Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Melissa
Melissa
@1melissa
Mezun
Üniversite siyaset bilimi ve kamu yönetimi
Ordu
182 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Tanrısız Gençlik Ödön von Horváth'ın 1937 yılında yayımlanan romanı. Roman Nazi Almanyası'nda bir lisede geçiyor. Lisede tarih ve coğrafya öğretmenliği yapan karakter üzerinden anlatılan bir hikayesi var.
çok etkileyici bir roman. nazilerin çocuklar ve gençlere yönelik faşizan eğitim politikaları ve bunun doğurduğu çarpıcı problemleri bir öğretmenin gözünden anlatıyor horvath. aynı zamanda tanrı'yla olan sorunlarını gelişen olaylar doğrultusunda okuyucuya aktarıyor.
faşizmin etkisi altında yetişen çocukların acımasızlığını gözler önüne seren etkileyici bir kitap.
Okurken keyif aldığım güzel bir eser. Umarım sizde aynı keyifi alırsınız
Maksim Gorki'nin Sovyet devrimi öncesi yazdığı Ana romanı, İlk basımı 1906 yılında ABD'de kaleme alınmış, aynı yıl New York'ta yayımlanmıştır. ... Romanın baş karakteri ise gerçek bir Rus devrimcisinin yaşamından esinlenilerek çizilmiştir.
Maksim Gorki'nin en ünlü eseri ayrıca bu romanı dünyada sosyalizm, işçi sınıfının mücadelesi ve işçilerin yaşantısını ele alan ilk kitap olma özelliği taşımaktadır
dünya klasikleri arasına giren maksim giriş romanı. toplumcu gerçekçiliğin ve devrimci kadın tipinin yansıtıldığı en iyi örneklerden biri. idealleri ve doğru bildikleri şeyler uğruna kendilerinden ve sevdiklerinden vazgeçen insanlar anlatılır.
Maksim gorki'nin diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Herkese tavsiyemdir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün adım adım yarattığı bu ülkeyi, verdiği mücadeleyi,hayvan sevgisini,çocuk sevgisini, zeki,çalışkan ve ileri görüşlü hallerini,halkla nasıl iç içe olduğunu, neler okuyup neler araştırdığını ,hasta yatağında bile vatanını nasıl düşündüğünü ve daha binlerce şeyi ailesi,arkadaşları,aile dostlarının anıları aracılığıyla şahit oluyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak,daha yakından tanımak,onun liderliğini,insana, vatana,hayvanlara,ilimi,bilgiye olan sevgilisini kadınlara verdiği değeri anlamak için mutlaka okunmalı.
Şimdiden iyi okumalar.
Okur Takip Önerileri
Mustafa Kemal Atatürk'ün Osmanlı topraklarında görevde olduğu günlerden başlayarak cumhurbaşkanlığı yaptığı yıllara kadar kaleme aldığı mektupları ve cumhuriyetin ilanından sonr yaptığı röportajların derlendiği bir kitap.
Okurken Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşadığı döneme ve içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal olaylara ışık tutan bu kitabı keyifle okudum.
Şimdiden iyi okumalar.
Mustafa Kemal ATATÜRK ölümünden 1.5 yıl kadar önce 1936-1937 kış aylarında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır kitabı.
M.K.ATATÜRK Geometri kitabını çoğunluğunu kendisinin türettiği türkçe kelimelerle yazmıştır.
Geometri kitabında tanımını verdiği terim sayısı 129'tur
Kitaplığımda olmasını istediğim ve büyük keyifle okuduğum bir kitap.
Okuyanlara ve okumayı düşünenlere şimdiden iyi okumalar..
Jose Saramago'nun Körlük kitabının devamı niteliğinde olan Görmek kitabını bitirdim şükür . Şükür diyorum çünkü körlük kitabı kadar güzel ve akıcı değildi oldukça sönük ve sıkıcıydı bana göre. Kitabın ortalarına kadar körlük kitabı ile bir bağlantısı yok sanıyordum ancak ortalarına gelince bağlantı kuruldu . Burada da isimsiz kişiler,başkentler,kurumlar yer alıyor. Kitap Beyaz Körlük'ten 4 sene sonra yağmurlu bir seçim sonrası çıkan çok boş oy oranıyla karışan bir ülkeyi konu alıyor. Ülkenin karışmasında payı büyük olan Diktatörlük tarzı bir hükümeti içeren kitapta ikinci kısım diyebileceğimiz bölümde Körlük kitabına atıfta bulunurken Hükümete gelen isimsiz bir mektup ile ülke gündemi değişiyor. İsimsiz mektubu gönderen kişinin 4 sene önce ki körlükten kör olmadan kurtulan Doktor'un karısının attığı anlaşılıyor ve hükümet onu yakalamaya çalışıyor .
