gölgem benim beynim ama benim olması baş edebileceğim anlamına gelmiyor değil mi ? Yardım et, yardım et, yardım et. Lütfen yardım et. 4 oldu 40 olsa gerçek olur mu ? Bilmiyordum. Sorular arasında kayboldum. Cevaplar yoktu çünkü. Gölgem ben olmuştum. Insan kendinden kaçamazdı. Geç anladım. Anladım ama bu hiç bir şeyi çözmedi. Bir de buna üzüldüm. Sonra uyudum. Zaten herkes bir gün uzun uzun uyumayacak mıydı?