Ray bradbury'nin 1950'de kaleme aldığı mars yıllıklarında tarih 2030-2050 yılları arasında. Kitabı okurken çokça "İnsan olmak nedir?" Sorusuyla karşı karşıya geliyorsunuz.
Bradbury bu kitapta insan olma çabası ve insan olamama sorunu hakkında detaylı bir inceleme gerçekleştiriyor. Din, siyaset ve ırkçılık konularını da farklı bir tarzda işlemeyi başarmış.
Kitapta en hoşuma giden şeylerden biri 1950 yılında insanların Mars'a ya da daha genel ifadeyle yakın gezegenlere dair teorilerini fark etmek oldu.
Mars YıllıklarıRay Bradbury · İthaki Yayınları · 20201,785 okunma
Selamun aleyküm. Bir şey deneyeceğim. Bu aslında bir inceleme ama buradakileri incelemelerin aksine ilginç, daldan dala atlamalı, bol alıntılı, güldürmeden düşündüren uzun bir inceleme. Aynı şeyleri farklı cümlelerle aktaran kitaplardan alıntılar yapıp karma olarak sunacağım bir inceleme. Yazı boyunca yaratıcının varlığına dair bir ispat
Öncelikle kafamda denemek istediğim iki adet planım vardı. Birincisi herhangi bir kitabın önce kitabını okuyup sonra filmini izlemek, ikincisi ise yine herhangi bir kitabın önce filmini izleyip daha sonra kitabını okumak. Bu ikinci planımı labirent serisini okuyarak gerçekleştirmiş oluyorum. Öncesinde zaten filmi izlediğim için olayların tamamına hakimdim sadece aradan baya zaman geçmesi nedeniyle ufak tefek bulanıklıklar vardı onları da okurken tamamladım. Kitabı okurken olaylar filmdeki sahnesiyle beraber teker teker gözümün önünde yaşanıyordu muhteşem bir histi...
Kitabın asıl konusuna gelecek olursak da; Dünyaya ışıl denen bir virüs musallat oluyor yıl tabi 2050 mi desek 2400 mü desek yani öyle ileti tarihli bir zaman. Virüsün yayılmasına engel olamayan ülkeler birleşerek ortak bir hükümet oluşturuyorlar bunun adına da "İSYAN" diyorlar ve virüse bağışık olan çocukları toplayıp hafızalarını silip bir yığın testten geçirerek neden virüse yakalanmadıklarını bulmaya çalışıyorlar. Thomas ve Teresa da İSYAN için çalışırken birden kendilerini bu deneylerin içinde buluyorlar....
Deneylerin birincisi dört adet kapısı bulunan yüksek duvarlar ve ızdırap verenlerle çevrili bir labirentten çıkmayı başarmak...
Eğer zamanında labirentten kayrana dönemezsen ızdırapverenler ile korkunç bir gece geçirmek zorundasındır...
2050 Yılına kadar fosil yakıt kullanımını sıfırlamaz ve hatta açığa çıkardığımız karbonu geri emici teknolojileri hızla yaratmazsak, siz inanın ya da inanmayın, artık her şey için çok geç olacak.
Ne zaman ki okumaktan yorulur, bunalırım, işte tam o sırada imdadıma Sezgin Kaymaz yetişir. Benim kurtarıcı yazarlarımın başındadır kendisi...Kurtarıcı tabirimden, yazarın alalede bir - zaman geçirmelik- yazar olduğu sonucunu çıkarılmasın elbette. Benim kastım, dilinin, üslubunun akıcı, konularının son derece eğlenceli olması, özünü gündelik
Platon'dan bu yana bin yıllardır, sular altında kalmış tek bir kültürün, Atlantis'in hikayesiyle büyüleniyoruz. Atlantis gerçekten var olduysa bile muhtemelen Akdeniz'de nüfusu binlerle, belki de on binlerle ifade edilen küçük bir takımadaydı. Salımları durdurmazsak 2100'e geldiğimizde her yıl dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5'i denizin altında kalacak. Bugün on milyon kişinin yaşadığı ve dünyanın en hızlı büyüyen kentlerinden Cakarta, seller nedeniyle, kelimenin tam anlamıyla batarak suya gömüleceği için, 2050 gibi yakın bir tarihte tümüyle su altında kalabilir. Çin şimdiden her yaz yüz binlerce kişiyi İnci Nehri Deltası'ndaki sellerin menzilinden çıkarmak için tahliye ediyor.