Yazardan okuduğum ikinci kitap. Çok çok severek okudum her zaman ki gibi. Simyacı kitabını çok beğenmiştim ve bu kitabı da merak etmiştim açıkçası. Beni şaşırmadı ve benden 10 puan aldı.
Veronika adı üstünde ölmek istiyor. Peki neden ölmek istiyor derdi ne bu kızın? Daha 23 yaşında. Her istediğine sahip. Güzel bir kariyeri var. Erkek arkadaşları var. Peki bu mutlu olmak için yeter mi? HAYIR. Değil. Kendimi de düşünüyorum gerçekten yeterli değil. Ama çözüm intihar etmekte değil. Çözüm hayatı çözmek ve yeniden doğmak. Veronikada çözmek istemiyor pes ediyor uyku hapı içip canına kıyıyor. Ama ölmüyor akıl hastanesine yatırıyor. Her şeyden vazgeçmiş bir insan hiç kimseden korkmaz. Veronikada kimseden korkmayarak kendi kimliğini oluşturuyor ve yeniden doğuyor. Kitabın içinde sadece Veronikanın değil diğer akıl hastalarının da hikayelerinden bahsediyor işte bu en can alıcı nokta. Gerçekten yazar hakkıyla yapmış bu işi. Okurken asla sıkılmıyorsunuz. Ben kitabı çok çok çok sevdim herkese de öneririm.
[23] Her şeyin, var olanların ve olacakların ne kadar çabuk yitip gittiğini sık sık düşün. Madde sürekli akan bir nehir gibidir, şeylerin eylemleri sürekli değişir, nedenleri sonsuz çeşitliliktedir ve neredeyse hemen elinin altındaki şey de dahil olmak üzere hiçbir şey durağan değildir. Geçmiş ve geleceğin her şeyi yutan sonsuz boşluğunu, dibi görünmez uçurumunu düşün. Bunlar karşısında böbürlenen, yakınan, feryat eden, kendini boş yere perişan eden bir ahmak değil midir? Sanki dertlerimiz çok büyükmüş ve çok uzun süre cekmiş gibi.
[24] Ufacık bir parçası olduğun evrenin, sana sadece kı sacık bir anı bahşedilmiş zamanın bütünlüğünü ve payına düşen yazgıdaki küçücük rolünü hiç unutma.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce, 23 Nisan 1920'de oluşturulan ilk mecliste (1. Meclis) çok çeşitli ke- simlerden milletvekilleri bulunuyordu. Çoğulcu bir meclisti. Kürd halkı tarafından seçilmese de, bazı milletvekilleri kim- likleriyle, bazıları ulusal giysileriyle bu mecliste yer aldılar. Birinci Meclis'te "Kürdistan Mebusları" diye adlandırılan bu milletvekillerinin sayısı yetmiş kadardı. Bu mecliste, on kişilik "Lazistan Mebusları" diye adlandırılan bir grubun da olduğu bilinmektedir