Barış Manço’nun 1 Şubat 1999’da ölmesi son derece anlamlıdır çünkü o gün Mehmet Ali Ağca’nın gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürüşünün 20. yıldönümüdür. Şu rastlantıya bakın ki Abdi İpekçi adına konulan bir “Barış” ödülü vardır.
Tarih: 17 Ekim 2014. Ege Üniversitesi'nin Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve ülkü­cü gençler "Ege'de birlik var" pankartı arkasında yürüdü... Fırat Yılmaz en önde!.. Keza... Yakılan Atatürk heykelleri ve yakılan Türk bayrak­ları üniversitedeki ülkücüler ile devrimci öğrencileri aynı safta buluşturdu. Ülkücüler, devrimci Türkiye Gençlik Birliği'yle kol kolaydı. Fırat Yılmaz en önde!.. Atatürk ve Türk bayrağında bir­leşmişlerdi. Fırat Yılmaz, katledildi. Tarih, 20 Şubat 2015'ti.
Reklam
Hruşçov konuşmasının pek çok yerinde, büyük bir memnuniyetsizlikle, Stalin'de kolektif çalışma anlayışının olmadığını dile getiriyor ve kolektif yönetim ilkesini çiğnemesinden yakınıyor. ''Kapalı oturum''da (20.Kongre) yaptığı bu tür açıklamalardan bir örnek: ''Yönetimde ve çalışmada kolektiviteye tahammül edemeyen, yaptıklarına sadece karşı
Sayfa 32 - YordamKitabı okudu
Hruşçov: ''Stalin’in Sovyetler Birliği ulusal politikasının temel Leninist ilkelerini çiğnediği davranışları oldu. Tartışma, aralarında komünistlerin ve Komsomol üyelerinin de olduğu pek çok kişinin ayrım gözetilmeden yurtlarından çıkartılmalarıyla başladı, üstelik bu çıkartılmalar askeri nedenlerle yapılmadı... Sadece Marksist-Leninist bilince
Sayfa 113 - YordamKitabı okudu
Edebiyat alanındaki ödüllere isim verme fikri ilk olarak Gorki’den çıktı. Stalin’in SBKP(B) MDK ve MK birleşik genel toplantısında (7-12 Ocak 1933) yaptığı konuşmayı gazetede okuyan yazar çok coşkulu bir mektup yazdı. 16 Ocak 1933: ''Sevgili Josef Vissarionoviç! 'İç Savaş Tarihi' ile ilgilenen Sekreterya personeli ilk dört cilt için materyal
Sayfa 443 - YordamKitabı okudu
20 Şubat
Nihayet korktuğum şeyi yaptım. Sızdığım evlerden birinde Gürcan’ı aldattım. Üstelik seksteki en iyi partnerim o olmuştu şu ana kadar. Niye yaptım niye Tarkan’ın yatağına girdim bilmiyorum. İşin en boktan yanı da Tarkan’ın bizim okuldan olması. Şimdi bütün okul öğrenecek. Ah, o bir şişe rakıyı götürür götürmez kaçsaydım keşke. Şimdi Gürcan’a ne diyeceğim ben? Aklıma da hep geçen gün söyledikleri geliyor; “Sana sarılmaya korkuyorum, öyle garip bir kızsın ki sana bir türlü ulaşamıyorum.” Benim için o kadar apolitize, duyarsız, kütür-sanat kaygıları olmayan bir insandı ki, aynı dili hiç yakalayamıyorduk. Ama aldatılmayı hak etmeyecek kadar saf ve sevgi doluydu. Allah beni kahretsin! Adi bir entelektüel fahişeyim ben!
Sayfa 27 - Mb YayıneviKitabı okudu
Reklam
Doksanüç Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında uğranılan hezimet, devletin hem siyasi hem de iktisadi olarak büyük bir krizle karşılaşmasına neden olacaktır. Henüz savaş devam ederken, ülkenin içinde bulunduğu nazik durum ve parlamentodaki olumsuz tartışmalar gerekçe gösterilerek 13 Şubat 1878'de Meclis dağıtılır; Anayasa askıya alınır. Abdülhamid, 20 Mayıs 1878'de Ali Suavi'nin başını çektiği ve V. Murad'ı tekrar padişah yapmak isteyen bir grubun Çırağan Vakası olarak adlandırılan darbe girişimine maruz kalır. Padişahlığının ilk yıllarında yaşadığı tüm bu olaylar, onun tahttan indirilme ve amcası ile ağabeyinin uğradığı muameleye tabi olma endişesine kapılmasına sebep olur. Bu durum ister istemez, birçoklarının "istibdat" olarak isimlendirdiği otokratik yönetim sistemini şekillendirecektir. Mithat Paşa ve Namık Kemal başta olmak üzere, Yeni Osmanlılar neredeyse tamamen tasfiye edilecekler; devletin yönetim erki Bâb-ı Âli den Yıldız Sarayı'na transfer olacaktır.
