Gece Yarısı Kütüphanesi’, ‘İnsanlar’ ve ‘Zamanı Durdurmanın Yolları’ kitapları ile tanıyıp çok beğendiğim yazarın bu kez kendisini anlattığı kişisel gelişim-anı-inceleme üçgeninde yazılmış bir kitabıylayım.
Matt Haig, aslında 24 yaşında onu defalarca kez intihar düşüncesine sevk eden ciddi bir depresyon ve panik atak ve buna bağlı ağır kaygı bozukluğu sürecine girer ve bu durum yıllarca sürer.
Onu depresyona sokan şeyleri, bu yolda an be an hissettiklerini, dışarıdakilerin onu ve onun gibileri algılama biçimini ve onun depresyonlu bir insanın gözünden dünyayı algılama biçimini sanimi diliyle anlattığı bir kitap olmuş.
Kendi deneyimlerini, onun gözünden iyileşmeye giden adımları aşama aşama okumak kendimizle ilgili de bazı aydınlanmaları beraberinde getiriyor.
Ben yazarın kitaplarını ve dilini zaten beğeniyordum ama bu kitabında özellikle beğendiğim kısımlar, en çok insan ölümüne (intihar) sebep olan bir hastalığın, hem kendimiz hem de dışarıdaki insanlar tarafından algılanma biçiminin aslında çok tuhaf ve yanlış olduğu kısmı oldu.
Bunun dışında depresyondaki birine nasıl destek olabileceğimiz ya da depresyondayken hissettiklerimizde yalnız olmadığımız, kitap tavsiyeleri, ona iyi gelen ve iyi gelmeyen şeylerin listesi, aynı şeyi yaşayan ünlülerin hikayeleri ve bir sürü şey kitabı daha da eğlenceli ve doyurucu hale getirmiş.
Değişik ama güzel bir deneyimdi. Altını çizdiğim o kadar cümle, kelime, satır vardı ki bu yüzden ilerleyemedim bazı noktalarda.
Matt Haig severlere keyifli okumalar dilerim, ilk kez yazarın kitabını okuyacaklara da ‘İnsanlar’ı tavsiye ederim
