Sultan 2.Abdülhamit'in saraydaki son gününden başlayarak Selanik'te sürgün hayatı dönemine ışık tutan bir Zülfü Livaneli romanı.O dönemin koşullarını da gözler önüne seren bir eser. Tarihsel arka plana bir yazar kurgusu olamayacak kadar objektif yazılmış bence. Allahın yer yüzündeki gölgesi denilen bir padişahın Selanik'te olan
Yarım asır süren ve amansız sevdaya kapılmış Ağıtçı Kadın'ın yürek burkan öyküsü. Ağıtçı Kadın, her acıyı sırtlanmayı görev bilmiş, en umutsuz dert olan ölümün izlerini bedenine ve 50 yıldır çıkarmadığı elbisesine kumaşlarla hapsetmiş, bir anlatıcı. Ağıtçı Kadın sayesinde ardından yürek dağlayan ağıtlar yaktığı insanların kısacık hayatlarına
Kırgız yazar Cengiz Aytmatov eserlerinde kendi insanını, toprağını, inançlarını sembolik öğeler kullanarak anlatıyor. Bu kitabında da 2. Dünya savaşı yıllarında savaşın yüzünü en sert yönleriyle bize aktarıyor. Ama bu sefer farklı bir şekilde. Genellikle savaş dönemleri anlatılırken cephede savaşan askerler ve yaptıkları kahramanlıklar anlatılırken, Aytmatov cephedekileri değil arka planda kalanların hikayesini, yaşam mücadelesini anlatmakta. Hem de öyle bir anlatıyor ki…
Kitap Tolgonay adlı yaşlı bir kadının Toprak Ana ile konuşmasıyla başlamaktadır. Onunla dertleşirken hikayesini de anlatmaya başlar. Savankul ile gençlik anılarını, evlenmeleri ve çocuklarını, gelini Aliman’ ı anlatır. Başak tarlalarında ailecek huzurlu bir şekilde çalışmaları bir gün gelen bir haber ile bölünür. Bu haber ile her şey değişmiştir. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…
Kitabı merak içerisinde okudum. En sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Her kitabın insana öğrettiği şeyler vardır. Bu kitapta mücadeleyi, yaşama hevesini sonuna kadar sürdürebilmeyi öğretti bana. Herkese tavsiye ediyorum. Kitapla kalın:)
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202161.8k okunma
Kudemanin 40 atlısı
1- Mevlâna Celaleddin
Babası Bahaeddin Veled
2-Sultan Veled (s. 6)
3-Âşık Paşa (s. 11)
4-Fatih Sultan Mehmet (s. 16)
5-Murat Hüdavendigâr (s. 22)
Franz Kafka
Milenaya Mektuplar, okumak da en zorlandığım Kafka kitabı olmuştur. Benim okuduğum Panama yayıncılık tarafından basılan 400 sayfalık bu kitap da Kafka'nın iç dünyasını net bir şekilde görüyoruz. Ancak burada şöyle bir istisna vardır o dönem verem'e yakalanmış olan Kafka'nın iç dünyası bu hastalıktan dolayı daha da kararmıştır. Bana göre bu kitabı değerlendirirken Kafka'yı iki şekilde değerlendirmek lazım 1- Tutkulu ve çekingen bir aşık 2- Melankolik bir insan
Bu yönlerinden dolayı yazılan mektuplar da birçok karamsar ve çekingen noktalar görürüz. Bunun yanı sıra Kafka her ne kadar geçmiş ilişki ve sevgilerde başarısız olsa da romantik bir insandır bundan dolayı da mektuplar da birçok güzel ve romantik cümleler görürüz. Ama mektupların çoğu karamsar bir havada olduğu için kitabı okumayı çok zorlaştırıyor. Bu yüzden hem kitabın uzun olması hem de kitabın dilinin çok ağır olması sebebiyle kitabı okumak ve bitirmek çok uzun sürebiliyor. Okurken bazen yarıda bırakmayı düşünsem de yarıda bırakmadım bitirdim. Ayrıca benim aldığım Panama Yayıncılık tarafından basılan bu kitabın sonunda Milena Jesenska'nın yazdığı bazı cevaplarda vardı.
1- İstemediğin biriyle evlendiysen ona ihanet edebilir, başkasıyla aşk yaşayabilirsin.
2- Kötü bir olaydan sonra içki içip etrafı dağıtmalısın.
3- Sevdiğin kişi başkasıyla evlendiyse onların yuvasını bozmalısın.
4- Hiçbir dizide cami, hoca, ezan sesi, minare, tesettür, dini semboller olmamalı
5- Her dizide yeni elbiseler, ayakkabılar