• Mehmet Rauf'un üstadı saydığı Halid Ziya'ya adanmış bu romanın Fransız edebiyatıyla (özellikle Flaubert) ve Aşk-ı Memnu ile bağı çok güçlü.
• Basit bir yasak aşk konusunun işlendiği romanda önemli olan olayın kendisinden çok ruh betimlemeleri. Baştan sona karakterlerin zihninden geçenleri, hissettikleri, psikolojik durumları en derine kadar hesaplanarak olaya dahil edilmiş.
• Mehmet Rauf, toplumun ilişkilerle ilgili yargılarını bireylerin ihtiraslarını ön plana çıkararak eleştiriyor. Ancak aşkı bu ihtiraslara yedirmiyor da. Onu koruyup yüceltiyor. İnsan hayatının tekrar bahara dönemeyeceğinin, bu yüce duyguların geride kaldığının altını çiziyor.
• Olay isteyen, bir şey olsun diye bekleyen okuyuculara Eylül'ü tavsiye etmem ancak Türk edebiyatı okumak isteyen birinin asla atlamaması gerek. Sevmediğim yönü, ortalara doğru konu bir kısır döngüye giriyor gibi oldu. Sevdiğim yönü ise iki kişi arasındaki ilişkiyi sesle, beden hareketleriyle, vücut tepkimeleriyle, birbirlerinin varlıklarıyla anlatması. Bu açıdan bir Bin-Jip (Kim Ki Duk, 2004) tadı alabilirsiniz.