Yirminci yüzyılda deliliğin ve özgürlüğün standartlaştırılması, yaşamın kendisindeki yoğunluk duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Artık, hiçbir şey derinlemesine duyumsanmıyor. Derinliğine vakit yok. Tüm deneyimler, uçarcasına yaşanmalıdır. Deneyimler artık taşınır mallar gibidir; alınır, satılır, canımız çektiğinde kullanılırlar. Yirminci yüzyıl deneyimi, mağazadan bir şey almak gibidir. Dostoyevski’nin, bir kız çocuğuyla giriştiği cinsel ilişki yüzünden derin bir suçluluk duygusuyla acı çektiği söylenir. Vicdan azabıyla kıvranıyordu Dostoyevski. Oysa bugün seyahat acenteleri seks turları düzenliyor. Manila veya Bangkok’a uçarak çocuk fahişelerle isteğiniz kadar cinsel ilişki kurup huzur içinde evlerinize dönebiliyorsunuz. Tüketilen deneyim ruhu köreltiyor, vicdanı yok ediyor.
31 Ekim 1986, Marburg
Sayfa 60 - İletişim yayınları