Sayfa 14
MİT İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Kurmay Albay Sabahattin Savaşman, 19 Şubat 1978'de Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde verdiği ifadede MİT içinde 20'nin üzerinde CIA ajanının çalıştığını açıkladı. CIA adına köstebektik yapmakla suçlanan ve ceza alan MİT'in 3. adamı Savaşman’m ifadesi şöyle: "CIA’nın Türkiye'de MİT ile işbirliği yapan 20 kişinin üzerinde çeşitli personeli bulunmakta ve bu personel MİT ile muhtelif alanlarda işbirliği yapmaktadır. Ve aynı zamanda MİT'e yardım ederek MİT ile müşterek operasyonlar yürütmektedir. MİT 1950 yıllarından itibaren CIA ile esasen iç içe çalışmaktadır. MİT'in kullanmış olduğu bütün teknik araçlar CIA tarafından temin edilmiş, birçok MİT personeli CIA'da kurs görmüş, MİT okulu CIA tarafından kurulmuştur. Yıllarca MİT personeli bir CIA personeli gibi yurtiçinde ve yurtdışında CIA hesabına çalışmış, CIA'ya hizmet vermiştir."
Ömer Seyfeddin
Heyetin Balkan Harbi'ne fiilen katılmış tek üyesi ve Yunanlara esir düşmüş bir asker olan Ömer Seyfeddin, harbin en feci sahnelerinin cereyan ettiği bu bölgeden geçerken yol arkadaşlarına yaşadıklarını anlatmış mıdır? Bilmiyoruz; bildiğimiz onun bu harp sırasında bir 'Ruzname' tuttuğudur. 1967 yılında Hayat mecmuasının Ocak, Şubat ve Mart aylarındaki sayılarında yayımlanan bu ruzname ( günlük ), Tahir Alangu'ya göre henüz ele geçirilemeyen asıl ruznamenin kitap halinde yayımlanmak üzere bizzat Ömer Seyfeddin tarafından özetlenmiş haliydi; mülazım-ı sani rütbesiyle Garp Ordusunun 39. Alayına katılan, Ömer Seyfeddin, 20 Ocak 1913'te Karlıtepe'de esir düşmüş ve Atine civarlarındaki Nafliyon kasabasındaki kampta bir yıl esaret hayatı yaşamıştı; bu sebeple hatıraları çok tazeydi.
Sayfa 82 - Kapı
Reklam
John Steinbeck'in "Bitmeyen Kavga"sı (27 Şubat 1902 - 20 Aralık 1968)
... "Peki biz ırgatların grev yapmalarını mı sağlayacağız, öyle mi?" "Elbette. Belki de grevin patlaması yakındır ve şöyle yavaşça bir dokunuvermek yetecektir. Biz önce adamları örgütleyip sonra da bahçelere dışardan işçi getirilmesini önleyeceğiz." "Ya patronlar elmalarını toplattırmak için ücretleri
BİLGİ YAYINEVİKitabı okuyacak
İşte bunlar olmasın diye bu kitabı okuyup bilinçlenelim...
Münevver Karabulut, 18 yaşındaydı. Boğazı sevgilisi tarafından testereyle canlı canlı kesilmişti. (2009' da tüm medyada haber oldu. ) 20 yaşındaki Tuğçe Anlaş ise hunharca bıçaklanarak ardından boğazı kesilmişti. (Zaman Gazetesi, 4 Aralık 2009.) Selma Saçmalı, 16 yaşındaydı. Sevgilisinin elleriyle boğazı kesilerek diri diri mezara gömülmüştü. ( Bugün Gazetesi, 14 Şubat 2010.) Ve medyaya aksetmeyen nice Münevver Karabulut' lar, Selma Saçmalı' lar, Tuğçe Anlaş'lar aynı kaderi paylaşmıştı...