Âl-i İmran Suresi 92. Ayet
92. Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir. ["İyilik" diye çevirdiğimiz birr terimi "kişiyi Allah'a yaklaştıran iman, ibadet ve ahlâk ile en doğru ve en güzel hayatı yaşamak" manasına gelir. Kişi sevdiği nimetleri Allah yolunda kullandığı takdirde ancak iyiliğe ulaşır ve cennete girmeye hak kazanır. Âyette Allah yolunda yapılan harcamaların işe yarar, kıymetli şeylerden olması istenmektedir (birr hakkında bk. Bakara 2/177).]
Sayfa 61
SAİD NURSİ CEHENNEME ATILMAYA HAZIR!
"Rabbim, beni nimet cennetinin vârislerinden kıl!" Hz. İbrahim (a.s.) (Şuara, 26/85) "...bütün kanaat ve kuvvetimle ehl-i imana bir hizmet-i imaniye yapmak için, değil yalnız dünya hayatımı ve fânî makâmatımı, belki -Lüzum olsa ahiret hayatımı ve herkesin aradığı uhrevî bâkî mertebelerini fedâ etmeği; hatta cehennemden bazı biçâre
Sayfa 530Kitabı okudu
Reklam
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 92.Ayet
"Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) sadaka vermedikçe asla 'iyi'ye (hayra, takvâya, Allah'ın rızasına) erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilen (ve onun mükâfatını veren)dir." [krş. 2/177] (Hasan-ı Basrî (ks.) der ki: "Bir kimse sevdiği (yanındaki) tek bir hurmayı bile Allah rızası için sadaka olarak verse, bu âyetteki 'birr/iyi'ye mazhar olur.")
İslam şeriatı, “din” ayrımı yapar; kendinden başka bir dini tanımaz. (Örneğin bkz. Âl-i İmran, 19, 83, 85.) “Irk” ayrımı yapar; Arap toplumuna seslenir. (Örneğin bkz. Meryem, 97.). Bu nedenle Kur’an’ın “Arapça” olarak gönderildiğini bildirir (örneğin bkz. Yusuf, 2; Ra’d, 37; Tâ-Hâ, 113; Şûra, 7; Nahl, 103). “Oymak (kabile)” ayrımı yapar,
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
Bir diğer örnek: (Zülfükârın Hatimesi s.432) de "Bu Hizb-i Nurun benim şahsıma ait pek büyük bir kerameti mânevisi var." Diyor ve kitaba bu adı Hazreti Ali'nin verdiğini söylüyor: (Nur külliyatından, 33 Mertebeli Mirkât-ı Hakikat, s.2) ve (Ayet-ül Kübra, s.4) "Hem yazdığım vakit irade ve ihtiyarım ile olmadığını hissettiğimden... Bu risalenin öyle bit ehemmiyeti var ki, İmam Ali (r.a) keramet-i gaybiyesinde bu risaleye (Ayet-i Kübra) ve (Asay-ı Musa) namlarını vermiş. Risale-i nur içinde buna hususi bakıp, nazar-ı dikkati celbetmiş...." 55. Sayfada ise şu not ilave edilmiş, "Evet, İmam Ali Ayet-i Kübra hakkında verdiği haberi tam tamına Denizli hadisesi tasdik etti." (Sikke-i Tasdiki Gaybî, Arap harf teksir s.91-92) "Evet, İmam Ali kerameti gaybiyesinde, Risale-i Nura Siracu'n-Nur namını vermesi, bu ayetin bu fırkasından mülhemdir denilebilir, ve çekinmeden deriz..."
Sayfa 18 - Ankara 1964- Milli Eğitim Basımevi
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.