Jose Saramago'nun okuduğum en iyi kitabı olabilir. Asla bitirmek istemedim,tadını çıkara çıkara okudum. Kitabına başlamadan önce sinemaya uyarlanmış olan körlük filmini izledim. Genelde sinemaya uyarlanan birçok eser gibi bununda hakkı sinemada verilmemişti. Benden size tavsiye kitabını okumakla yetinin film tamamen zaman kaybı ki usta yazar zaten o kadar kusursuz betimlemeler yapmışki hikayeyi yaşıyormuşsunuz hissini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bu kitap sonuna kadar hakediyor 1998 Nobel Edebiyat Ödülünü..
Kitaba gelince özetlemek gerekirse;araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. körlüğü, başvurduğu doktora da bulaştırır. körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm etik değerleri yok eder. toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. koca kentte körlükten kurtulan tek kişi göz doktorunun karısıdır.
Kitabın bendeki etkisine kısaca değinmekte isterim. Kitaptaki olaylar, "körlük" metaforu üzerinden, çok sağlam bir sistem eleştirisi ve aslına bakılırsa okuyucuyu şöyle bir tutup silkeleme amacı gütmesi sebebiyle epey de rahatsız edici bir realite etrafında kurgulanmış. insanların, hayatta kalabilmek adına, kurdukları hayvani düzeni, buna mukabil yaşadıkları rezillikleri nasıl sahiplenip bunlara nasıl adapte olduklarını, bunu aslında körlüğün getirdiği doğal zorunluluk çerçevesinde yaptıklarını, gerçek anlamda görmeye başlamak için ödemeleri gereken bedelleri ve bilinçlerini nasıl terbiye etmeleri gerektiğini enfes biçimde anlatıyor.
Ben bayılarak okudum. Umarım sizlerse keyifle okursunuz.
Merhaba arkadaşlar, yazarın ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanı olan Kabil'i okudum. Bana göre muhteşem bir eserdi ve en başta da belirtmek ıstiyorum eğer din hassasiyetiniz varsa okumayın.
adem ile havva’nın; habil, kabil ve şit isimli çocukları olur. kabil habil’i öldürür ve hikayesi başlar.
kabil katil olduğunu kabul eder, kin duyduğu tanrıya o’nun yüzünden ve o’nu öldüremeyeceği için kardeşini öldürdüğünü söyleyince tanrı tarafından yeryüzü sürgünü ile cezalandırılır.
kitapta kabil katil olsa da saramago'nun kaleminden olayların sorumlusu mutlak iradenin sahibi olan tanrı suçlu gösterilerek konu devam ediyor.
kabil zamanda yolculuk yaparak gelecek şimdiki zamana ve geçmiş şimdiki zamana giderek tanrı'nın yaşattığı büyük yıkımları ve kötülükleri sorguluyor.
Ve kitap bu şekilde devam ederken en sonda Nuh ve Nuh'un gemisindeki yaşadıklarıyla kitap son buluyor.şimdiden iyi okumalar
"...bilinmeyen ada nihayet denize açılmış, kendini aramak amacıyla."
Kitapta bu ve bunun gibi o kadar güzel alıntılar var ki; okurken düşündüren, kendini aramaya iten..
jose saramago'nun yarım saatte okuyup bitirebileceğiniz, çevirisini emrah imre'nin, desenlerini birol bayram'ın çizdiği, basit bir dille toplumsal altmetinler bulabileceğiniz bir küçük hikayesi.. Ben okurken çok keyif aldım. Okuyun,okutun
Kitap yazar ve bir grup savaş pilotunun 2.Dünya Savaşı döneminde yaşadıkları olayları,duygu karmaşasını,ölüm ve hayatta kalma arasındaki o ince çizgiyi,savaşın anlamsızlığını, suçsuz halkın ve yaşanılan psikolojik baskı ve korkunun halini çok güzel betimleyen otobiyografi tadında muazzam bir eser. Ben okurken çok keyif aldım. Ve gerçekten savaşın,savaşanların,doğanın ve en önemlisi kadın,çocuk ve diğer suçsuz halkın ve pilotların neler yaşadığını neler düşündüğünü anlamak için empati kurarken bile canım çok yandı.Oldukça yalın ve akıcı bir dili vardı ve okurken sıkılmıyorsunuz aksine betimlemeler sayesinde filmi izliyor gibisiniz. Hm bir de okurken bol bol altını çizebileceğiniz cümleler var. Şimdiden iyi okumalar.
