Abaka'nın Latince olan ikinci mektubu eski Kardinal Tisserand tarafından keşfedilmiş (1922) ancak 1949'a dek yayımlanmamıştır. Mektup Çin takvimine göre Ejderha Yılı'nın 6. ayının 23. gününe, yani 3 Ağustos 1268'e aittir. Abaka mektubu gönderdiği esnada muhtemelen Güney Azerbaycan dağlarındaki yaylaklarda bulunmaktaydı. Bu
Petrus..
Pavlus tarafından öğretilen akidenin, öğrencileri ve takipçilerince erken dönemlerden itibaren derlendiği ve çeşitli havârilerle ilişkilendirilerek aktarıldığı bilinmektedir. Bu konuda Yeni Ahit yazarlarının, özellikle Luka'nın ön plana çıkardığı havari Petrus'tur. Pavlus'un öğrencisi İncil yazarı Luka, "havåriler
Sayfa 68 - İsam Yayınları
Reklam
Pavlus'a Yönelik Tenkitler ve Pavlus'un Savunması
Pavlus'a yönelik birçok eleştiri arasında onun bir havâri olmadığı, insanlara anlattığı öğretilerin İsâ ile ilişkisinin bulunmadığı, İsa'yı hiç görmediği, savunduğu öğretilerin kendisi tarafından uydurulduğu ve İsa'nın gerçek öğretisinin aslında farklı olduğu gibi hususlar önemlidir. Ayrıca onun ilâhî hukuk konusunda takındığı tavır
Sayfa 34 - İsam Yayınları
Talat, Enver ve Cemal Paşaların Ülkeyi Terketmesi
Parti ileri gelenlerinden Talat, Enver, Cemal Paşalar, Dr. Bahattin Şakir Bey, Beyrut eski Valisi Azmi Bey, İstanbul eski Polis müdürü Bedri Bey ve Dr. Nazım Bey, 8 Kasım 1918 gecesi, bir Alman denizaltısı ile ülkeyi terk ederler. Sadrazam İzzettin Paşa'ya bir mektup bırakarak, bu vakitten sonra İstanbul'da kalmalarının ülkeye zarar vereceğini, "Millete karşı hesap vermek ve muhakeme olarak tayin olunacak cezayı cesaretle çekmek" istediklerini bildirirler. O gece görevlendirilen iki Alman deniz subayı, Askeri Demiryollarına ait bir motorla, önce Moda limanından, saat 22.00'de Talat Paşa ve arkadaşlarını alırlar. Buradan Arnavutköy'de Paşa'nın yalısına yakın bir yerde Enver Paşa'yı, İstinye yakınlarında Boyacıköy koyunda saat 23.00'te Cemal Paşa'yı alarak, gece yarısına doğry Tarabya önlerindeki R-1 torpidosuna gelirler. Herkesin yanında sadece küçük birer bavul vardır. Yolcular, Rusların Karadeniz filosundan olup, birkaç haftadır Alman bayrağı ve personeliyle görev yapan torpidonun kaptan kamarasına geçerler. 8 Kasım 1918 gecesi, gemi, yolcularını Kırım'a götürmek üzere hızla yola girer.
Sayfa 406Kitabı okudu
23. Mektup
Her zaman yeniden yaşamaya başlayan insanlar kötü bir hayat sürerler. Nasıl şey o diyorsun. Bak bu söz gerçekten açıklanmaya değer. Çünkü bu gibilerin yaşamı hep yarım kalmıştır. Daha yeni yaşamaya başlayan insan da, ölüme göğüs germeye hazır olamaz. Sanki yeteri kadar yaşamışız gibi davranmayı öğretmeliyiz kendimize, özellikle yaşamını yeni kurmakta olan bir kimse bu işi gerçekleştiremez. Bu gibi insanların sayısı azdır diye düşünme sakın. Hemen hemen herkes bu şekilde yaşar: Kimileri yaşamlarını bitirmeleri gerektiği çağda başlarlar yaşamaya. Şaşılacak bir iş bu, dersen, daha çok şaşıracağın bir şey ekleyeyim sözlerime: Kimi insanlar daha yaşamaya başlamadan ölürler.
23. Mektup
Bir insan, doğduğu günkü gibi bir ruh sükûneti içinde ölürse, bilgeliğe erişmiştir: Şimdi tehlike yaklaştı ya, tir tir titriyoruz; yüreğimizde cesaret, yüzümüzde renk kalmadı, gözlerimizden yaşlar dökülüyor boş yere. Sükûnetin eşiğinde bile endişeli olmaktan daha utanç verici ne var yeryüzünde. Bu işin nedeni de şu: Her türlü iyi'den yoksun olduğumuz için yaşamımızı ziyan ettik, içimiz kan ağlıyor. Çünkü yaşamımızın hiçbir parçası bizim olmadı, geçti, kayıp gitti ellerimizden." İyi mi yaşadım?" diye soran yok." Ne kadar yaşadım?" diye bakıyor herkes. Oysa iyi yaşamak herkesin elinde olabilir ama uzun yaşamak kimsenin elinde değildir!
Reklam
184 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.