İstiklâl Şairimizi Rahmetle ve Minnetle Anıyorum
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
BATILILAR TÜRKLERİ NEDEN SEVMEZ? Hitler’den kaçan ve 1933 de Atatürk tarafından Türkiye’ye çağırılan 86 profesörden biri olan Ord. Prof. Fritz Neumark (1900-1991), İstanbul Üniversitesi İktisat ve Hukuk fakültelerinde dersler vermiştir. İktisat Fakültesi'nde (Umumi İktisat ve Maliye Teorisi Kürsüsü) başkanlığı da yapmıştır. 1952’de
Reklam
Devam
NAZIM HIKMET'İN DAVALARI • I. 1925 ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİ DAVASI 15 yıl 4 Mart 1925'te Meclis'ten Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılır. Hükümete büyük yetkiler veren bu yasa, geçicidir; ancak olağanüstü yargı organları olarak İstiklal Mahkemeleri'nin kurulmasını sağlar. İstanbul'da yayımlanan "Tevhid-i Efkâr",
Devam
Akif Makale
Mehmet Akif, 1908’de II. Meşrutiyet’in İlanı’nın ardından yazdığı ve II. Abdülhamit için “Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs’e!” dediği “İstibdad” şiirini “Kardeşim Midhat Cemal’e” diyerek yakın dostu Mithat Cemal’e ithaf etmişti. Bu ithaf sadece bir şairin yakın dostuna yaptığı bir jest değildi. Mahkeme üyeliğinin ardından noterlik
Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)
İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Akif, 1922 yılında sağlık gerekçesi ile milletvekilliğinden istifa etti. Siroza tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda öldü. Edirnekapı Mezarlığı’na gömüldü. 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği’ne nakledildi. Mezarı, Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey’in mezarları arasındadır.
Akif, Mısır Yılları ve Vefat...
Mehmet Akif, Ankara'nın gittikçe Milli Mücadele'nin amaçlarından uzaklaştığını gördü, bunun üzüntüsüyle sarsıldı. Bu ruh hali içinde Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak 1923 sonbaharında Mısır'a gitti. Kışı orada geçirdi. 1926 yılına kadar kışları Mısır'a gitti, yazları Türkiye'ye döndü. 1926-36 yıllarını ise Türkiye'ye hiç dönmeden Mısır'da geçirdi. Camiatu'l Mısriye'de Türk edebiyatı dersleri okuttu. Mısır'a yerleşmeden TBMM'nce kendisine sipariş edilen Kur'an tercümesi üzerine uzun bir müddet çalıştı ise de daha sonra yayınlanmasından vazgeçti. 1935'te karaciğerinden rahatsızlandı. Memleketine olan hasreti iyice artmıştı. Mısır'da ölmekten korkuyordu. Nihayet 1936 yaz başında İstanbul'a döndü. Fakat hastalığı çok ilerlemişti. Bir müddet tedavi gördü, istirahat etti. 27 Aralık 1936'da vefat etti. Edirnekapı Mezarlığı'nda çok sevdiği yakın arkadaşı Babanzade Ahmed Naim Efendi'nin yanı başına defnedildi.
Reklam
94 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.