Küçük prens ve pilot anılarını anlatan romanlar yazmış ve uçağıyla beraber ikinci dünya savaşında akdenize çakılarak ölen fransız yazardır kendisi. Yazarın en iyi kitaplarından biri olan ancak küçük prens kadar çok beğenmediğim eseri i, birçok acı ve değişik kültürleri ele alır. Özellikle çöldeki çaresiz günler ve ölmemek için verilen mücadele çok etkileyiciydi. Ve sanırım kitapta okumaktan keyif aldığım tek bölümdü kebdisi. Kitapta Farklı şehirler, farklı zorluklarla mücadele etmesi de hoşuma gitti. Ben beğendim. Umarım sizde beğenerek okursunuz. İyi okumalar.
Gece Uçuşu'nda Güney Amerika’dan Avrupa’ya ilk yapılan gece uçuşlarından, havayolu kargo şirketinin bir uçuşu anlatılıyor.Yıl 1930. Yer Güney Amerika. Şili, Paraguay ve Patagonya'dan üç posta uçağı Buenos Aires'teki havaalanında buluşmak üzere aynı anda havalanır ama bir tanesi havaalanına ulaşamaz. İşte bu kitapta gece uçuşlarının tehlikelerine göğüs geren, canlarını kullandıklara uçaklara emanet etmiş cesur pilotların ve aşağıda, onları yere indirebilmek için elinden geleni ardına koymayan dediğim dedik Rivière'in hikâyesini okuyacaksınız.Kendisini okutan, merak ettiren bir kitap ve oldukça güzel bir anlatım dili var. Gerçek tadında, muhteşem bir eser. Şimdiden iyi okumalar.
Virginia Woolf'un okuduğum ilk eseridir. Okurken fazla kopuk gelsede kitabın sonlarına doğru yaklaştıkça bayıldığım bir esere dönüştü. Edebiyat dünyasının feminist bir makalesi olarakda anılıyor bu kitap. Kadınların kütüphanelere dahi alınmadığı bir dönemden gelen V.wolf;1928'de kapılarını kadınlara yeni yeni açmaya başlayan bir üniversitede"kadınlar ve yazın"konulu bir konuşma yapmak üzerine araştırma yapar. Erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısı ve ezici gücünü ve kadın erkek eşitliğini tarihten alıntılar ve örnekler vererek yanıtlıyor. Kadınların neden daha az zamanı olduğunu neden şiir yazdığını neden yaratıcı olamadıklarını ve tarih sürecinde toplumda kadının yerini anlattı bir eseridir. Bol bol altını çizebileceğiniz ve kadının yüzyıllar içinde toplum içindeki konumunun değişimini görebileceğiniz bir eser. Son olarak Woolf,kadınlara şöyle sesleniyor: "Para kazanın,kendinize ait ayrı bir oda ve boş bir zaman yaratın. Ve yazın,erkekler ne der diye düşünmeden yazın."
Rus yazar Mihail Bulgakov'un okuduğum ilk eseri. Kitapta horozlu havlu,tersten vaftiz,çelikten boğaz,tipi,mısır karanlığı,kayıp göz,yıldız döküntüsü,morfin ve ben öldürdüm hikayelerinden oluşmaktadır. Kitap adından da anlaşılacağı gibi tıp fakültesinden yeni mezun olmuş,henüz deneyimi olmayan be ücra bir kasabaya atanıp oradaki hastaları tedavi ederken yaşadıklarını bizlere anlatıyor. İlk kısımlarda doğum,fıtıh vb vakalardan korkuyor ama zamanla hastalar ve hastalıklar farklılaşınca genç doktorumuz da tecrübe ediniyor,korkularını da yeniyor. Bu kitap kendisi de doktor olan ve ilk yıllarını köy doktorluğu yaparak geçiren yazarımızında hayatından kesitler verdiği için otobiyografik izlerde taşır.İnsanların okuduğu okullarla değil deneyimleriyle varolduğunu bize açıkça kanıtlayan bir kitaptı.iyi okumalar
Jack London'un 1906'da kaleme aldığı ve bir macera romanı olarak okuduğumuz bu eser resmen zamanda yolculuk yaptırıyor. Okumaktan oldukça keyif aldığım bir Jack London eseri daha. Rüyalarında maymun ve insan arası olan atalarından birinin hayatını yaşayan bir adamı anlatıyor eser. Bir ilkel insanın doğumundan ve yaşam sürecinden edindiği hayat tecrübesinden bahsediyor. Kitapta o kadar yalın ve akıcı bir dil kullanılmış ki asla sıkılmıyorsunuz, yapılan başarılı betimlemeler sayesinde okurken de o anları yaşıyorsunuz resmen kabileler arası mücadele,aile kavramı,hayatta kalma mücadelesi, keşifler yapıldıkça değişen şeyler, yaşanan korku değişimi vs. Okunması gereken bir eser. Mutlaka okuyunuz.Jack London evrim ile ilgili uzun araştırmalar yapmış. Hem kendi öğrenmiş hemde öğrendiklerini eğlenceli bir üslupla kaleme almış. Herkes mutlaka okumalı☺
