Öncelikle farklı bir kitap olduğunu söylemek istiyorum. Böyle biraz belgesel, haber röportajı havası verilmiş bir kitap. Veba hastalığının 20. yy. da tekrar bir şehirde ortaya çıkması ile insan ve toplum psikolojisinin, sosyal yapının dönüşümü, can derdine düşen insanların sosyal hayatlarındaki köklü dönüşüm, ayrılıklar, ama bir yandan bana bir şey olmaz, hastalık bize uzak şeklindeki insan psikolojisinin de bütün olumsuzluklara direnmesi gibi hususlar işleniyor. Kitabın dili biraz farklı. Artık bu kitabın entellektüel seviyesinin yüksekliği ile de ilgili olabilir. Bazı diyalogarda neyden bahsediyorlar, ne konuşuyorlar anlayamadım. Açıkçası kafamı çok da yorup felsefi derinliği anlamaya da uğraşmadım. Bu 20. yy. romanlarındaki varoluşçuluk vb. farklı tarzlarda yazılan bu tarz hikaye romanlarda yapılan sistem eleştirileri, doğru/yanlış nedir, olağan normal olan nedir şeklindeki tespit ve yorumlarla dolu kitaplar beni biraz yoruyor. Belki de daha çok kitap okumalı, 20. yy insanlığı hakkında tarihi, politik, sosyal bir sürü makale, kitap okumalıyım. Sonra da yaşarsak bir on yıl sonra bu kitap gibi eserlerdeki bana normal bir diyalog akışı gibi gelmeyen diyaloglardan bir sürü çıkarımda bulunabilme seviyesine gelebilirim. Yine de biraz çetrefilli gelse de üslubu benim anlayabildiğim dahiyane ve vurucu tespitler ve gözlemler de vardı. Sonuç olarak, okuduğuma pişman değilim, sadece o derinlik bende olsaydı da daha fazla zevk alabilseydim kitaptan diye düşünüyorum.