2002 yılında, Bolivya’daki sekiz McDonald’s restoranı kapısına kilit vurdu.
Bu medenileştirme misyonu sadece beş yıl sürmüştü.
Kimse onu yasaklamadı. Sadece Bolivyalılar ona sırtlarını döndü ya da daha güzel bir ifadeyle, ona ağızlarını açmayı reddettiler. Bu nankörler, bulunduğu ülkeyi varlığıyla onurlandıran gezegenin en başarılı şirketinin kendilerine yaptığı jesti görmek istemediler.
(...)
Bütün dünyada kendini çocuklara mutluluk dağıtmaya, sendika üyesi çalışanlarını işten atmaya ve şişmanların sayısını arttırmaya adamış olan bu şirket bir daha geri dönmemek üzere çekip gitti.
Yıl 2002, yer dünya... Şu anda kendi gücünün farkına varmadan, hep başkalarına özenen
binlerce, yüz binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca insan var, yeryüzünde. Ne büyük acı!
Sonuç olarak söylemek istiyorum; ne bu dava ne de buna benzer davalar bize ve çoktandır insani vicdan ve merhametin yoluna girmiş olan Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye'nin geleceği söz, düşünce, dil, din ve kimliğe ilişkin özgürlüklerdedir.
Saygılarımla.
Mehmed Uzun
19.04.2002-Diyarbakır
Bizi yaralarsanız kanamaz mıyız?
Bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz?
Bizi zehirlerseniz ölmez miyiz?
…
Ve bize karşı yanlış davranırsanız,
intikam almaz mıyız?”
The Pianist (2002)